Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Akılsız, zavallı ve sefil halklar,kötülükte inatçı ve iyilikte kör uluslar, gelirinizin en aydın ve en güzel olanının gözünüzün önünden elinizden alınmasına, evlerinizin soyulmasına ve eski ve ananevi eşyalarınızın elinizden alınmasına izin veriyorsunuz! Öyle yaşıyorsunuz ki, size ait olduğu için hiçbir şeyle övünemiyorsunuz; artık mallarınızı,
Sayfa 92 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
Kontrol bizde değil…
Yasamınızın kontrolü sizde deil. Öyle olduğunu düşünebilirsiniz ama yanıliyorsunuz. Elbette ki kendi kararlarınızı kendiniz vermekte özgürsünüz Bu kitabi kapatabilirsiniz. O sandalyede oturmaya devam edebilirsiniz Ya da gözlerinizi oymak gibi çilgınca bir şey yapabilirsiniz Ne isterseniz yapabilirsiniz. Ama sorun şurada: Ne isteyeceğinizi kontrol edemezsiniz. Her davranişınizi önceden belirleyen arzularınız, ruhunuzun kadar derinlerine islemistir ki onlara dikkat bile etmezsiniz. Ve bu da sizi mükemmel bir köle yapar. Bu nedenle, hayatinıza yaşamaya devam edin. Ne isterseniz yapin. Sadece 'isteklerinizin' tümüvle sizin kontrolünüzde olmadiğ gerçeği üzerine kafanizı çok fazla yormamaya çalişin.
Reklam
Yaşamınızın kontrolü sizde değil. Öyle olduğunu düşünebilirsiniz, ama yanılıyorsunuz. Elbette ki kendi kararlarınızı kendiniz vermekte özgürsünüz. Bu kitabı kapatabilirsiniz. O sandalyede oturmaya devam edebilirsiniz. Ya da gözlerinizi oymak gibi çılgınca bir şey yapabilirsiniz. Ne isterseniz yapabilirsiniz. Ama sorun şurada: Ne isteyeceğinizi kontrol edemezsiniz. Her davranışınızı önceden belirleyen arzularınız ruhunuzun o kadar derinlerine işlemiştir ki, onlara dikkat bile etmezsiniz. Ve bu da sizi mükemmel bir köle yapar. Bu nedenle, hayatınızı yaşamaya devam edin. Ne isterseniz yapın. Sadece ‘isteklerinizin’ tümüyle sizin kontrolünüzde olmadığı gerçeği üzerine kafanızı çok fazla yormamaya çalışın. Samantha Zinser 3 Mart 1991
Samantha Zinser
Yaşamınızın kontrolü sizde değil. Öyle olduğunu düşünebilirsiniz, ama yanılıyorsunuz. Elbette ki kendi kararlarınızı kendiniz vermekte özgürsünüz. Bu kitabı kapatabilirsiniz. O sandalyede oturmaya devam edebilirsiniz. Ya da gözlerinizi oymak gibi çılgınca bir şey yapabilirsiniz. Ne isterseniz yapabilirsiniz. Ama sorun şurada: Ne isteyeceğinizi kontrol edemezsiniz. Her davranışınızı önceden belirleyen arzularınız ruhunuzun o kadar derinlerine işlemiştir ki, onlara dikkat bile etmezsiniz. Ve bu da sizi mükemmel bir köle yapar. Bu nedenle, hayatınızı yaşamaya devam edin. Ne isterseniz yapın. Sadece ‘isteklerinizin’ tümüyle sizin kontrolünüzde olmadığı gerçeği üzerine kafanızı çok fazla yormamaya çalışın.
Burjuva devrimi , insanların kuramsal eşitliğini ve özgürlüğünü ilan ederken ,onların ne sahici eşitliğini gerçekleştiriyordu ne de ,dolayısıyla, toptan özgürlüğünü .Ekonomik eşitliği kuramadığı için de insanlara vere vere soyut ve aldatıcı bir özgürlük veriyordu .Gerçekte 89 Devrimi'nin başlıca sonucu şu oldu: toplumun yeni bir sınıfı ,o güne kadar eski yönetici sınıfa tanınan birtakım özgürlüklere kavuştu.Ama bu özgürlükler toplumun küçük bir bölüğüyle sınırlı kaldı.Bu haklardan yalnız bir avuç insan yararlanabildi ;halka, yığına ise ,herkese eşit olarak tanınan oy hakkı yoluyla ,politik özgürlük yani özgürlük kuruntusu verildi . Öylesine tehlikeliydi ki bu o günden sonra ayrıcalıklı özgürlükler peçelenir oldu .Aldatmaca herkese şunu söylemeye dayanıyordu :"Özgürsünüz! özgür olduğunuzun kanıtı da her birinize verilen oy pusulasıdır .Daha ne istiyorsunuz?"
Yaşamınızın kontrolü sizde değil. Öyle olduğunu düşünebilirsiniz, ama yanılıyorsunuz. Elbette ki kendi kararlarınızı kendiniz vermekte özgürsünüz. Bu kitabı kapatabilirsiniz. O sandalyede oturmaya devam edebilirsiniz. Ya da gözlerinizi oymak gibi çılgınca bir şey yapabilirsiniz. Ne isterseniz yapabilirsiniz. Ama sorun şurada: Ne isteyeceğinizi kontrol edemezsiniz. Her davranışınızı önceden belirleyen arzularınız ruhunuzun o kadar derinlerine işlemiştir ki, onlara dikkat bile etmezsiniz. Ve bu da sizi mükemmel bir köle yapar. Bu nedenle, hayatınızı yaşamaya devam edin. Ne isterseniz yapın. Sadece isteklerinizin tümüyle sizin kontrolünüzde olmadığı gerçeği üzerine kafanızı çok fazla yormamaya çalışın.
Reklam
Yüzyıllar da geçse değişen bir şey yok
"Her şey ateş pahası" dedi "Yumurtaya 22 metrelik verdim biliyor musunuz?Bu iş böyle yürümez mutlaka bir yerden patlak verir" Bu kez adamların üçü de aynı görüşte birleşti. Sözü biri bırakıp öbürü alıyor, üzgün bir sesle yakınıyorlardı . İşçi bu duruma daha ne kadar dayanabilirdi? Devrim yoksulluğu arttırmaktan başka bir işe yaramamıştı. 1789'dan beri Aslan payını alan burjuvazi, sömüre sömüre öyle palazlanmıştı ki, emekçilere yalayacak çanak dibi bile bırakmamıştı. Gören varsa söylesin bakalım: 100 yıldır olağanüstü artan zenginlik ve refahtan işçilere doğru dürüst bir pay verilmiş miydi? Dalga geçercesine, özgürsünüz demişlerdi. Evet, özgürdüler, açlıktan geberme özgürlüğüne sahiptiler ve işçiler de sonuna kadar yararlanıyordu bu özgürlükten! Suyun başına geçtikten sonra kendi keselerini dolduran, yoksulları eski pabuçları kadar bile düşünmeyen kodamanlara oy vermek kimsenin karnını doyurmuyordu. Hayır, hayır, bu sömürüye şöyle ya da böyle son vermek gerekiyordu...
Sayfa 142Kitabı okudu
İronik bir o kadar da trajik Gazze de ki soykırımı tüm dünya ama gibi izliyor.
"Özgürsünüz," dedi Polonyalı veda niyetine. "Hayır, değiliz," dedi Rudi. "Hala yapmamız gereken bir görev daha var. Olan biteni tüm dünya öğrenmeli." Avrupa'nın bilmediği ya da bilmezden geldiği Reich gerçeğini, bunun bir cephe savaşı değil, soykırım olduğunu dünyaya duyurmaya çalışmak olacaktı. 25 Nisan 1944'te Rudolf Rosenberg ile Alfred Wetzler, Zilina Yahudi Konseyi ana merkezinin kapısını çalarak Slovak Yahudi lerinin sözcüsü Doktor Oscar Neumann ile görüştüler. Rudi kayıt memurluğu görevi sayesinde tüyler ürperten istatistiklerle dolu raporun hazırlanmasını sağladı (yaptığı hesaplara göre Auschwitz'de 1.76 milyon Yahudi katledilmişti) ve ilk defa bu raporda organize kitlesel infazların oluş biçimi, köle gibi sömürülen iş gücü, kişisel malların bölünüşü, kumaş yapımında kullanılan insan saçı, altın ve gümüş dişlerin sökülüp eritilerek Reich'a para olarak dönmesi bütün ayrıntılarıyla tasvir ediliyordu. Eteklerine yapışan çocuklarla beraber hamile kadınları nasıl zehirli gaz odalarına sıra sıra soktuklarını, oturacak yer bile olmayan küçücük beton ceza hücrelerini, her gün sulu çorbaya talim tutsakların üstlerinde yazlık kıyafetlerle dizlerine kadar karda saatlerce ayakta çalıştıklarını anlatıyordu Rudi. Susmamacasına konuşuyor, bazen gözlerinden yaşlar aksa da durmuyordu. Hemen kapı önlerinde yaşanan, tarihin en pis ve en dehşet verici savaşına kulaklarını tıkamış dünyaya gerçeği haykırmak için yanıp tutuşuyordu, bu savaşı ne pahasına olursa olsun durdurmak zorundaydılar.
Sayfa 314Kitabı okudu
Tanıdık geliyor mu ?
Akılsız, zavallı ve sefil halklar, kötülükte inatçı ve iyilikte kör uluslar, gelirinizin en aydın ve en güzel olanının gözünüzün önünde elinizden alınmasına, tarlalarınızın yağmalanmasına, evlerinizin soyulmasına ve eskive ananevi eşyalarınızın elinizden alınmasınal izin veriyorsunuz! Öyle yaşıyorsunuz ki, size ait olduğu için hiçbir şeyle
Sayfa 92
Kişinin kendini keşfine, fıtratını, içini, özünü keşfine: Özünüz ne kadar gürʼse, o kadar özgürʼsünüz demektir.
Reklam
Siz onların düşüşünü tekrarlamakta özgürsünüz ama ben cahilin teki olan bendeniz ne çok alçak ne de çok yüksek, akla uygun bir ortamda kalmayı tercih ediyorum. İnsanın gözü bu kadar yükseklerde olmamalı.
_Buda: ( Gerçeğin dikenli yollarında sevinçle yürümek isteyenlere ) _Sizden inanmanız beklenen şeyleri sorgulayın. Aklınla uzlaşmıyorsa hiçbir şeye inanma; onu ben demiş olsam bile. Bir şeye sırf kulaktan duydunuz diye körü körüne inanmayın, birkaç kuşaktan beri itibar görüyorlar diye, geleneklerin de doğru olduğuna inanmayın. Sırf hocalarınızın
Yaşamınızın kontrolü sizde değil. Öyle olduğunu düşünebilirsiniz, ama yanılıyorsunuz. Elbette ki kendi kararlarınızı kendiniz vermekte özgürsünüz. Bu kitabı kapatabilirsiniz. O sandalyeye oturmaya devam edebilirsiniz. Ya da gözlerinizi oymak gibi çılgınca bir şey yapabilirsiniz. Ne isterseniz yapabilirsiniz. Ama sorun şurada: Ne isteyeceğinizi kontrol edemezsiniz. Her davranışınızı önceden belirleyen arzularınız ruhunuzun o kadar derinlerine işlemiştir ki, onlara dikkat bile etmezsiniz. Ve bu da sizi mükemmel bir köle yapar. Bu nedenle, hayatınızı yaşamaya devam edin. Ne isterseniz yapın. Sadece “isteklerinizin” tümüyle sizin kontrolünüzde olmadığı gerçeği üzerine kafanızı çok fazla yormamaya çalışın.
Yaşamınızın kontrolü sizde değil. Öyle olduğunu düşünebilirsiniz, ama yanılıyorsunuz. Elbette ki kendi kararlarınızı kendiniz vermekte özgürsünüz. Bu kitabı kapatabilirsiniz. O sandalyeye oturmaya devam edebilirsiniz. Ya da gözlerinizi oymak gibi çılgınca bir şey yapabilirsiniz. Ne isterseniz yapabilirsiniz. Ama sorun şurada: Ne isteyeceğinizi kontrol edemezsiniz. Her davranışınızı önceden belirleyen arzularınız ruhunuzun o kadar derinlerine işlemiştir ki, onlara dikkat bile etmezsiniz. Ve bu da sizi mükemmel bir köle yapar. Bu nedenle, hayatınızı yaşamaya devam edin. Ne isterseniz yapın. Sadece “isteklerinizin” tümüyle sizin kontrolünüzde olmadığı gerçeği üzerine kafanızı çok fazla yormamaya çalışın.
Sayfa 5
158 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.