~ Düzelmesini istediğim bir dünya varsa ki var ; bu dünyanın değişmesi için ilk önce kendimden başlamalıyım. / 8 ~ Çıkarlar, dünyanın üzerinde durduğu çıta gibi sanırım! / 15 ~ Hiç kimse insanların özgür iradelerine hâkim olma hakkına sahip değildir. Bu ülke demokrasinin beşiğinde kurulmuş, her zaman laik ve özgür bir Cumhuriyet'tir. Değil
Kanes YayınlarıKitabı okudu
“Bazı günler çok zor geçer.” Dedim. “Ruhumu okudunuz.” Dedi. “Ama nasıl?” “Birçok bakımdan birbirimize benziyoruz ki.” Diye karşılık verdim. “ Acı çekmek için de zevk için de ayrıcalıklı yaratılmış varlıklardan, sayısı çok az olan o varlıklardan değil miyiz ikimiz de? Böylelerinin duyarlıkları birden titreşir, içten içe derin yankılar doğurur, heyecanlı yaradılışları her şeyim özüyle uyum içindedir. Onları her şeyin uyumsuz olduğu bir ortama getirin koyun, büyük acılar çekerler. Bununla birlikte, kendilerine yakın buldukları kimselerle düşüncelerle ya da duygularla karşılaşınca da sevinçleri coşkunluk derecesine varır. Bizim için üçüncü bir durum daha vardır. Bu durumun sıkıntılarını ancak aynı hastalığa yakalanmış ruhlar hissedebilir. Bu ruhlar kardeşmişler gibi birbirleri anlarlar. Gün olur hiçbir şeyden, ne iyi ne de kötü etkilenmeyiz. O zaman içimizde kendiliğinden çalan bir org boşlukta ses vermeye başlar, hiç amaçsız coşar, ateşlenir, ezgi yaratmaksızın ses çıkarır, sessizlik içinde kaybolan sesler saçar: Hiçliğin yararsızlığına karşı ayaklanan bir ruhun büyük başkaldırısı; kaynağından yoksun kalmış gücümüzün bilinmez bir yaradan akan kan gibi tükenip gittiği bunaltıcı oyunlar. Duygular sel gibi akıp gider; bundan da korkunç bitkinlikler, günah çıkarma papazının duyamayacağı anlatılmaz üzüntüler doğar. Ortak acılarımız bunlar değil m?”
Reklam
Gözünde büyüttüğü bir varlığın alaya alınmasına katlanamiyordu. Kendisini aşağılayanlara benzer biçimde karşılık verse acı çekerdi. Bu durum ruhunun zayıflığından kaynaklanmıyordu; sosyal hayattan, insanlardan uzak, kendi dünyasında yaşayan herkes böyle olur zaten. Nataşa'nın belki babasından ona sirayet eden, bütün iyi kalpli insanlara has bir özelliği vardı. Karşısındakini daima olduğundan daha iyi görür, daha ilk bakışta büyük bir heyecana kapılarak onun güzelliklerini abartırdı. Bu çeşit insanlar, hayal kırıklığı yaşamalarının nedeni yine kendileri olduğundan çok acı çekerlerdi. Ne diye onlarda olandan daha fazlasını umarlardı ki? Böyle insanlar her an hayal kırıklığı tehlikesiyle karşılaşmaktansa, köşelerine çekilip dünyayla bağını koparmayı tercih ederler; çünkü bu en doğru olanıdır. Köşelerini öyle severler ki zaman için iyice yabanileşmeye başlarlar. Üstelik Nataşa birçok acı ve aşağılanmaya katlanmış bir kızdı. Bu yüzden ona sağlam yapılı denemezdi. Onun için eğer onda bir kusur varsa, bu hoş görülmeliydi.
Ayrıca bir durum daha acı veriyordu bana: Ne kimse bana benziyordu, ne de ben kimseye. “Ben tek başımayım, onlarsa birlik,” diye geçiriyordum içimden, derin düşüncelere dalıyordum.
Biraz daha ilerleyelim şehirleri kuralım artık insan türü sanıldığı gibi tarım devriminden sonra tahıl yemeye başlamadı diş taşlarından alınan örnekler diş minesi üzerindeki izlerin palio antropolojik ve moneküler antropolojik araştırılmasından ortaya çıkan gerçek tahılları 2 milyon yıldan buyana tükettiğimiz ayrıca polio antropolojik bilmeye bile
"Kötü” eylemin mutsuz ve başarısız sonuçlarının insanı olumlu başarılardan daha çok pişmanlığa ittiği doğrudur. Örneğin suçlu azgınlıkların sağlığa ve bünyeye zarar vermesi ya da toplum tarafından cezalandırılma ya da ayıplanma sıklıkla bunların olmadığı durumlara nispetle kişiye daha çok pişmanlık aşılar. Ne var ki pişmanlığın kendisine eşlik eden acı, acıklı iç muhasebelere neden olan tüm bu tiksinti duygularından büyük bir uçurumla ayrılır. Pişmanlığa dair hatalı psikolojik teorilerin çoğu – başka birçok hata yanında - bu temel hataya, yani pişman olma edimini kişiyi pişmanlığa sevk eden durum ve koşullarla karıştırma hatasına düşer.
Sayfa 19 - Pinhan YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.