Çocukken, görüleni severdim; yeniyetmeyken hissedileni; erkek oldum, artık hiçbir şeyi sevmiyorum. Yine de ruhumda ne çok şey var, ne içsel güçler ve ne öfke ve aşk okyanusları, bu kadar zayıf, bu kadar aptal, bu kadar bıkkın, bu kadar bitkin şu kalpte çarpıp, paramparça oluyor! Bana yeniden yaşamam, insanların arasına karışmam gerektiği söyleniyor!... Peki ama, kırık dal nasıl meyve taşıyabilir?
"O artıq dəfələrlə əmin olmuşdu ki, "intellekt" sözü daim tam cəfəngiyyatı gözəl və dürüst ifadə edib inandırıcı şəkildə təqdim etmək bacarığıdır, insan ağlı isə öz yolunu o qədər azıb ki, bəzən qatı intellektual olmaqdansa, debil olmaq yaxşıdır."
Reklam
Üç arkadaşın öyküsü bu. Beyoğlu’nda büyümüş, Beyoğlu’nda yaşayan üç ayrı kişilik, üç ayrı kimlik, üç ayrı insan. Ölümsüzlük merakıyla başlayan ölümler. Her cinayetin ardında gizemli bir neden… Ve soruşturma boyunca adım adım, bina bina, sokak sokak Beyoğlu. O çoksesli, çokrenkli, çokdilli, çokkültürlü Beyoğlu. Günümüzün Babil Kulesi… İnsanın
Sen, sen olarak yok olmak zorundasın, o zaman gerçek ortaya çıkar. Gerçeğin ne olduğuna dair hiçbir fikre sahip değilsin, rüyalarında bile. Sen gerçek dışısın ve gerçek dışılıkta yaşıyorsun. Rüyalarda yaşıyorsun, uykuya dalmış vaziyettesin. Uyanışın nasıl bir şey olacağını kavrayamazsın. Yalnızca bir tek şey söylenebilir: Bildiğin hiçbir şeyi
Vatan
— Sen hiç savaşa gittin mi, Zorba? O, büzülerek karşılık verdi: — Ne bileyim ben? Hatırlamıyorum. Hangi savaşa? — Vatan için yapılan savaş, demek istiyorum işte! — Sana bırak o lâfları demedim mi ben? Geçmiş saçmalar, unutulmuş saçmalardır! — Bunlara saçma mı diyorsun, Zorba? Utanmıyor musun? Vatan için böyle mi konuşursun sen? Zorba
Can YayınlarıKitabı okudu
165 öğeden 181 ile 165 arasındakiler gösteriliyor.