Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Nasreddin Hoca’nın Yeri
“Kış gelmeden kışa yapılmalı hazırlık.” Böyle düşünmüş, Nasreddin Hoca bir aralık. Bir gün almış malzemeyi gitmiş ormana, Odun kesmeye başlamış, koymuş eşeği bir yana.
- Bir felaket ne kadar geç gelirse o kadar iyidir! Nasrettin Hocanın konuşan eşeği fıkrasını biliyor musun sen? Nasrettin Hoca, İran, Maveraünnehir ve Anadolu'nun tüm fıkralarının yarı-efsane kahramanıydı. Şirin anlattı. - Yarı deli bir kral, Nasreddin'i eşek çaldığı için idama mahkum etmiş. Tam idam edilecekken Nasreddin haykırmış: ''Bu hayvan aslında benim kardeşimdir, bir büyücü onu bu kılığa soktu, bir yıllığına bana teslim edilirse bizim gibi konuşmayı öğretirim ona!'' Aklı karışan hükümdar sanığa vaadini yinelettirmiş, sonra da hükmünü vermiş: ''Öyle olsun! Ama günü gününe bir yıl içinde bu eşek konuşmazsa idam edileceksin.'' Oradan ayrılırken karısı Nasreddin'in yakasına yapışmış: ''Böyle bir şeyi nasıl vaat edebildin? Bu eşek konuşmayacak, biliyorsun. ''Tabii ki biliyorum, diye cevap vermiş Nasreddin, ama bir yıl sonra kim öle kim kala? Bir yıl içinde kral da ölebilir, eşek de ölebilir, ben de ölebilirim.
Sayfa 308 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Umut üzerine..
Nasreddin Hoca’nın çok sevdiği eşeği bir gün kaybolmuş. Hoca, eşeği aramak için kırlara doğru açılmış. Bir taraftanda bir türkü söylemeğe başlamış. Böylece dolaşıp dururken bir tanıdığına rastlar. TANIDIĞI: Hoca, böyle türkü çağıra çağıra nereye gidiyorsun, diye sorar. Hoca da eşeğini kaybettiğini, onu aramakta olduğunu söyler. TANIDIĞI: Bu ne iştir hoca efendi? Benim bildiğim, insan eşşeğini kaybetti mi, feryat eder, ağlar, dövünür. Sen ise türkü söylüyorsun. Hoca ona önündeki tepeyi gösterir. Bir ümidim şu dağın ardında kaldı. Eşeğimi orada da bulamazsam, o zaman siz dinleyin benim feryadımı, der.
YENİSİ
Günün birinde Hoca’nın karısı ölür. Fakat Hoca da ciddi bir üzüntü belirmez. Bir müddet sonra eşeği de ölünce Hoca yas tutmaya başlar. Bu işe şaşıran komşuları sorar: “Bu nasıl iş hocam karın öldüğüne bu kadar üzülmedin, Eşeğin öldü bir haftadır ağzını bıçak açmıyor?” “Karım öldüğünde hepiniz, üzülme daha genç ve güzel yeni bir hatun buluruz diye beni teselli ettiniz fakat hiç kimse yeni bir eşek alalım demiyor.”
Bir felaket ne kadar geç gelirse o kadar iyidir.Nasreddin Hocanın konuşan eşeği fıkrasını bilmiyor musun sen ?
Günün birinde Hoca’nın karısı ölür.
Fakat Hoca da ciddi bir üzüntü belirmez. Bir müddet sonra eşeği de ölünce Hoca yas tutmaya başlar. Bu işe şaşıran komşuları sorar: “Bu nasıl iş hocam karın öldüğüne bu kadar üzülmedin, Eşeğin öldü bir haftadır ağzını bıçak açmıyor?” “Karım öldüğünde hepiniz, üzülme daha genç ve güzel yeni bir hatun buluruz diye beni teselli ettiniz fakat hiç kimse yeni bir eşek alalım demiyor.”
Reklam
Bir gün Nasreddin Hoca, oturduğu ağacın dalını kökünden kesiyormuş. O esnada aşağıdan geçen bir adam, “Hoca, bindiğin dalı kesiyorsun, düşeceksin” demiş. Bunu der demez de hoca, kestiği dalın kırılıvermesi sonucu yere düşmüş. Yerden kalkar kalmaz ise adamın boğazına sarılan hoca, “Sen benim düşeceğimi bildin, o halde ne zaman öleceğimi de
Sonradan görme zenginin biri gösterişli bir at satın almış. Yolda eşeği ile giden Nasreddin Hoca’yı hızla geçmiş, uzaklaşmış. Sonra geriye dönüp atını koşturarak Hoca’nın yanına gelmiş ve küçümser bir tavırla: – “Eşek nasıl gidiyor, Hoca” demiş. – “Zamane eşeği” demiş Hoca , “Atla gidiyor!”
Bir felaket ne kadar geç gelirse o kadar iyidir. Nasreddin hocanın konuşan eşeği fıkrasını biliyor musun? Nasreddin hoca iran, mavaunnehir ve anadolunun tüm fıkralarının yarı efsane kahramanıydı. Şirin anlattı. - yarı deli bir kral nasreddin i eşeği çaldığı için idama mahkum etmiş. Tam idam edilecekken nasreddin haykırmış. Bu hayvan aslında benim kardeşim. Bir büyucu onu bu kılığa soktu, bir yıllığına bana teslim edilirse bizim gibi konuşmayı öğretirim ona. Aklı karışan kral sanığa vaadini yinelettirmis sonra hükmü vermis. Öyle olsun , bir yıl içinde bu eşek konuşmazsa idam edileceksin. Oradan ayrılırken karisi nasreddinin yakasına yapışmış. Böyle bir şeyi nasıl vaat edersin. Bu eşek konuşmayacak biliyorsun. Tabii ki biliyorum, diye cevap vermiş. Ama bir yıl sonra kim öle kim kala. Bir yıl içinde kral da ölebilir, eşek de ölebilir, ben de ölebilirim. Prenses devam etti.
Sayfa 309Kitabı okudu
Reklam
Nasreddin Hoca'nın “Buldunuz sahibi ölmüş eşeği” sözüne taalluku olan fıkra da pek meşhur olmadığından anlatmaya değer sanırım: Bir gün Hoca dağda odun keserken dermanı kalmayacak derecede yorulmuş, bir ağacın dibine çömelmiş; terliymiş, rüzgâr da esiyormuş; bakmış ki vücudu buz kesmiş, gözleri kararıyor, öldüm zannıyla kendisini yere, hareketsiz bırakıvermiş. O esnada kurtlar eşeğine musallat olup yemeye başlamışlar. Biçare Hoca, bir aralık güçlükle başını kaldırabilip: "İyi buldunuz sahibi ölmüş eşeği!" demiş... Hocanın bu gibi pek manidar fikralarını Trablus ve Balkan muharebeleri esnasında Osmanlı saltanatı ricalinin, gözleri önünde parçalanan memleketler karşısındaki ölmüş hallerine benzettiğim olurdu. Zaten o fıkraların çoğu, kötü idareleri anlatmaya, hatalarını zarafetle yüze vurmaya pek yarardı.
Sayfa 142Kitabı okudu
Charlie’ye “Şu an bizi Türkiye’den de dinliyorlar, onlara ne söylemek istersiniz?” diye sorar. Bu radyo sunucusunun ve programın amacı biraz da Türkiye’yi Amerika’nın yanında Almanlara karşı savaşa almaktır. Charlie durumu anlamıştır.Dünyaca meşhur o konuk ise sunucunun savaş çağrısı amacıyla sorduğu bu soruya tüm Türkiye’yi şaşkınlığa uğratacağı şekilde cevabını verir: “Elbette, onlara bir Nasreddin Hoca fıkrası anlatmak istiyorum.” O anda radyoyu dinleyen herkes çok şaşırır; dünyaca ünlü bu adam nasıl olur da Nasreddin Hoca’yı bilebilir ki? Tüm dinleyiciler anlatıya kulak kesilir: Hocanın bir gün kapısı çalınır... Hoca kapıyı açar, gelen komşusudur. – Hoca, eşeğini ödünç alabilir miyim, der. Hocanın eşeği vermeye niyeti yoktur. – Eşeğim burada yok, diye cevap verir. Komşu arkasını dönmüş tam gidecekken, ahırdan eşeğin anırması duyulur. Bunun üzerine komşu sinirlenip, Hocaya döner: – Hoca! Hoca! Utanmıyor musun şu sakalınla yalan söylemeye, der. Nasreddin Hoca ise şu yanıtı verir: – Be adam! Bana mı inanıyorsun yoksa ahırdaki eşeğe mi? Charlie Chaplin bir es verir ve devam eder: Beni Türkiyeden dinleyen hayranlarıma söylemek istediğim şey şudur: İnsanlar artık bir karara varsın! İnsanlığın sesini mi dinleyeceksiniz, yoksa eşeklerin mi?
vaziyet budur
1953’ten bu yana hayat pahalılığı %200, %300 yükseldiği zaman, artık yaşanmaz demiştik. Yaşadık bal gibi... Kemerleri sıkmasını öğ­rendik. Zammistan dediler, yokistan dediler, biz bu yokluklar içinde de hayata dört elle sarıldık, nafakasını çıkarmak için tabiatla çarpı­şan vahşi kuşlar gibi, pahalılıkla çarpıştık, işsizlikle çarpıştık, postu sokağa sermemek için ev sahibiyle çarpıştık. Bu çekişme içersinde hürriyet, hakim teminatı, neşir yasağı bize sivrisinek vızıltısı gibi geldi. Aç mideleri bu hürriyet ve müsavat yaygaraları doyurmadı. Nasreddin Hocanın eşeği gibi bu mahrumiyetlere alışmaya henüz başlamıştık ki yeni zamlar geldi. Bir fazla tabak sofrayı bir dağ gibi ezdi, demiş şair... Bir fazla tabak sofrayı ezmedi, sofrada ne tabak, ne çatal, ne et, ne peynir kaldı, ne de sofra...
— Bir felaket ne kadar geç gelirse o kadar iyidir! Nasreddin Hoca’nın konuşan eşeği fıkrasını bilmiyor musun sen? Nasreddin Hoca, İran, Maveraünnehir ve Anadolu’nun tüm fıkralarının yarı-efsane kahramanıydı. Şirin anlattı: — Yarı deli bir kral, Nasreddin’i eşek çaldığı için idama mahkum etmiş. Tam idam edilecekken Nasreddin haykırmış: “Bu hayvan aslında benim kardeşimdir, bir büyücü onu bu kılığa soktu, bir yıllığına bana teslim edilirse bizim gibi konuşmayı öğretirim ona!” Aklı karışan hükümdar sanığa vaadini yinelettirmiş, sonra da hükmünü vermiş: “Öyle olsun! Ama günü gününe bir yıl içinde bu eşek konuşmazsa idam edileceksin.” Oradan ayrılırken karısı Nasreddin’in yakasına yapışmış: “Böyle bir şeyi nasıl vaat edebildin? Bu eşek konuşmayacak, biliyorsun. Tabii ki biliyorum, diye cevap vermiş Nasreddin, ama bir yıl sonra kim öle kim kala? Bir yıl içinde kral da ölebilir, eşek de ölebilir, ben de ölebilirim.”
EŞEĞİN ACELESİ Nasreddin Hoca, bir gün eşeğe binmiş yolda giderken, eşek birden koşmaya başlamış. Kontrolünden çıkan eşeği durdurmaya çalışsa da Hoca başarılı olamamış. Eşeğin sırtında iken Hoca’nın rüzgâr gibi geçtiğini görenler: “Hayırdır hocam, bu telaş da neyin nesi, ne tarafa böyle?” diye sormuşlar. Hoca geride bıraktığı topluluğa eşeğin sırtından başını geri çevirerek şöyle cevap vermiş: “Merak edilecek bir şey yok. Eşeğin acele bir işi çıktıda, birlikte oraya gidiyoruz.”
21 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.