Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Peki biz hangisini besliyoruz?
Geçenlerde bir videoya denk geldim.Bir röportajda öfkenin tanımı soruluyordu ve biri öfkeyi şu şekilde açıkladı:Öfke bir başkası yüzünden kendinize kestiğiniz duygusal bir cezadır "Bu cümle bana olaylara farklı bir pencereden bakmami sağladı Sevmek ne kadar güçlü bir duyguysa nefret etmek sinirlenmekte o kadar güçlü bir duygudur.Iyi duygular
Günün birinde, sizin Flaubert'le ilgili olarak yaptığınız tanıtma çalışmasının birinin sizinle ilgili olarak yapılabileceği ihtimali biraz korkutmuyor mu sizi?" diye bir soru sorulur kendisine. "Tersine, memnun eder beni böyle bir çalışma," diye cevap verir bu soruya Sartre. "Her yazar gibi ben de saklanıyorum. Aynı zamanda toplum içinde yaşayan biriyim ben, ve insanlar hakkımda istediklerini düşünebilirler, kötü şeyler de düşünebilirler..." "Gelecek kuşakların yargısından hiç korkmuyor musunuz?" "Hiç korkmuyorum. Hakkımda iyi şeyler söyleneceğine inandığımdan değil, ama beni yargılamalarını isterim. Mektuplarımı, kişisel yaşamımla ilgili belgeleri yok etmeyi düşünmeyeceğim kesinlikle. Bunların hepsi görülecek. Gelecek kuşaklar-eğer ilgilenirlerse benimle- beni olabildiğince açık biri olarak tanırlarsa (benim Flaubert'i görebildiğim gibi) ne mutlu!"
Reklam
İnsan mutlaka bir şey yaparken ölecektir ya çiftçilik yaparken ya toprağı kazarken ya Ticaret yaparken ya konsüllük yaparken ya da hazımsızlık çekerken Öyleyse Ölüm Seni bulduğunda ne yapıyor olmak istersin ben kendi adıma insana yakışan faydalı ve asil bir şey yaparken ölmek istedim Eğer Yüce şeyler yaparken ölmeyeceksem bile, en azından yapmamı hiç kimsenin engelleyemeyeceği şeyleri yaparken, yani kendimi geliştirirken, izlenimleri kullanan yetimi ilerletirken, zihnimi huzura kavuşturmaya çalışırken ve hayattaki ilişkilerime hakkımı verirken ölmek isterim.
“Ben kendim iyi insan olmayı isterim, fakat kötü olanlara da hayretle bakmam. Hatta kızmam bile, ancak kötülükleri bana taalluk ederse kendimi müdafaa ederim. Şunu esas olarak kabul etmeliyiz ki insanların hemen ekserisi yalnız kendilerini düşünürler. Dünyadaki bütün felaketlerin, uygunsuzlukların, bayağılıkların sebebi işte bu her şeyden evvel kendini düşünmek illetidir. İlk bakışta insana bir kurnazlık ve akıllılık gibi görünen bu hal hakikatte aptallıktır. Çünkü dünyada bir insanın başka bir insanın yardım ve alakasına muhtaç olmadan yaşaması mümkün olamayacağına, hatta en kötü hayvanlarda bile birbirlerine yardım hissi mevcut bulunduğuna göre, sadece kendini düşünmek ve başkalarının da böyle yapmasını istemek kendi kendisinin kuyusunu kazmaktır. İnsan başkalarına yardım ettiği, başkalarını sevdiği kadar yükselir. Dünyada hayatın bir tek manası varsa o da sevmektir. Hatta mukabele edilmesini bile beklemeden sadece sevmek. Başka bir insanı bahtiyar edebilmek, kendini bahtiyar edebilmekten daha güç fakat daha insancadır. Bugün böyle düşünenlere saf, hatta enayi derler. Fakat ne derlerse desinler, biz kalbimizin ve kafamızın doğru bulduğu şeyleri etrafın ne dediğine bakmadan yapmalıyız.”
Sayfa 11 - Yapı kredi yayınları 19.baskıKitabı okudu
Deniz Gezmiş ve kitabın yazarı Erdal Öz'ün hapishanedeki konuşması...
❝ "Bizi sen yazacaksın," dedi. "Bizim şu anda tek görgü tanığımız sensin. Boku bokuna asılıp gideceğiz. Yanımıza sokulan tek yazar sensin. Bizlerden sen sorumlusun reis. Bizleri iyice incele. Bize sorular sor, gerekli her şeyi öğren, yaz bizi. Yazar mısın?" "Yazarım tabii. Yazarım ama, konuşamayız. Konuşturmazlar." "İstersen konuşuruz," dedi. "Sana istediğin her şeyi anlatırım. Bütün arkadaşlar anlatır. Ne istersen." "Nasıl olacak bu?" "Bir yolunu bulurum ben. İster misin?" Nasıl istemezdim. Heyecanlanmıştım. "Var mısın reis? Yazacak mısın?" "Seve seve," dedim. "Çok isterim yazmayı." Keyifle güldü. "Nasıl bir şey düşünüyorsun?" dedi. "Roman mı? Roman gibi olmalı. Roman olmalı değil mi?" "Roman olabilir," dedim. "En güzeli de o. Roman olmalı. Kuru kuru anlatılmamalı. Kalıcı bir şey olmalı. Yarına kalmalı. Unutulmamalıyız." ❞
136 syf.
·
Puan vermedi
TOPLUM OLARAK MASAYA YATIRILMASI GEREKEN BİR KİTAP
Toplum olarak bazı şeylere geç kaldığımızı bana düşündüren bir kitap oldu. Çünkü özelikle çocuklar açısından düşündüğümüzde bazı yaşanmışlıkların telafi edilemediğini sadece bu durumun kontrol altında tutulabileceğini de gösteren bir kitap oldu benim için. Çünkü yazar bir yerde şöyle bir ifade kullanıyor. "Sevmek zorunda olduğum birinden
Babam Karı Kovalardı Ben Mucize
Babam Karı Kovalardı Ben MucizeEmre Işık · Cinius Yayınları · 2024736 okunma
Reklam
İki Keşiş Issız bir dağda, Tanrı’ya tapan ve birbirini seven iki keşiş yaşıyordu. Bu iki keşişin pişmiş topraktan bir kasesi vardı; sahip oldukları tek şey de bu kaseydi. Bir gün, daha yaşlı olan keşişin kalbini kötü bir ruh ele geçirdi ve daha genç olan keşişin yanına gidip şöyle dedi: “Uzun zamandır birlikte yaşıyoruz, ayrılmak zamanıdır. Neyimiz varsa bölüşelim.” Bunun üzerine, daha genç olan keşiş hüzünlendi ve arkadaşına dedi ki: “Kardeş, beni bırakmak zorunda kalman kahreder beni. Ama mutlaka gitmem gerekiyorsa, öyle olsun.” Sonra toprak kaseyi getirdi ve “Bunu bölüşemeyiz, Kardeş, senin olsun, dedi. O zaman, daha yaşlı olan keşiş şu karşılığı verdi: “Sadaka istemem, sadece bana ait olanı isterim. Kase bölüşülmeli.” Daha genç olan keşiş cevap verdi: “Kase kırılırsa ne işimize yarayacak? Hediyemi gerçekten kabul edemiyorsan kura çekelim.” Yaşlı keşiş yineledi: “İstediğim yalnızca adalet, bana ait olan şeye sahip olmak isterim ben, kurayı göze alamam. Kase bölüşülmeli.” Genç keşişin öne sürebileceği başka bir sav kalmamıştı artık. “Gerçekten de istediğin bu ise, kasenin bölüşülmesini istiyorsan, kıralım bitsin bu iş “ dedi. Bunun üzerine, yaşlı keşişin yüzü karardı ve bağırdı: “Ey korkak melun, kavgadan kaçıyorsun ha!”
128 syf.
·
Puan vermedi
·
11 saatte okudu
Ben bu değerli eser hakkındaki incelememi yapmayı reddediyorum aksine o muazzam insanın sizlere önsözünü aktarmak istiyorum ama şunu bilin okurken hiç sıkılmadığım aşkı, tutkuyu, merhameti, devrimi, mecburiyetti ve o insanların yaşamlarının sadece masum çocuklar için harcamasının konusunu aldığını söylemek isterim. Neyse çok fazla konuşup eser
Adiller
AdillerAlbert Camus · Can Yayınları · 2018734 okunma
Ama gökyüzünü içmek isterim
Uzaktan uzağa aşkı duyumsuyorum Aşkı, sonsuzca yitmiş olan Şimdi bir yaz günü kadar uzak Ve beynimi oyup duran Şu gürültü gibi tedirgin edici Kendimi bir şarkı söylerken yakalıyorum Düşüncede söylenen şarkı Gerçeğine ne kadar uygundur Bir yerde topluca şarkı söyleniyor İnsanlar zavallı varlıklarını Haykırıyorlar boşluğa Boşluk ne kadar
Mehlika
Mehlika… Bir ses daha duymaya tahammülüm yok bu aralar Senden başkasını da almıyor zaten içim Ama biliyorum içimde taşırken bile seni, yanımda değilsin Hep seni kollayan, giderken ardından bakan ben oluyorum Ben yine mahzunum, ben yine mahcup Ve ben hep sana muhtacım Mehlika anlıyor musun? Gözlerinle ördün gönlüme hasret ağlarını Ne ben çözebildim, ne sen çözdün sırlarını Olur da bir gün okursan bu şiirden sancılarımı Pırıl pırıl gözlerine düşerse gözlerim, merak etme Merak etme sevgilim, sana en güzel rüyalarla gelirim Söylemiştim daha önce sağlam kaleler içerisinde değilim Çekseler gelir, itseler düşerim aslında biliyor musun? İsterim ki senin gözlerinden göreyim hayatı Yeşili, maviyi, gök kubbeyi ve en çok da kendimi Sahi beni görüyor musun sevgili? Artık yokuşları çıkamıyorum Bu dermansızlığın yaşımla yok bir ilgisi biliyorum Ne olur beni anla, damla damla tükeniyorum Seni başkalarının mısralarında okurum diye çok korkuyorum Ah benim canım, iki gözüm, olmasa da tahtın, sultanımsın Şair: Fatih Buhara Benzek
Reklam
O Çarsamba
Yazar /#LayıkhanÖzder Eser /#OÇarşamba Sayfa /156 #okudumbitti. Yazarımız Layıkhan Özder Hanım'ın kalemiyle #MahbusunGelini adlı eseri ile tanışmıştım.Bu eser hem hayat hikayeleri ile hemde yazarımızın bu hayatları kaleme alışı ve okuyucuya aktarnası beni çok etkilemiş ve kalemine hayran bırakmıştı. Kıymetli yazarımızın okuyacağım
Mucizevi Kırmızı Patik
Layıkhan Özder hanımın gerçek hayatı romanlaştırarak kaleme alan #MucizeviKırmızıPatik eserini #okudumbitti. Eseri elime aldığımda bir solukta okudum diyebilirim . Zamanın nasil geçtiğini fark etmek mumkun degil. Sade ve sürekleyici bir yapıt kaleme almış yazar. Her ınsanın hayatı bir romandır deriz lakin roman olabilmesi onun güçlü bir
Şen Bilim
Bu boğucu, iç karartia havanın, yaşamın avuntusu çiydir. Şair, kendinin ar- dındadır, kendine varamamanın, kendine yalan söylemek zo runda oluşunun acısıyla, kendinin, kendisiyle aradığı hakikatin ardındadır. Hakikatin ardında, onunla sevişmek, onunla evlen- mek için. Ulaşamayacağını bile bile arayan: Delidir şair. Işıltılı. parlak, renkli
Seni düşünürüm...
Seni düşünürüm Anamın kokusu gelir burnuma Dünya güzeli anamın Binmişsin atlıkarıncasına içimdeki bayramın Fır dönersin eteklerinle saçların uçuşur Bir yitirip bir bulurum al al olmuş yüzünü Sebebi ne Seni bir bıçak yarası gibi hatırlamamın Sen böyle uzakken senin sesini duyup Yerimden fırlamamın sebebi ne? Diz çöküp bakarım ellerine Ellerine dokunmak isterim Dokunamam Arkasından camın Ben bir şaşkın seyircisiyim gülüm Alaca karanlığımda oynadığım dramın
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.