Kuzgun ’ şiirini de okutmak. Bu şiiri sevme nedenim belki de hepimizin hayatının bir parçasına dokunması, duygularımıza seslenmesi ve hemen hemen hiç mecaz kullanılmadan vurucu bir etki bırakması olabilir.
Bu kış günü camdan içeri girerek adamın evinin içine tüneyen kuzgun, her nereden ezberlediyse “Nevermore” kelimesini ezberlemiştir. Adam kuzguna birtakım sorular sorar ve her defasında “Nevermore” cevabını alır. Acaba adam neler neler sorar? Neler neler kaybetmiştir? Veya kaybetmişizdir hepimiz... Belki kuzgun hepimizin ‘oda’sındadır kim bilir?
-*-Tünemiş bakıyordur bize doğru... Sanırım bu şiiri okuyan bilir, kuzgunun nerelerde olduğunu veya olup-olmadığını... Eğer öğrenmek istiyorsanız bu soruların yanıtlarını, sakın bu incelemeyi okuduktan sonra “Nevermore” demeyin ve alın okuyun bu eseri. Gerçekten beğeneceğinizi düşünüyorum.
ONCE upon a midnight dreary, while I pondered, weak and weary,
Over many a quaint and curious volume of forgotten lore—
While I nodded, nearly napping, suddenly there came a tapping,
As of some one gently rapping, rapping at my chamber door.
“ ’Tis some visitor,” I muttered, “tapping at my chamber door—
Only this and nothing more.”
Ah, distinctly
“Who says it wasn’t one?”
“Because for you, enchanted wood and fairies probably scream of immaturity and a curse at your daily silent meditation, and don’t get me started on flower nectar.”
“Or perhaps you’re the colorful painting in my dull blank canvas, Aurore.”
“Ben senin kurtaracağın prenses değilim ve sen de kesinlikle bir prens değilsin!”
“Beni kışkırttın, Aurore. Geleceğimi biliyordun çünkü başka seçeneğim yoktu."
“Doğru, ilham perisini kaybedemezsin.”
"Seni kaybedemem."