Albert Einstein her ne kadar kendi savaş karşıtı olsa ve atom bombasının geliştirmesine doğrudan rol almasa da atom çekirdeğinin parçalanması ile ortaya korkunç bir enerji çıkabileceği teorisi atom bombasına ilham verdi. Einstein, 1938'de Hitler Almanyası'nın atom çekirdeğinin parçaladığı iddiaları ve giderek artan Nazi saldırganlığına karşı Amerikan Başkanı Roosevelt'a atom bombası geliştirilmesi konusunda tavsiye mektubu yazacak,savaş sonrasında da,
"Bu hayatımda yaptığım en büyük hata" diyecekti.
Milgram Deneyi:
Milgram deneyi, insanın otoriteye itaat etme eğilimini ve bu eğilim sonucunda ne kadar ileri gidebileceğini incelemek amacıyla 1961 yılında Yale Üniversitesi'nde sosyal psikoloji profesörü Stanley Milgram tarafından gerçekleştirilmiştir.
Deney, Nazi Almanyası savaş suçlusu Adolf Eichmann'ın yargılanması sürecinde
The Silence Bergman'ın geriye dönük başyapıtı olarak görülmelidir. 1963'te bu film doruğundaki Soğuk Savaşın Avrupalı kabusunda yapılan çağdaş bir yolculuk olarak görülebilirdi. Ama aynı zamanda, savaşa hazırlanan Avrupanın daha eski bir dönemine geri dönüş olarak da yorumlanabilir. Bergman'ın biyografisinin ilk başlarını okuduğumuzda bu film Bergman'ın gençliğine ait politik düşünün Nazi sonrasında dehşet verici bir kabusa dönüşmesi olarak görülebilir.
Hitler ve başkan vekilleri, yangını üzerine yıkalabilecekleri çevrelerin listesini yapmakla gecikmemişti. Listelerde Reichstag mensupları, Almanya'daki Komünist Parti üyeleri ve nazi karşıtları vardı.Yeni şansölye Hitler, yanan Reichstag binasına geldiğinde, yangının komünistlerin işi olduğunu açıklamakta gecikmedi. Seçimlere yalnız bir hafta kalmıştı. Kampanyasını Marksistlere, basına ve solun diğer kurumlarına karşı yoğunlaştırdı.
Hitler, komünistlerin 1917 Rusya'da yaptıkları gibi, Almanya'daki iktidarı da kaba kuvvetle ele geçirmekte ısrarlıydı. Ne yapılması gerektiğini biliyordu. Ertesi gün Hitler, Hindenburg'a, anayasanın kişi hak ve özgürlükleriyle ilgili maddelerini ortadan kaldıran bir kararname imzalattı.
Akışsız ırmağa benzer kadının gülmeyeni
Köpüksüz denize uçuşsuz turnaya
İşveyi, nazı, bir incecik sözü
Bir içten hareketle demeyi bilmeyeni
Ki eksiktir güzelliği...
YÜRÜYELİM SENİNLE İSTANBUL’DA
Kırmızıyı sevdiğini bilseydim
Hayallerim kıpkırmızı olurdu
İstanbul hâlâ güneşin ardında
Ufuklarında birkaç kere leke
birkaç kan pıhtısı dudaklarında
İstanbul hâlâ sevimli mi sevimli
"Yeniden kuruluş" sürecini anlayabilmek için 1950'ler öncesi birikime kısaca göz atmak gerekmektedir. Cumhuriyet dönemin de Türkiye' de psikoloji disiplininin gelişimi incelendiğinde, psikolojinin ayrı bir kürsü olarak kurumsallaştığı başlangıç yıllarıma Alman ekolünün hakim olduğu görülür. Nazi Almanya'sından kaçarak Türkiye'ye gelen Prof. W. Peters, hem psikoloji disipli ninin kurumsallaşmasını sağlamış hem de ilk psikoloji laboratuvarını kurmuştu. Bu yıllarda psikoloji, pedagojiyle bağlantılı bir alt dal olarak gelişmekteydi. Ancak Peters'le gelen Alman ekolü Türkiye'de kök salamadı
O tarihî hakikat şudur: Nazi emper- yalizminin Yahudilere ve diğer onca halklara karşı işlediği cinayetler, aslında bütün Batı emperyalizmin cinayetlerinin bir devamıdır.
Sayfa 84 - Timaş Yayınları - Kasım 2023, IstanbulKitabı okuyor