Öncelikle bu değerli incelemeyi senin bir numaralı fanın Fikri amcam ile beraber yapmanın onur ve gururunu yaşıyorum ve ona kitabı ben okudum. Sana derin selam ve saygılarını iletti.
Türkiye'de gastronomi alında maalesef gerek teknik materyal gerek teknik kaynak ve eser yok denilecek kadar az bu kadar genç yaşta böyle güzel bir distopya yazmak her babayiğidin harcı değil o konuda da seni tebrik ederim.
Küçük bir domatesin gözünden o buzdolabına giren her türlü meyve ve sebzeyi onların duygularını bize anlatmış olmak ne kadar güzel aslında ben insanların ruhu olduğu kadar cansız nesnelerin de ruhu olduğu kanısındayım.
Eser bana daha doğrusu bize
Hayvan Çiftliği isimli kitabını anımsattı ve orada da Pilkington önderliğinde domuzların hikayesi bizlere insanlık dersi veriyordu.
Kitap bizlere sürdürülebilirlik, doğru tüketim için kullanım, yemek yapmanın incelikleri, meyve ve sebzelerin de ruhları olduğunu ve bunun yanında insan davranışlarının aslında ne kadar yavan olduğunu anlatıyor.
10 üzerinden 9. Psikoloji, Gastronomi, hayat hakkında insanlık dersi. Dünyanın en iyi eseri.
"Tanrısal öz ya da ruh, nesnelerde barınan bir sanatçı gibidir; onların hem idesi, hem de yaratıcı gücüdür. Bütün tabiat bu tanrısal ruhu solur; bu ruh her yandan bütün nesnelere şekil kazandıran bir sanatçı gibi çalışır; nasıl bir sanatçı, ne kadar yaratırsa yaratsın, hep kendi kendisiyle aynı kalırsa, bunun gibi Tanrısal öz de nesnelerin sonsuz çokluğu içinde hiç değişmeden, hiç eksilmeden hep olduğu gibi kalır; değişen sadece dış gerçektir; asıl özden, iç gerçekten hiçbir şey değişmez"