Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nazlıcan

Nazlıcan
@nazlican_n
iü•ake
11 Kasım 2003
6 okur puanı
Şubat 2022 tarihinde katıldı
Swedenborg gibi, hayalinde ruhsal varlıklara ilişkin dayanaksız düşüncelere kapılmış ve sonunda kendi çevresinde dönen düşsel bir dünyaya varmıştı. Nedendir bilmem, başında bir uğursuzluğun dolaştığı yolunda bir sanıya kapılmıştı; kötücül bir ruh ya da iblis onu kapana kıstırmaya, ona cehennem azabı çektirmeye çalışıyordu. Melankolik yaradılışını yiyip bitiren bu düşüncenin son derece karanlık etkileri olmuştu. Yabani ve bezgin biri haline gelmişti.
Reklam
Bir Tanrı olduğuna inanıyorum - bir sürü yalan dolana inanıyorum, inanmadığım hiçbir şey yok, Teslis'i on parçaya bölseler ona inanırdım. İsa'nın terfi etmek isteyen Pilatus tarafından icat edildiğini kanıtlayan belgeler bulup çıkarsalar da ben yine aynı şeye inanırım. Ben bir hastalığa yakalandığım gibi inanca yakalandım. Aşka yakamı kaptırdığım gibi inanca da yakamı kaptırdım.
Ben her zaman beğenilmekten ve hayran olunmaktan hoşlanmışımdır. Bir erkek bana sırtını dönerse, bir dostumu kaybedersem kendimi güvensiz hissederim. Bir kocayı bile kaybetmek istemem. Her zaman, her yerde, her şeyi isterim. Issızlıktan korkarım. Kiliselerde, Tanrı sizi seviyor, Tanrı her şeydir diyorlar. Ona inanan insanların hayran olunmaya ihtiyaçları yoktur, güvende hissederler. Ama ben bir inanç icat edemem ki.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hiç düşündünüz mü? Ölen bir insanı gerçekten bir kez daha görebilir misiniz? Ölen bir okula gidebilir misiniz? Ölen bir evde uyuyabilir misiniz? O yıllar öldü. O yılları bizi öldürecek biçimde yaşattılar.
Ölüm düşüncesi izliyor beni. Gece gündüz kendimi öldürmeyi düşünüyorum. Bunun belli bir nedeni yok. Yaşansa da olur, yaşanmasa da. Bir kaygı yalnız. Beni, kendimi öldürmeyi denemeye iten bir kaygı.
Reklam
Bizi bıraksalar. Ben onun dizlerine yatsam. İçgüdülerimizle gövdelerimizi tanısak. Birbirimizi sevsek. Doğanın geliştireceği sevgi içinde büyüsek. Ana karnındaki çocuk gibi.
Aşk, basit ve değersiz şeyleri bile Biçimlendirip onu değerli yapabilir. Aşk gözleriyle değil, hayaliyle görür, Ve kanatlı Cupid resimlerde bu yüzden kördür. Aşkın hayalinde düşünmeye yer yoktur; Kanadı var, gözü yoktur, çevresine bakmadan uçar gider. Bu yüzden aşk bir çocuktur, onun için yanılır seçimlerinde. Afacan çocukların oyunda ettiği yeminler gibi, Boş yere yeminler edilir her yerde
İnsanların çoğu sınırlı bir hayal gücüne sahiptir. Duyumlarını uyaracak ölçüde yakınlarında gerçekleşmeyen bir olaya ilgi göstermek pek içlerinden gelmez; ama aynı şey gözlerinin önünde, doğrudan duygularına dokunma mesafesinde gerçekleşirse, bu olay önemsiz bile olsa, hemen aşırı bir duyarlık gösterirler.
Sen mutlusun diye herkesin, tam anlamıyla herkesin birdenbire mutluluğa boğulmasını istiyorsun. Tek başına mutlu olmak sana azap veriyor, zor geliyor! Bu mutluluğu son zerresine kadar hak etmiş olmak için, belki de vicdanını rahatlatmak için didinmeye başlıyor, kendini yiyip bitiriyorsun!
Çocukları gözlemlemeyi çok severim. Onların yaşam sahnesine ilk defa kendi benlikleriyle çıkışları son derece ilgimi çeker.
Reklam
Ben iyileşmeye inanmıyorum. Her insanın bir takıntısı vardır ya da en azından takıntılı olmaya müsait genleri ve bunlar herhangi bir yerde kendini gösterme dürtüsüyle hareket eder, bu dürtüyü kesip atmak mümkün değildir, kendini boşluğa yansıtma arzusu olan bu aptal dürtü olsa olsa başka yönlere kaydırılabilir. Her insanın, düşün insanının bile ve hatta özellikle düşün insanının beyninde karanlıkta kalmış, kendi aklının aydınlatamadığı bir bölgesi vardır.
Zayıf, zavallı kişilerin ezildiğini o kadar çok görüyorum ki, ilerleme ya da uygarlık adıyla anılan pek çok şeyin gerçekliğinden, içtenliğinden kuşkuya düşüyorum. Uygarlığa inanıyorum, evet, bu dönemde bile, ama temelinde gerçek insancıllık yatan uygarlığa.
o zaman hayallerim pek iç karartıcıydı, gerçi ondan önce de daha iyi sayılmazdı, ama yaşamak sanki daha bir kolay ve huzurluydu; başıma üşüşen o kara dumanlar yoktu, o vicdan azapları, gece gündüz yakanı bırakmayan o karanlık, kasvetli pişmanlıklar yoktu.