Okuduğum en güzel kitaplardan birisiydi. Bir kaç gündür inceleme yazsam ya diye düşünüp duruyorum ama ne anlatsam bilemiyorum da.
Can Yayınları'nın yaz kampanyasında denk gelmişti kitap, ne yazarın adını duymuşum daha önce, ne hikayesini... İkinci Dünya Savaşı sonrası yazıyor arka kapakta. Ebru ablaya (
SEN HANGİSİYDİN?
Amerikalı bir kadınla konuşuyordu! Hem de ateşli ateşli!
“Koş koş, annem senin komşuyla sohbet ediyor.” dedim kardeşime.
“Yok artık, annem İngilizce mi biliyormuş?” dedi ve karşımızdaki manzarayı katıla katıla gülerek seyretmeye başladık. Bir müddet daha konuştular ve annemiz Amerikalı komşunun bahçesinden ayrılıp eve
"Etmedik em koymadım sana yavrum, koymadım kuzum. Baban gelsin birazdan, varak gidek Nefer Emmi'ye. Son çare onda."
Medine Ana, beşiğin başında hasta bebesiyle, kocasını bekliyordu. Şu yaz gününde yaylaya yarılıkçılığa gitmişti ekin biçmeye. İki çuval buğdayla dönse kışı rahat geçirirlerdi çoluk çocuk. Bir yanda hasta bebesi öte yanda
Önsöz
"İnsanlar duygu ve düşüncelerine göre hareket eder. Sevgi, nefret, korku, ümid, zan, inanç, şüphe, bilgi gib uni manevî kuvvetler, insanları içten içe, şu veya bu şekilde davranmaya zorlar. Nefret ettiğimiz bir şeyi yapmak bize çok güç gelir. Korku kaleleri yükseltir, hendekleri derinleştirirken sevgi bütün kapıları açar ve bütün