Öğretmenlerinizin İlk Günah dediği o suçun niteliği nedir? Onların mükemmel saydığı bir ortamdan düşerken insan ne gibi kötülükleri kendine mal etmiştir? Efsaneye göre insan, yasak ağacın meyvesini yemiş, böylelikle bir akla sahip olmuş, mantıklı bir varlık haline gelmiştir. Bu iyi ile kötüyü ayırt etme yeteneğidir. Yani insan, ahlaklı bir varlık haline gelmiştir. Ekmeğini emeğiyle kazanmaya mahkûmdur. Demek ki üretici bir varlık haline gelmiştir. Arzulara sahip olmaya mahkum edilmiştir. Buradan, cinsel zevk yeteneğini edinmiştir. Kısaca, ona yükledikleri suçlar, mantık, ahlak, yaratıcılık ve zevktir, yani varoluşunun ana değerleridir. İnsanın cennetten düşüşünü anlatırken ona yüklenen suçlar onun kusurları olmadığı gibi, günahları da değildir. Yaptığı yanlışlar değildir. İnsan tabiatının esaslarıdır. Cennet Bahçesi'nde yaşayan o aklı, değerleri, emeği, sevgisi olmayan robot her ne idiyse, onun kesinlikle insan olmadığı ortadadır.
Sayfa 180 - Pegasus Yayınları - Çevirenler: Orhan Düz, Belkıs Dişbudak - I. Basım, 2021 • Atlas VazgeçtiKitabı okudu
Mitoloji kesinlikle bilimin önsezisi, onun ilkel selefi değildir! Nesnelliği ya da gerçeğin bilgisini dahi hedeflemez. Onun asıl meselesi başka yerdedir... bir anlatı yoluyla biz ölümlülere etrafımızı saran dünyaya anlam verme imkanları sunmaya çalışır... burada evren bilinecek bir nesne gibi değil yaşanacak bir gerçeklik olarak, adeta orada kendi yerini bulmak zorunda olan insani varoluşun oyun sahası gibi düşünülür. Yani bu en eski anlatıların amacı olgusal hakikate ulaşmaktan ziyade bağrında yolumuzu bulmak durumunda olduğumuz alem gibi düzenli, ahenkli ve adil bir evrende başarılmış bir hayatın ne olabileceği üzerine sorgulamalar yaparak insan varoluşuna mümkün anlamlar vermektir. Öleceğini bilen ve kötülük yapmaya, trajik biçimde yoldan çıkmaya kadir tek varlık olan insan için iyi bir yaşam nedir?
Reklam
3. Che Vuoi?' den Fanteziye: Gözleri Tamamen Kapalı ve Lacan
... özne konuştuğu zaman kendisinden bîhaberdir, sadece "konuşmuş”tur, kendi evinin sahibi değildir. O halde, büyük Öteki nedir? Simgesel düzenin anonim bir mekanizması mıdır yoksa radikal olarak farklı, kendisi ile "dil duvarı" nedeniyle ebediyen ayrıldığım özne midir? Bu çıkmazdan sıyrılmanın kolay yolu, bu tutarsızlığı Lacan’in tanınmanın öznelerarası diyalektiğine odaklandığı erken döneminden, öznelerin etkileşimini düzenleyen anonim mekanizmayı öne çıkaran geç dönemine (felsefi terimlerle fenomenolojiden yapısalcılığa) doğru gelişimindeki bir sıçramanın işareti olarak okumaktır. Bu çözümde sınırlı bir gerçek söz konusuyken, ayrıca bu bakış açısıyla büyük Öteki’nin merkezindeki muamma da tepetaklak edilmiş oluyor: Büyük Öteki'nin, yani anonim simgesel düzenin öznelleştirildiği nokta. Örnek bir durum olarak teolojiyi verebiliriz: "Tanrı” olarak adlandırdığımız kavram, tüm öznelerin ötesinde bir özne olarak kişileştirilmiş, hayatın kendisinden büyük bir kişiyi işaret eden büyük Öteki değil midir? Benzer şekilde, kendimiz hakkında soru sorarak Tarih ve gereken fedakârlıkları yapmamızı bizden talep eden Nedenimiz hakkında da konuşuruz. Burada elde ettiğimiz, sadece başka bir insandan ibaret olmayan tekinsiz bir öznedir, ama bir Üçüncüdür, gerçek insan teklerinin etkileşiminin üzerinde yer alan bir öznedir -ve elbette ürkütücü belirsizlik bu ulaşılmaz öznenin bizden ne istediğidir.
Sayfa 47-8Kitabı okudu
İnsanlarla empati kurabilmek güzeldir; ama başkalarını anlayacağım diye kendi mutluluğundan, huzurundan ve hayatından sürekli ödün vermek, onları mutlu etmek için kendini ihmal etmek takdir edersiniz ki tavsiye edilen bir durum değildir. Siz mutlu değilseniz hiç kimseyi mutlu edemezseniz. Ve en kötüsü de nedir, biliyor musunuz? İyilik amacıyla yaptığınız her ne varsa gün gelir sizin göreviniz olur. İnsanlar sizi iyi biri olarak görmeyi bırakıp iyi bir imkân olarak görmeye başlarlar.
Ergenlikle birlikte kapan daralmaya, tuzağın kapısı kapanmaya başlar. Artık genç kızdan yeni ve özel davranışlar beklenir. Erkeklerle olan "başarısı" için örtülü bir şekilde (sık sık da açıkça) ödüllendirilecektir. Kızı yaşamın diğer alanlarında ne kadar başarılı veya başarısız olursa olsun, erkeklerle çıkmayan on beş yaşındaki bir kızın
Nedir? Ne değildir?
Karşılıksız sevgi şudur: "seni seviyorum, senin her şeyinle ilgileniyorum. Sen benim sorumluluğum altındasın, çünkü benim çocuğumsun. Yaptıklarından her zaman hoşnut değilim ama seni her ne olursa olsun seviyorum ve senin varlığın bile benim için bir mutluluk kaynağı. Kızım ya da oğlum, seni asla reddetmem. Senin için doğru olduğuna inandığım şeyleri yapmak için her zaman burada olacağım ve ne olursa olsun seni seveceğim."
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.