İki Keşiş
Issız bir dağda, Tanrı’ya tapan ve birbirini seven iki keşiş yaşıyordu.
Bu iki keşişin pişmiş topraktan bir kasesi vardı; sahip oldukları tek şey de bu kaseydi.
Bir gün, daha yaşlı olan keşişin kalbini kötü bir ruh ele geçirdi ve daha genç olan keşişin yanına gidip şöyle dedi: “Uzun zamandır birlikte yaşıyoruz, ayrılmak zamanıdır. Neyimiz varsa bölüşelim.”
Bunun üzerine, daha genç olan keşiş hüzünlendi ve arkadaşına dedi ki: “Kardeş, beni bırakmak zorunda kalman kahreder beni. Ama mutlaka gitmem gerekiyorsa, öyle olsun.” Sonra toprak kaseyi getirdi ve “Bunu bölüşemeyiz, Kardeş, senin olsun, dedi. O zaman, daha yaşlı olan keşiş şu karşılığı verdi: “Sadaka istemem, sadece bana ait olanı isterim. Kase bölüşülmeli.”
Daha genç olan keşiş cevap verdi: “Kase kırılırsa ne işimize yarayacak? Hediyemi gerçekten kabul edemiyorsan kura çekelim.”
Yaşlı keşiş yineledi: “İstediğim yalnızca adalet, bana ait olan şeye sahip olmak isterim ben, kurayı göze alamam. Kase bölüşülmeli.”
Genç keşişin öne sürebileceği başka bir sav kalmamıştı artık. “Gerçekten de istediğin bu ise, kasenin bölüşülmesini istiyorsan, kıralım bitsin bu iş “ dedi. Bunun üzerine, yaşlı keşişin yüzü karardı ve bağırdı: “Ey korkak melun, kavgadan kaçıyorsun ha!”