Boranli Yedike,Uku, Zarife, Sarı Özek bozkırı, Karanar(deve), Kazangap...
Olay bu kişiler etrafında döner ,bu kelimelere gözunuz çok sık çarpar. Kitap zaten oldukça çarpıcı, akıcı sade bir dile sahip.
Kitabı okurken komunizm yıllarında insanların yaşadıkları durumları,olayları, gelenek ve goreneklere etkisi anlatılır. Mankurtlasmak üzerinde durulur. Mankurtlasmak oldukça acılı bir işkence yöntemi olmakla birlikte en büyük acısı mankurt olduktan sonra kimliğine dair her şeyin yok oluşunu görmektir. Ve mankurt olan kişinin bundan haberi yoktur . O sadece mankurttur.
Kitapta develer, bozkır yaşam ve kültürüne, küçücük yerleskelerdeki insanların umutlarına dokunabilir,görebilir, hissedebilirsiniz .. Bu kitap o kadar gerçek, o kadar hayatın içinden ki okurken yabancı gelen hiçbir olaya rastlamadım. Belki kavramların isimleri değişmiştir, ama anlam ve his o kadar aynı ki hiç yabancı değil..
Boranli Yedike ... Cengiz Aytmov Yedikeyi anlatırken onu dinlemiş olmalı,psikolojik tahlilleri,betimlemeleri,çelişkileri.. Her şeyi o kadar güzel anlatmış ki Yedigeyle ben bile konuşurken buldum kendimi ..
Bozkır kültürünü ve bu kültürün önemini,uzay ve uzay üstlerini, atalarimizdan miras kalan geleneklerin anlamlarini,adalet ve askin(Begimay-Rahmalı) ne kadar önemli ne kadar güzel olduğunu hissedebilirsiniz.. Çok şey öğrendiğim, sevindiğim,hüzünlendigim ve bitmesini istemediğim kitaplardan biriydi...
Kitabın sonu yarım kalmışlık hissi verse bile ,Yedikenin hala özlerini,geleneklerini unutmadan yola devam etmesi ...Yarım kalmışlığıma rağmen aşılanan umut...Mutlaka okunması gereken kitaplardan birisi.