Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İki Keşiş Issız bir dağda, Tanrı’ya tapan ve birbirini seven iki keşiş yaşıyordu. Bu iki keşişin pişmiş topraktan bir kasesi vardı; sahip oldukları tek şey de bu kaseydi. Bir gün, daha yaşlı olan keşişin kalbini kötü bir ruh ele geçirdi ve daha genç olan keşişin yanına gidip şöyle dedi: “Uzun zamandır birlikte yaşıyoruz, ayrılmak zamanıdır. Neyimiz varsa bölüşelim.” Bunun üzerine, daha genç olan keşiş hüzünlendi ve arkadaşına dedi ki: “Kardeş, beni bırakmak zorunda kalman kahreder beni. Ama mutlaka gitmem gerekiyorsa, öyle olsun.” Sonra toprak kaseyi getirdi ve “Bunu bölüşemeyiz, Kardeş, senin olsun, dedi. O zaman, daha yaşlı olan keşiş şu karşılığı verdi: “Sadaka istemem, sadece bana ait olanı isterim. Kase bölüşülmeli.” Daha genç olan keşiş cevap verdi: “Kase kırılırsa ne işimize yarayacak? Hediyemi gerçekten kabul edemiyorsan kura çekelim.” Yaşlı keşiş yineledi: “İstediğim yalnızca adalet, bana ait olan şeye sahip olmak isterim ben, kurayı göze alamam. Kase bölüşülmeli.” Genç keşişin öne sürebileceği başka bir sav kalmamıştı artık. “Gerçekten de istediğin bu ise, kasenin bölüşülmesini istiyorsan, kıralım bitsin bu iş “ dedi. Bunun üzerine, yaşlı keşişin yüzü karardı ve bağırdı: “Ey korkak melun, kavgadan kaçıyorsun ha!”
Ama gökyüzünü içmek isterim
Uzaktan uzağa aşkı duyumsuyorum Aşkı, sonsuzca yitmiş olan Şimdi bir yaz günü kadar uzak Ve beynimi oyup duran Şu gürültü gibi tedirgin edici Kendimi bir şarkı söylerken yakalıyorum Düşüncede söylenen şarkı Gerçeğine ne kadar uygundur Bir yerde topluca şarkı söyleniyor İnsanlar zavallı varlıklarını Haykırıyorlar boşluğa Boşluk ne kadar
Reklam
O Çarsamba
Yazar /#LayıkhanÖzder Eser /#OÇarşamba Sayfa /156 #okudumbitti. Yazarımız Layıkhan Özder Hanım'ın kalemiyle #MahbusunGelini adlı eseri ile tanışmıştım.Bu eser hem hayat hikayeleri ile hemde yazarımızın bu hayatları kaleme alışı ve okuyucuya aktarnası beni çok etkilemiş ve kalemine hayran bırakmıştı. Kıymetli yazarımızın okuyacağım
Mucizevi Kırmızı Patik
Layıkhan Özder hanımın gerçek hayatı romanlaştırarak kaleme alan #MucizeviKırmızıPatik eserini #okudumbitti. Eseri elime aldığımda bir solukta okudum diyebilirim . Zamanın nasil geçtiğini fark etmek mumkun degil. Sade ve sürekleyici bir yapıt kaleme almış yazar. Her ınsanın hayatı bir romandır deriz lakin roman olabilmesi onun güçlü bir
Ben kuşlara sevap olsun diye yem vermem Firdevs teyze. Ver sevaptır diyorsun ya her seferinde. Ben he he diyorum sama Ama bilmen lazım. Söylesem anlayacak mısın bilmiyorum ama söylemezsem de ben çatlayacağım. Bıktım senin bu beni sevaba sokmak sevdandan. Öyle anlamaz anlamaz bakıyorsun ki. Öyle değil hayır. Sevapa sevap, yazılsın adıma o ayrı. Ama ben bu sokaktaki kuşlara kedilere köpeklere mama ve tabii sana niye yemekti sodaydı çikolataydı getiriyorum zannediyorsun. Adıma sevaplar yazılsa diye mi? Hayır. Ben zaten agnostik biriyim Firdevs teyze. Ben bilemem, öteki tarafta ne var. Beni bu taraf ilgilendiriyor. İşte şimdi bak bu taraftayız. Bu tarafta olduğumuz sürece de burada olanların hepsinin karnı tok olsun isterim ben.
Eski zamanda subayların ağzında ne yazık ki, “Çar da ben, Tanrı da benim!” türünden bir sürü lakırdı dolaşmaktaydı. Doğrusunu söylemek gerekirse, zamanımızda böylelerinden pek kalmadı; belki hiç kalmamıştır. Şunu da belirtmek isterim ki, böylesi sözleri kabara kabara söyleyenler, övünmeyi pek seven alaylı subaylardı. Subay üniformasını giymekle
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
Ben kendim iyi insan olmayı isterim, fakat kötü olanlara da hayretle bakmam. Hatta kızmam bile, ancak kötülükleri bana taalluk ederse kendimi müdafaa ederim. Şunu esas olarak kabul etmeliyiz ki insanların hemen ekserisi yalnız kendilerini düşünürler. Dünyadaki bütün felaketlerin, uygunsuzlukların, bayağılıkların sebebi işte bu her şeyden evvel kendini düşünmek illetidir. İlk bakışta insana bir kurnazlık ve akıllılık gibi görünen bu hal hakikatte aptallıktır. Çünkü dünyada bir insanın başka bir insanın yardım ve alakasına muhtaç olmadan yaşaması mümkün olamayacağına, hatta en kötü hayvanlarda bile birbirlerine yardım hissi mevcut bulunduğuna göre, sadece kendini düşünmek ve başkalarının da böyle yapmasını istemek kendi kendisinin kuyusunu kazmaktır. İnsan başkalarına yardım ettiği, başkalarını sevdiği kadar yükselir. Dünyada hayatın bir tek manası varsa o da sevmektir. Hatta mukabele edilmesini bile beklemeden sadece sevmek. Başka bir insanı bahtiyar edebilmek, kendini bahtiyar edebilmekten daha güç fakat daha insancadır. Bugün böyle düşünenlere saf, hatta enayi derler. Fakat ne derlerse desinler, biz kalbimizin ve kafamızın doğru bulduğu şeyleri etrafın ne dediğine bakmadan yapmalıyız. Hayatta en büyük vazife ve saadet olarak şunu almak lazımdır: bize yakın ve uzak bütün insanlara yardım etmek, bütün insanların iyiliğine çalışmak..
Sayfa 8 - YKY Yayınları
Aldı sözü Selvihan, o da dedi ki: "iste beni, vermezlerse kaçır beni. Gayrı seni bulduktan son­ra ırağına düşmek istemem. Gözümün menzilinden bir gün uzak olsan bedenimin bir yanı solar, saynlanırım. Sevdan uluysa, gü­cün de uludur Muradhan. Olmamak mümkün olmaz. Ferhat'ı emsal tut kendine, Mecnun'u, Kerem'i emsal tut. "Bu söz üzre aldı sözü Muradhan bakalım ne dedi: "Hepsinden de ulu olsa sevdam, Ferhat kadar güçlü değilim, dağları delemem senin için, gürzüm yumruğumda değil, yüreğimdedir. Ve de yüreğim kendi dağını delmektedir. "Mecnun kadar engin değilim. Çölleri, serapları sığdıramam yüreğimin ıssızına. Diyar diyar dolaşıp seni aramak istemem. Benim gurbetim ve diyarlanm yüreğimdedir. "Kerem kadar abdal değilim, seni türkülerde arayıp bulmak istemem. Lal dilimi yetiremem türkülere, benim türkülerim yü­reğimde uğuldar. "Ne Ferhat gibi dağı delince kavuşayım isterim,"Ne Mecnun gibi suretini unutana dek seraplara sevdalana­yım isterim,"Ne de Kerem gibi diyar diyar dolaşıp türkülerle yaşlanayım isterim, "Her üçü de sevdalarımı unutana dek sevmişlerdir. Oysa ben unutmak istemem. Seni unutup da serapları, suretleri, türküleri sevmek istemem. Ben seni sevmek isterim. Olduğun gibi seni. Görerek, işiterek, dokunarak, seninle birlik yaşayarak sevmek, isterim."
Sayfa 71
Mucize işindeyiz biz! İsa burnunun dibinde suyu şaraba dönüştürse, 'Bu içtiğim de ne, Dom Pérignon isterim ben,'falan diyeceksin.
Sayfa 212
Bir zamanlar...
"Böyle sabahleyin erken kalkıp da şu keyfi yetiştirmek! "Hoşunuza mı gitti Madam?” "Vallah pek âlâ! Ben hemen diyebilirim ki, müddet-i ömr, sabahtan evvel kalkmamışımdır. Ne hoş, biz biliyoruz ki, şimdi bir saat sonra sabah açılacak ve biz de onu göreceğiz. Öyle değil mi?” "Hem de deniz üzerinde göreceğiz.” "Üşümez miyiz ya?” "Kürkler var,ihramlar var, şallar var, paltolar var. Ne üşüyeceğiz! Bahusus ki,r om dahi var.” "Vallahi pek hoşuma gidiyor. Râkım sana doğrusunu söyleyeyim mi? Türklerin her hâli, Avrupa'nın her hâlinden iyi.” "Yok Madam, pek de öyle değil a! Vâkıâ bizde kış mevsiminde her sabah böyle bir zevk etmek olur ama Avrupa'nın da zevkleri fena mıdır ya?” "Yalan söylemiyorum Râkım, vallah ciddi söylüyorum. Vâkıâ Avrupa'nın dahi eğlencesi çoktur ama "monoton” daima bir siyak üzeredir. Bir kere kış geceleri uzun olduğu zaman alafranga saat on ikiden yani gece yarısından evvel yatılmaz. Hele saat ikiye kadar da oturulduğu olur Ya! Bu hâlde uyandığımız zaman yine ortalığı gündüz olmuş buluruz. Yani demek isterim ki, biz tabiatın yalnız bir akşam letafetinden Sabahı, o sabah ki tabiatın uykudan uyanması demektir, o güzel sabahı temaşadan hemen dâimî suretle mahrum kalırız.”
Sayfa 157Kitabı okudu
Reklam
Ayaklı Kütüphane Çalıştığım yerde çok değerli bir arkadaşım bir gün benim için ayaklı kütüphane diyerek bir başka arkadaşına anlatırken söylemiş. Sonra bunu banada söyledi. Ayaklı kütüphane nasıl oldum.
Memleket isterim Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun; Kuşların çiçeklerin diyarı olsun. Memleket isterim Ne başta dert ne gönülde hasret olsun; Kardeş kavgasına bir nihayet olsun. Memleket isterim Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun; Kış günü herkesin evi barkı olsun. Memleket isterim Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun; Olursa bir şikâyet ölümden olsun.
Sayfa 157Kitabı okudu
Çünkü sen ne benim karanlığımdaki şarkıları duyabilir ne de yıldızlara karşı kanat çırpışlarımı görebilirsin, ne görmeni ne duymanı isterim ben de. Geceyle baş başa olmayı yeğlerim.
Beni uğraştırdığını düşünmendense canın sıkıldığında bana güvenmeni isterim. Bana dertlerini anlatmanı istiyorum. Ben ne olursa olsun her zaman senin yanındayım. Yani bu diyebilecek konumda olmak isterim.
Bertolt Brecht
'Birisini sevdiğin zaman ne yaparsın?' diye Bay K'ya sor­dular. 'Onun bir resmini çizerim' diye yanıtladı Bay K 've buna ben­zemesine dikkat ederim.' 'Kim? Resim mi benzesin istersin?' 'Hayır' dedi Bay K. , 'kişi resme benzesin isterim.'
Sayfa 218Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.