Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
En sevdiğim memleket yeryüzüdür. Sıram gelince yeryüzüyle örtün üzerimi.
Sayfa 33
Reklam
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim. Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benzeyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu davet bizim... Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim... ( Nazım Hikmet )
Sayfa 233 - Altınpost Yayınları - 1. Basım 2012Kitabı okudu
Memleket değirmenini bütün memleketin havası döndürebilir... Bir tek muhitin havasıyla dönse dönse dönek birkaç münevver döner...
Sana beyaz keten örtülü sofralar kuramam  Memleket gibi esir ve yoksuldur odam… ‘Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet
Nazım'ın bir Paris gezisinde yaşanan müthiş bir olay var: O zamanlar Abidin Dinolar Seine Nehri kıyısında, asansörsüz bir evin yedinci katında oturuyorlarmış. Moskova'dan gelecek olan büyük şaire, güzel bir memleket sofrası hazırlamışlar ama kalp hastası olduğu için o yedi katı çıkmasından kaygılanıyorlarmış. Şöyle bir çözüm bulmuşlar sonunda: Her kata iki sandalye yerleştirmişler. Yaşar Kemal, Nazım'ı getirecek, sonra her katta mola vererek anlattığı hikayelerle onu oyalayacak, böylece Nazım'ın merdivenleri dinlene dinlene çıkması sağlanacakmış. Öyle de olmuş. Yaşar Abi memleket hasretiyle içi yanan Nazım'a her katta hikayeler anlatmış. Bu olay bende hayranlık uyandırmıştır hep; ne güzel roman olur diye düşünmüşümdür. Adı belli: Yedi Kat Hikayeleri. Bölümler de belli: Birinci Kat, İkinci Kat, Üçüncü Kat... Keşke yazsaydı.
Reklam
~ HOŞ GELDİN KADINIM ~ Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin. Yorulmuşsundur Nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını, Ne gül suyum, ne gümüş leğenim var. Susamışsındır Buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim.
Nâzım HİKMET RAN (15 Ocak 1902 - 3 Haziran 1963 ) "Nazım Hikmet’i anlatmak için ne söylersek söyleyelim onun eşsiz edebiyatını, kişiliğini vurgulamakta yetersiz kalacaktır. Zira kendisi normal, sıradan bir insanın sayfalarca yazsa da anlatamayacağı şeyleri tek bir cümleyle anlatabilen büyük bir şairdir. bugün dünya çapında tanınan, eserleri onlarca dile çevrilen Nazım Hikmet, ne yazık ki pek çok değerimizle aynı akıbete uğramıştır. Yaşarken, hak ettiği değeri görmediği gibi ömrü memleket hapishanelerinde, mahkemelerde geçmiş, sürgün edilmiş, memleketinden kovulmuş, yetmemiş vatan hainliğiyle suçlanmış, vatandaşlıktan atılmış, anarşist, komünist, isyancı olarak nitelendirilmiştir. Hep o özlemini ve hasretini çektiği bir köyde çınar ağacının dibine gömülmeyi hayal ederek ölmüş yaban topraklara gömülmüştür" "Bir insan düşünelim ki, Yaşadığı ömrü kısa, yaşatılan ömrü uzun olsun. Onun yazdığı şiirlerden korkanlar tarihin karanlık sayfalarına gömülürken o, adı her geçtiğinde yeniden doğsun yeniden dirilsin. Ülkemiz tüm renkleri ile değerleriyle güzel. Renkleri azalttığımızda tatsız tuzsuz bir vatan olur. Bu coğrafyayı vatan kabul eden herkes değerlidir. Bizi birbirimize bağlayan ortak değerlerimizdir; vatan gibi, bayrak gibi, Atatürk gibi, Cumhuriyet gibi ve Nazım gibi" Eşsiz şair, yürek işçisi, Nazım HİKMET’in aziz hatırasına en derin saygılarımızla, rahmet ve minnetle anıyoruz... Ben, bir insan, ben, Türk şairi komünist Nâzım Hikmet ben, tepeden tırnağa iman, tepeden tırnağa kavga, hasret ve ümitten ibaret ben...
Nazım Hikmet
Nazım Hikmet'in aramızdan ayrılışının 53. yılı anısına...(15/01/1902-03/06/1963) "Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim. Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benziyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu dâvet bizim.... Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim..."
Nazım Hikmet
SEVDALIYIZ BİZ VATANA ÖFKE DOLUYUZ SATANA... "BU MEMLEKET BİZİM..."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.