Emanet dedigin bir vakit sonra geri alinir Pinhan. Hikaye dedigin emanet degildir. Demem o ki, sen daha hikayeni yasamadin Pinhan. Yuregin daralmakta kac zamandir bilirim. Kendine yollar, akacak mecralar aramaktasin onu da bilirim. Durri Baba'nin neden sana gorunmedigini, neden boyle uzak durdugunu merak edersin, buna icten ice uzulursun. Oysa bizler Durri Baba'yi her gun her gece gorur; onunla uzun uzun sohbet eder, avuc dolusu guler, huzunleniriz. Hikayelerimiz ortaktir, birdir. Biliriz. Hikayelerden alametler derleriz. Senin defterinse henuz bostur Pinhan, bos oldugunu bilirsin sen de. Doldurmaya gayret edersin. Lakin bunu yanlis yerde yaparsin. Burada yeni hikaye yazilmaz. Bizim nazarimizda zaten her hikaye, ta kalubeladan kalma eski bir hikayedir. Gel gor ki hikayesini yasamamis olanlar bunu bilmez, onlar yeni bir hikaye arar durur kendilerine. El degmemis olsun, tadina bakilmamis olsun isterler. Cunku bir olmayi degil, tek olmayi arzu ederler. Sana daha baska ne soylesem ki Pinhan? Bunlari fehmeylemen icin yeni sandigini yasaman icap eder. Seninle burada ayri duser yollarimiz. Elbet bir vakte kadar, o zaman yeniden kavusur, kucaklasiriz.
Ah
ağlasam mı bilemiyorum
iki gözüm iki çeşme
senin ki kadar olmasa da
yüreğim dağlanmışcasına
ellerimse güçsüz ve paramparça
kafamı taşlara mı vursam yoksa
yoksa
alıp başımı ben de mi gitsem
dermanı kalmamış dizlerime inat
ne desem inanmazsın şimdi
ne söylesem de boş
biliyorum
kalbin kırık gidiyorsun
üstelik
affetmeyerek
ahh ah
dostamisc
Çok üzgünüm, içimden çok şey söylemek geliyor, ama ne söylesem boş sanki. Hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifa diliyorum.
"Uyuyun yavrularım, uyuyun, uyurken de büyünür korkmayın."
dostamisc
Yağmurlu Bir Gündü
Yağmurlu bir gündü
Bekliyordum seni
Soğuktan tir tir titreyerek
Umursamıyordum üşümeyi
Tam bir buçuk saat beklemeyi
Seni görecektim ya
"O iğrenç şeyi yemeyeceksin herhalde Özge!" Özge elindeki kahverengileşmiş patateslere baktı. Gerçekten de yenecek gibi değildi ama daha önceki günlerde aldıkları da bunlardan farklı değildi ki. Kantinci her zaman ona kenarda beklettiği sandviçlerden verirdi zaten. Özge de hiç ses çıkarmadan alır, yemeye çalışırdı. Yine de arkadaşına
Hikayemiz bu ileti altından yürütülecektir.
Katılımcı sırası ve yorumlar için: #11646309
NigRa
Saat gece yarısını çoktan geçmiş "yarım" diye belirtilen 12.30'u göstermekteydi. Akreple yelkovan iki ayrı uçtaydı, kavuşamayan iki aşık gibi diye düşündü. Sonra aklı yine yarım kavramına kaydı. 24'ün yarısı 12
Ben bu duygu yüklü , buram buram kitap kokulu kitap için ne söylesem boş...
Kitabı filminden, filmi kitabından güzel.
Hikayenin baş karakteri Germain, sesli kitap okurken ,okulda öğretmeni tarafından azarlanıp,küçümsendiği günden beri , kitaplardan uzak kalmıştır.
Bir gün parkta güvercinlere yem verirken çok şirin , kafasının içi raf raf kitaplarla dolu yaşlı bir hanım teyze ile karşılaşır ve sonra...
Sonrasını kitaptan okuyun ...
Ben çok ama çok sevmiştim.Kitaplığımın en kıymetli kitaplarından biri oldu.
Ve
Allak Bullak benim için artık
unutulmaz bir kitap unutulmaz bir film .
Bu arada filmin Türkçe ismi: Garip Dostluk;)
Allak BullakMarie-Sabine Roger · Kırmızı Kedi · 201472 okunma
"Bazen oluyor. İnsan kabuklu böcek gibi bir şey. Baktı dışarısıyla başedemiyor, kaçıveriyor içeri. Bu kimsenin kabahati değil..."
Ah Melisa be, ne yaptın sen?
Bak yine elimde kitabın dağıttın beni , toparlayamıyorum kendimi,
toplayamıyorum yerden dağılan kalbimi:(
Kitabını elimden bırakamadım, hem hiç bitmesin istedim hem de hemen bitsin. Ve kitabın bitti, beraberinde beni de bitirdi:(
En çok da Çürümenin Bahçesi ve Yılbaşı Ağacı'nda beni yerle bir ettin:(
Ne söylesem ne yazsam boş, sen yaz ben okurum , ne yazsan okurum...
Çünkü sen ben oldun , ben de sen...
Bazen BaharMelisa Kesmez · Sel Yayıncılık · 20153,048 okunma