Temiz, düzenli olmak ve israf meselesi
"Ey Âdem oğulları! Namaz kıldığınız, ibâdet ettiğiniz her yerde temiz ve güzel elbiselerinizi giyin. Yiyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez."
Sayfa 155 - Kur'an Dünyası Yayınları - A'râf Suresi - 31. Ayet - Bir hadis: 'Kibirsiz ve isrâfsız olarak yiyin, için, giyinin ve sadaka verin. Zira Allah, kulunun üstünde nimetini görmek ister.' (Buhârî, Libâs 1)Kitabı okuyor
Müslüman babadan ve müslüman anadan ge- len, dünya kütüklerine müslüman diye kayıtlı, birbirini müslüman adıyla çağıran, ama İslâm ha- riç, kaç yol ve yön varsa o yöne doğrulan ve yola dalan, kurt görmüş koyun sürüsü gibi bir doğuya bir batıya koşuşan müslüman kütleyi, İslâm, yeni bir dirilişe çağırıyor. Bir paradoks dilini kullana- rak diyelim,
Reklam
❛❛ Namazı Kısaltma Meselesi...
"Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem), üç mil yahut üç fersah (üç mil yahut üç fersah diye tereddüt eden, seneddeki Şube'dir) mesafeye gitmek üzere yola çıktığı zaman, namazı iki rekât kılardı."
Sayfa 14 - (Müslim, Müsâfirîn, 12; Ebû Davud, Sefer, 2.)Kitabı okudu
İslâm ve Batı ilişkilerinı ele alırken, kullandığımız kelimeler konusunda dikkatli davranmamız gerekiyor. Bir gerçeklığı temsil etmesi gereken kelimeler, bazen onu anlamamızın önündeki en büyük engel haline gelebiliyor. "İslâm' ve 'Batı' kelimelerı, tarihten dine, kültürden sanata, felsefeden bilime ve siyasete kadar pek çok unsuru ifade ediyor. Bugün İslâm deyince, Batılı zihinlerde belli imgeler oluşuyor: Ka'be, namaz kılan insanlar, başörtüsü, Filistin meselesi, terör, savaş, vs. Batı dedığımızde de zihnımızde bır dizi imaj canlanıyor: Gelişmiş ve kalabalık şehirler, teknoloji, emperyalizm, Hollywood, müzik klipleri, kılıseler, ailenin çöküşü, terör, vs. Bu olguların hepsi bir gerçekliğe tekabül ediyor. Fakat insan, toplum ve tarih gibi karmaşık, sürekli değişen, dinamik ve birbirine bağlı unsurları tek bir kelime altında toplamak mümkün mü? Kelimelerin soyut ve indirgemecı rahatlığına sı-ğınmak, gerçeklikten uzaklaşma riski taşımıyor mu?
Sayfa 25
Atatürk öteden beri devletin laikleşmesini, Türk ihtilâli için bir prensip olarak benimsemişti. Dinin devlet, devletin din işlerine karışmaması, bunların birbirinden ayrı kalması, onca gerekli idi. Din bir vicdan meselesi olduğuna göre, Atatürk bunda pek haklı idi. Devlet işleri, günü gününe değiştiği için, laiklik prensibini kabul etmekten başka
Reklam
155 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.