Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Neslihan Şahin

Neslihan Şahin
@neslihansahin
11 okur puanı
Eylül 2019 tarihinde katıldı
"beni bir gün unutacaksan bırakıp gideceksen boşuna yorma dedi boş yere mağaramdan çıkarma beni alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna tedirgin etme beni bu sefer geride bir şey bırakmadım tasımı tarağımı topladım geldim neyim var neyim yoksa ortaya döktüm beni bırakırsan sudan çıkmış balığa dönerim bir kere çavuş olduktan sonra bir daha amelelik yapamayan zavallı köylüye dönerim beni uyandırma"
Sayfa 473 - iletişim yayınları
Reklam
"Yalnız kalmaktan da kalmamaktan da korkuyordu."
Sayfa 448 - iletişim yayınları
"O sırada mutlaka kravatı ile oynuyordur. Bakışlarını eğmiştir. Saçları yine öyle eskisi gibi uzun ve dağınıksa perçemleri alnına düşmüştür. Ellerinin içi terliyor Süheyla'nın. Çarpıntısı tutuyor. "Bir saç tokasından yalnız kalmanın hakkından gelemeyen ben. Engin'den nasıl böyle rahatça kurtulabileceğimi sandım" Hepimiz bir kuşatmadayız. İliklerimize kadar ıslanmışız. Bir başka Süheylâ bir başka dünya demektir. Öyle, amenna. Gel gör ki acizlik elveriyor, birden tenhalık basıyor."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Gider artık. O kaçamak ötüşü kuş hayatımızdan çıkıp gider. Çalar saatlerin sesi duyulmaz olur. Yorulma. Ben kendime yetemem. Bana şöyle dört başı mamur bir koltuk. Bir kristal kül tablası. Bir altın kravat iğnesi al. Gelip odamı döşesinler. Randevularımı ayarlasınlar. Hadi, banyomu hazırla. "
"Duruyor. Gazinonun ortasında, sobanın yanında, ayakta öylece kalakalıyor. Süheyla'nın varlığıdır onu böyle hiç istemediği yerlerde donduran, hareketten alıkoyan. Onun bakışı, gülüşü, billur sesi ile "Engin... Engin..." diye, çağırışıdır. Süheyla'dır ona bu kuşlardan, çiçeklerden bahseden. "
Reklam
"Bir çiçekçi dükkanının önünde kalivermis olduğunu neden sonra fark etti. Aslında sevmiyordu bu rayihasız, soğuk, göstermelik şeyleri. O göbekli kokusuz karanfilleri, o güllüğünden cana yakın ne varsa kaybetmiş camekan güllerini. Yine de ölesiye istediği olmuştu karlı, çamurlu, pimpis bir iş dönüşü elinde menekşeler veya ne olduğunu ilk bakışta çıkaramadığı bir demet çiçekle Engin'in her zaman buluştukları yerde kendisini beklemesini. Oysa sıkıntılı, puflamalarla bekletilmiş olduğunu bas bas bağıran yıkık kaşlarla ufuklara bakar bulurdu onu. Yine de bulurdu ya..."
"Hicret ve nihayetin kimin için? Bir gece yarısı uyandığında yatağından kalk, şöyle bir yıldızlara bak. Düşün. Madem ki içinde bulunduğun yer, konuştuğun kimse sana feyz vermiyor; terk e mâni olan ne?"
"Konuşmam yetmiyormuş gibi düşünmeye de başladım. En kötüsü buydu. Çoğu insanlar gibi düşünmeden konuşsaydım kimse bir şey demeyecekti; ama ben düşündüğümü söylemeye kalktım"
Sayfa 139Kitabı okudu
"İnsan ötekilerin oluşunu bağışlayınca bir bakıma onlara benzemekten kurtulamıyor"
""Yaptığımın bir ayrımı var onlarınkinden" diyordum. "Onlar gidiş dönüş bir vapur parasıyla yetinmiyorlar; vapuru satın almaya çalışıyorlar.""
Reklam
"Kimsenin göremediği, iki ucunda yalnız kaldığımız o kıldan ince köprüyü kurardık. "Biliyor musun, beni yokluğun eşiğinden sen çevirdin. Birbirimiz için varız biz" derdim. Dünyada ötekilerin de oluşunu bağışlıyordum."
"Kendini öldürenlerin yaşamayı aşırı sevenler olduğunu düşünürdüm."
""Bütün dünya bana bir yaşama borçlu." İstemiyordum alacağımı. Bilek damarımı kesecektim. Ötekiler kapımı kırınca ne yapacaklardı acaba? Madam kızardı belki. Önce karşı duvara kara boyayla kocaman bir YAŞANMAZ yazacaktım."
"Ak sakallı meşenin dediği gibi, insanın zalimliğine ağaçlarla kuşlar, böceklerle otlar, hayvanlarla taşlar değil, ancak insan karşı koyabilirdi. Dönüp dolaşıp insanda başlıyordu her şey, dönüp dolaşıp insanda bitiyordu. Gerisi boştu... Yani, insanın karışmadığı her şey bir masaldı."
"Çünkü, yüzyıllardır çözülemeyen bir bilmeceydi insan. Derinlerden daha derin bir sırdı ya da, ucu bucağı olmayan, içi pisliklerle, içi eşsiz güzelliklerle dolu, alabildiğine karanlık ve karmakarışık bir evrendi."
"Bir çiçek kokusundan nasıl taşar, diyeceksiniz belki. taşmaz olur mu, taşıyordu işte; görüp kokladığınız çiçeğin ötesinde düşsel bir çiçek daha gördünüz mü, taşıyordu..."
Sayfa 9 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Ey onun gibi aynı azabı duyan asîl ruh. Sen de onun ıstıraplarıyla teselli bul ve eğer kaderin cilvesiyle veyahut kendi kabahatin yüzünden daha yakınını bulamazsan, bu küçük kitap senin dostun olsun."
"Neden bu kadar kötümsersin?" "Sen neden değilsin? Çevrene bakmıyor musun?"
"Az gelişmiş bir ülkenin kalkınması, başlıca iki türlü sağlanabilir. Ya halk iyice ezilir, halkın kemerleri iyice sıkılır; halkın kazancının büyük bölümü vergilere veya başka yöntemlerle elinden alınır, verimli alanlara yatırılır; ya da halka nefes alma olanağı bırakılır, gelirini arttırma olanağı sağlanır; ama bir yandan da, artan geliriyle, halkın ortak yatırımlar yapması veya sınaî üretimi desteklemesi yolu açılır."
"Acelem yok benim, biliyorsun. Bir gün sana dünyada dayanılacak tek şeyin sevgi olduğunu öğreteceğim."
"Birden kalabalıklardan taşan kalabalıkta onun da olabileceği aklıma geldi. Içimdeki sıkıntı eridi."