Ardından, 1933 senesinde, bir gün içerisinde Darülfünun kapatılıyor ve ertesi gün aynı yerde İstanbul Üniversitesi açılıyor. Kapatıp açmanın teknik bir nedeni var. Kapatıldığı an oradaki bütün hocaların iş akdi de fesh olmuş oluyor. Tekrar açıldığında sıfırdan bir kadro kuruluyor.
Yeni üniversite, herkesi işe almak zorunda değil. Bir sürü insan
Mecid, Kamil'i eski bir Alman diplomatı Von Hentke'yle tanıştırdı. Von Hentke Alman Dışişleri Bakanlığının Orta Doğu Masası Müdürlüğü görevinde bulunmuş ve şimdi Suudi Arabistan'da siyasi danışmanlık yapıyordu. Dışişleri Bakanlığındaki görevi icabı Von Hentke birçok Arap ülkesini ziyaret etmişti. Ne zaman Orta Doğu'ya gelse
Almanya'da Naziler iktidara geliyor. Yahudileri, sosyal demokratları, sosyalistleri, komünistleri ve homoseksüelleri üniversiteden atıyorlar.
Birdenbire çok kaliteli bir grup, işsiz kalıyor Almanya'da. Bunun için Philip Schwartz önderliğinde İsviçre'de bir teşkilat kuruluyor ve işsiz kalan bu hocalar için dünyanın çeşitli yerlerinde
Gelin isterseniz çok uç bir örnek üzerinden soruna bakalım: Hitler ve Naziler seçimle iktidara geldiler ve katıldıkları her seçimde de oylarını yükselttiler. Başka bir anlatımla “milli iradeyi temsil” eden Naziler, çok demokratik yollardan faşist bir diktatörlük kurup, soykırım yaptılar. İkinci Dünya Savaşı’nda yaklaşık 60 milyon insanın öldürülmesine, dünyanın büyük bölümünde örneği görülmemiş bir yıkıma neden oldular.
Peki, eğer bir grup asker çıkıp Hitler’i devirseydi, pek demokrat ve liberal arkadaşlarımız bunu “darbe” diye kınayacak ve iktidarın yeniden Nazilere devredilmesini mi savunacaklardı? Üstelik bu arkadaşlar, “Biz Hitler’in görüşlerine hiç katılmıyoruz “ama seçimle gelen meşru bir iktidardır” diye ahlakçı bir söylev de çekecek miydi?”