"Narsistlik kişilik yapısı, gücünü kendi benliğinden değil başkalarının gözünde gördüğü hayranlık dolu bakışlarından alır. Sanılanın aksine narsist kişi kendini seven değil kendinden nefret edendir."
Öncelikle baskı azizliğine uğradığımı sonradan öğrendiğimi belirtmek için bir uyarıda bulunmak istiyorum. Kitabı Tutku Yayınları'ndan
Organik bir acı ve huzursuzluk yüzünden ıstırap çekmekte olan bir insanın dışsal dünyada bulunan şeylere yönelik ilgisini, o şeyler kendi acısı ile ilişkili olmadıkları müddetçe kaybettiği evrensel olarak bilinen ve bizim de tabii olarak kabul ettiğimiz bir gerçektir. Daha yakından yapılan gözlemler de bize bu kişilerin aynı zamanda sevgi objelerine yönelik libidinal ilgilerini yitirdiklerini de öğretmiştir. Kişi acı çektiği müddetçe sevmeyi bir kenara bırakmaktadır..
Freud’un, “yazdıklarım arasında en iyisi” diyerek nitelediği Totem ve Tabu, ilkel çağlarda yaşamış insanların ilişkilerini, inançlarını psikanalitik yöntemle analiz eder. Kitapta hiç alışkın olmadığımız kadar bilim insanlarının ismi geçmektedir. Bu bilim insanları sosyolog, biyolog, etnolog ve antropolog ağırlıklıdır. Freud’un bu kadar çeşitli
Yalnızlık ve yalıtılmışlığın giderek arttığı bir toplumda yaşıyoruz. Narsisizm ve egoizm bunu daha da vahimleştiriyor. Artan rekabet, azalan dayanışma ve empati de insanları yalnızlaştırıyor.
Narkissos, ırmaklar tanrısı Kephisos’un oğludur. Pek güzel bir delikanlıdır, fakat aşktan anlamaz. Echo, bu delikanlıya
âşık olmuştur, fakat o bu aşkla hiç ilgilenmez. Bunun cezasını ona şöyle çektirirler: Onu bir kayalığa atarlar. Orda bir kaynak vardır. Susar ve su içmek için kaynağa eğilir. Suda kendisini görür ve kendisine âşık olur. Suda aksini bir başkası sanarak eğilir, ona sarılmak ister. Suya düşüp boğulur.
Yalnız kendisine bakarak şehvet duymaya, bir başkasıyla ilgilenmemeye de marazî rûhiyatta Narsisizm denir.
MURAT MENTEŞ: Narsisizm salgını var. Herkes kendini markalaştırma peşinde. Ahali 'selfie' çekiyor sürekli?..
HACI BEKTAŞ - I VELİ : Kibir, sevgiye engeldir. Gönle girmenin, gönül almanın başlıca şartı tevazudur.
İnsan eğilimlerinin en kötü ve en tehlikeli temelini oluşturan üç olguyu belirteceğim; bunlar, ölüm sevgisi, hastalıklı narsisizm ve birlikte yaşayan insanlar arasındaki kandaşla cinsel ilişki saplantısıdır.
Edebi bir kitap mı yoksa psikoloji kitabı mı? Bence bu ikisinin tam olarak harmanlaması. Oscar Wilde’nin yazmış olduğu bu eser dönemin baskısına maruz kalarak sansürlenmiş halde okuduğumuz bir eser. Kitapta üç ana karakterimiz var. Olaylar hep bu üç kişi etrafında dönse de ana karakter diyebileceğimiz Dorian Gray yaşamış olduğu hayatı boyunca fizik olarak dinç bir vücuda, güzel bir yüze sahiptir ki diğer bir karakter olan ressam Basil Hallward kendisini model olarak kullanarak o dönemde sanatta altın çağını yaşamaktadır. Diğer bir karakterimiz var ki sözleri ve felsefi düşünceleri ile okurken altını bol bol çizebileceğiniz sözlere sahip olan Lord Henry…
Yaşlanmaktan korkar mıyız? Yaşlanmak yolun sonuna yaklaşmak mıdır? Basil, Dorian’ın portresini çizerken geçen zaman Dorian’ı yaşlandırırken yapılan resim hep genç kalacaktır. Bu durum Dorian’ın bilinçaltını olumsuz şekilde etkilemeye başlar. Olayların çoğu bu durumun sonucunda ortaya çıkar.
Kadınlar üzerine kitap yazılsa bunun yazarı kim olur deseler tabii ki Lord Henry olur derim. Yalnız bu durum savunmuş olduğu her görüşünü desteklediğim anlamına gelmez. Bazı sözleri cidden altın değerinde…
Kitabın on birinci bölümünde biraz sıkılabilirsiniz. Lord Henry’nin Dorian’a hediye olarak verdiği kitabı uzun uzun anlatması okurken olaylardan sizi biraz uzaklaştırıyor.
Edebi bir dili olarak akıcı olan bu kitap ayrıca psikolojik anlamda da narsisizm konusu da içeriyor
Keyifli okumalar dilerim…
Dorian Gray'in PortresiOscar Wilde · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202373,7bin okunma