Fravun zamanında yaşasalar Fravun içinde namaz kılarlar.
Günümüzde Allah'a ve İslam şeriatına düşmanlığı ile bilinen ve İslam'la savaşan insanların cenazesini kıldıran hocalar, üç kuruşluk dünya menfaati için dinlerini satmaktan başka bir şey yapmamaktadırlar. Oysa kendisini İslam'a nispet eden bir hocadan beklenen; Rabbanî bir tavırla hiç kimseden korkmaksızın Allah'ın emir ve direktiflerine boyun eğmesi ve geçici dünya menfaati karşılığında dinini satmamasıdır. Bu şekilde davranmayıp dünyayı ahirete tercih edenler karınlarına ateşten başka bir şey doldurmuyorlar. "Allah'ın indirdiği kitaptan bir şey gizleyip de, onu az bir pahaya satanlar; işte onlar karınlarına ateşten başka bir şey doldurmuyorlar. Kıyamet günü Allah onlarla konuşmaz. Onları temize de çıkarmaz. Ve onlar için acıklı bir azap vardır." (Bakara, 174)
Ahmet Kütahyalı, tam anlamıyla bir "devrim muhafızı." Bana kalırsa da Cemalettin Hoca'dan çok daha yetenekli. Hem zeki, hem akıllı. "İran'ın sizin hareketinize bir maddi yardımı oluyor mu?" diye soruyorum. Yanıtlıyor: "Maalesef sizin ya da gazetenizin ve okuyucularınızın ürk- tüğü, korktuğu veya tüm Türkiye'deki rejime bağlı olan veya rejime İslâmi meselelerin dışında karşı olanların korktuğu, ürktüğü gibi büyük çapta yardım edebilme imkanlarına sahip değil. Ama inşallah o da olacak bir gün." "Büyük çapta, küçük çapta ama demek ki, bir yardım var." "Şöyle diyelim. Yani tüm dünyada silahlı yardım söz ko- nusu değil." "Kaplan Hoca'nın kitapları, dergileri. Bu paralar nereden geliyor?" "Dünyadaki hiçbir yere yardım edecek güçleri yok. 7 se- nedir savaş yapan bir ülke. Bütün dünyaya karşı savaşıyor. Ga- zeteleri ile, solu ile, sağı ile açıktan kafirim diyen insanlarla savaşan bir devlet." "Peki hiç yapmıyor mu?" "Gücünün yettiği kadar yapıyor şimdilik. Sadece Irak'taki kafirlerle meselesi yok. Bütün dünyadaki kafirler ile aynı za- manda mücadelesi var İran'ın." Berlin'de Cafer-i Sadık Camii'nde de bir İranlı ile karşılaş- mıştık. Cafer-i Sadık Camii, Caferî mezhebine bağlı olanların namaz kıldıkları bir camiydi. Kars-Iğdırlı yurttaşların açtıkları camide bir İranlı ile karşılaşmış ve biraz da tartışmıştık. Aynısözleri söylüyorlardı Ahmet Kütahyalı ile.Ve cami duvarında İran İslâm inkılabı ile ilgili yazılar göze çarpmaktaydı. İran Başkonsolosluğu'na girmiş gibi olmuştum!
Sayfa 52
Reklam
Temiz, düzenli olmak ve israf meselesi
"Ey Âdem oğulları! Namaz kıldığınız, ibâdet ettiğiniz her yerde temiz ve güzel elbiselerinizi giyin. Yiyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez."
Sayfa 155 - Kur'an Dünyası Yayınları - A'râf Suresi - 31. Ayet - Bir hadis: 'Kibirsiz ve isrâfsız olarak yiyin, için, giyinin ve sadaka verin. Zira Allah, kulunun üstünde nimetini görmek ister.' (Buhârî, Libâs 1)Kitabı okuyor
Ne dediğini anlamadan namaz kılanları kınarken Kur'an, "veyl" (yazık olsun, lânet olsun...) kelimesini kullanır. Bugün İslam adına ekranlardan konuşan bazı tipler ise " Namazda okuduğunu anlamak şart değildir, hat­ta okuduğunu anlamamak daha iyidir." diyebilmişlerdir. Bu veyl zihniyeti Kur'an'ın tam tersini dinleştirmeye uğraşıyor!
Hastalık tam olarak teşhis edilmezse tedavi de tam olmaz. Mikrobu tanımadan hastalık tedavi edilemeyeceği gibi; mikrobu bilmeden olayları anlamamız, şifa bulmamızda mümkün değildir. Onun için bu sömürü dünyasını yöneten merkezi tanımamız lazım. Bu merkez Siyonizim merkezidir, Irkçı Emperyalizim merkezidir. Bugün Ortadoğu'da yapılanlar sadece İsrail meselesi değildir;Siyonizm adı altında bir inanışın, bir zihniyetin bütün dünyayı kontrol altına alma ve sömürme zihniyetidir. Kendilerini üstün ırk sanan bir batıl zihniyetin insanlığı yok etme ameliyesidir. Irkçı emperyalist odaklar diyor ki: "Müslüman âleminde, bütün gücümüzle ılımlılar çoğaltmamız lazımdır". 'Ilımlı İslam' ile ne anlatılmaya çalışılır? Yani cihat şuuru olmayacak, Hak ve adaleti hâkim kılma gayesi ve sorumluluğu taşımayacak, bozuk ve batıl düzene karışmayacak, Siyonizme hizmetçilik yapacak; ama namaz kılacak, oruç tutacak, umreye koşacak... Dünyadaki ve ülkedeki düzeni, Siyonist Merkezler tanzim edecek. Sen sadece Yahudi'ye vergi ve faiz ödeyeceksin; aldığın her malin fiyatının yarısını sömürü sermayesine haraç olarak vereceksin! Bir nevi küresel sisteme demokrat kölelik edeceksin, ama izin verilen ibadetleri de yerine getireceksin! İşte 'Ilımlı İslam' dedikleri bu...
Necmettin Erbakan
Necmettin Erbakan
Millî GazeteKitabı okudu
Reklam
156 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.