Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Karanlığa küfredeceğine bir mum yak
Eğitim “meselesi" sizin de kafanızı benimki gibi meşgul ediyorsa, eğitim ile alakalı her şeye istemeden de olsa dikkat kesiliyorsunuz.  Geçen akşam Yeni Şafak Gazetesi yazarı Yusuf Kaplan ile bir program vesilesiyle bir araya geldik. MTO olarak kısaltılan, Medeniyet Tasavvuru Okulu’ndan bahsetti kendisi. Çok yorucu bir gün geçirmişti ama
eskisinden daha çok sıkıntılı değilim, sevgilim. yalnız bu sıkıntıların ne olduğunu iyice anladım artık. o kadar anladım ki, özne de ben, nesne de ben oluverdim. yani sıkıntının ta kendisiyim. bunu ortadan kaldıracak bir çare bulamadım. bulsaydım -ki tek bir çare vardır bence- sıkıntıyı değil, dünyamı yok etmiş olurdum ancak. belki de, maddesel, yaşamaya ilişkin durumlardan soyutlana soyutlana, metafiziksel bir tablo çizdim kendime. "ne? nasıl? niçin?"ler daha bir çoğaldı böylece. amaçla günlük yaşam arasındaki uyuşmazlık, çelişmeli, sallantılı bir hayat biçimi sundu bana. geçenlerde birisi, "öyleyim, öyleyse varım." diyordu. ben diyemiyorum da. peki ne olacak? işte bu sorunun karşılığıdır benim hayatım. önce bir problem, sonra bu problemin çözülüşünde ortaya çıkan yepyeni problemler. tek bir kurtuluş yolu olsaydı, her şey çok kolaylaşırdı. her neyse, bırakalım bu filozofik ürpertileri de, gönlümüzdeki bir kırda bulduğumuz bir (achillea millefolium) bitkisini düşünelim. çehov'un bozkır hikayesini yeniden okuyalım. siyah orfe'yi bir daha görelim. kapalıçarşı'dan bezler alalım. yüreğimizi kuşatan bir sevginin, çeliğe su verir gibi, bizi nasıl sağlamlaştırdığını anlamaya çalışalım.
Sayfa 52
Reklam
_Olmak sözüyle, kişinin hiçbir şeye sahip olmadığı ve istek de duymadığı, yaratıcı bir varoluş biçimini anlatmak istiyorum. _Sahip olmak(olmamak) eğilimi, yaşamlarının ana konuları; para hırsı, şöhret ve yönetim gücüne erişmek olan batı toplumlarına özgüdür. _Sahip olmak eğilimindeki bir insan, mutluluğu başkalarına üstün olmakta ve fethetme,
·
Puan vermedi
Bakalım "Edebiyat" ne imiş?
Edebiyat Nedir? Kimisine göre geveze, kimisine göre yaşamış en büyük filozof, kimisine göre edebiyatçı, kimisine göre de ettiği parlak lafların altını dolduramayıcı bir taklacı… O bir filozof, hiç şüphe yok ama bence bir psikolog da. Bu yanı daha az vurgulanıyor. O kendisini fenomenolog olarak tanımlayadursun, insanlar arası ilişkiye getirdiği en mühim yenilikle özne-nesne düalizmini harika bir şekilde özetleyen, özgürlüğe bakışıyla, eylemciliğe vurgusuyla yeni bir hayat felsefesi ortaya koyan ama en önemlisi Varoluşçuluk deyince ilk akla gelen adam Jean Paul Sartre… “Edebiyat Nedir?” kitabı edebiyat yapmayı seven bir filozofun yazacağı cinsten. Gerçekten çok heyecan verici tespitleri var, bir kısmına katılmasam da. Bence yazar okura özgürlük veriyor değildir, esir alıyordur onu. Bu bir örnek tabii… Tabii tipik Sartre gevezeliği de yok değil. Özellikle kitabın sonları yaklaştıkça artan bir iki yüzyıllık yazar ve okur kıyaslamasını sınıfsallık üzerinden yaptığı bölüm benim için heyecan verici değildi ama tabii Sartre gibi adamların gevezeliğini dinlemek bile keyiflidir. Bulantı’yı okuyup seven birisi için bu kitap iyi bir deneyim olabilir.
Edebiyat Nedir?
Edebiyat Nedir?Jean-Paul Sartre · Can Yayınları · 2018408 okunma
992 syf.
·
Puan vermedi
·
59 günde okudu
Hayatımızda belki de bencil olarak yorumladığımız, çizgilerinin dışına maddi ve manevi hiç bir durum ya kazanç için dahi çıkmayan insanlar vardır. “Bildiklerini okurlar” gibi görünürler ve toplum ne dermiş, başkaları ne dermiş diye düşünüp karakterlerinden ödün vermezler…(Roark karakteri)Ama biz toplum olarak onları sevmeyiz . Bir de şöyle insanlar vardır; popüler olmak için iyi niyet adı altında entrika ve reklamlarla yaşamını sürdürenler. Ben buraya tırnaklarımla geldim’i (herkes için geçerli değil) kullananlar. (Ellsworth Toohey, kısmen de olsa Keating karakteri) Ama gerçek şu ki, bize entrikalı popülariteye sahip insanlar(biz bunu bilmediğimiz ya da görmediğimiz için) daha cazip gelirler. Kızdıklarımız aslında kızmamamız gerekenler de aldandıklarımız aslında daha çok kendini düşünenler olabilir mi?? 1000sayfalık kafa karışıklığı…… Peki hayatın kaynağı nedir ? Toplum için yaşamak mı? Kendin için yaşamak mı? Yalnız kalmak mı? Kitlelerle hareket etmek mi? İyi niyet mi? Entrika mı? Hayatın kaynağı bence, senin hayatın neresinde yer almak istediğine göre değişiyor. Hayat sana sunuyor. Görmek, inanmak ya da gözlerinin yumulu olduğunu bilmeden aldanmak; özne ya da nesne olmak senin seçimin. …
Hayatın Kaynağı
Hayatın KaynağıAyn Rand · Pegasus Yayınları · 20212,743 okunma
binlerce birden hiçbiri ben
İnsan için en iyi öğretmen, yaşanmışlıklardır. Hayatı boyunca bir çok şey görür insan, bir çok şeye bakar. Ama bu birçoklar, bu her şey, akıp gider. İnsanın yanıbaşında, ama insanın dışında. Bu akışta neyi alıp bulayabilirse üstüne, onları taşıyabilir benliğinde. Anlayabilmek için, hissedebilmek için özümsemek gerekir. Nasıl ki yanıbaşında akıp
Reklam
O kadar anladım ki, özne de ben, nesne de ben oluverdim. Yani sıkıntının ta kendisiyim. Bunu ortadan kaldıracak bir çare bulamadım. Bulsaydım -ki tek bir çare vardır bence- sıkıntıyı değil, dünyamı yok etmiş olurdum ancak.
1/10 puan verdi
Bir kadına kaba ve kötü davranmanın romantikleştirildiği,taciz ve tecavüzün bu kitapların türediği mecralar hasebiyle normalleştirildiği kitaplardan bıktım.Kızlara karşı kaba davranan ve tacize varacak boyutlarda davranışlara sahip kişilerin aileden yaralı ve cool gösterilerek sempatize edilmesinden;kız çocuklarına ise bunlara karşı daima
Psikopat
PsikopatMihri Mavi · Martı Yayınları · 20153,567 okunma
Bu sıkıntıların ne olduğunu iyice anladım artık. O kadar anladım ki, özne de ben, nesne de ben oluverdim. Yani sıkıntının ta kendisiyim. Bunu ortadan kaldıracak bir çare bulamadım. Bulsaydım -ki tek bir çare vardır bence- sıkıntıyı değil, dünyamı yok etmiş olurdum ancak.
Sayfa 52 - 15.MektupKitabı okudu
Yaşadığımız dünyada "bildiğimiz" ve "bilmediğimiz" şeyler aslında Siyam ikizleri gibidir. Kaderin ipiyle bağlanmışlardır, birbirlerinden ayrılmazlar, kaotik bir varoluşları vardır. Kaotik. Kaotik. Zaten kim ayırabilir ki deniz ile üzerine yansıyanı. Ya da yağmurun yağışı ile yalnızlık birbirinden ayrılabilir mi? Ben bu şekilde, bilinen ile bilinmeyen arasındaki ayrımı cesurca yok sayıyorum. Benim hareket noktam bu işte. Kötü bir hareket noktası olarak düşünülebilir. Ama insan, hımm, bir şekilde bir yerden başlamalı. Öyle değil mi? Bu yüzden konu ve tarz, özne ve nesne, neden ve sonuç, bedenim ve elimdeki eklemler, tümü birbirinden ayrılması mümkün olmayan şeyler bence. Tüm toz baharatlar mutfakta yere saçılmış halde; tuz, biber, un, nişasta, hepsi birbirine karışmış halde.
34 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.