Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Severken, istismar edilmekten korkuyorsanız, henüz gerçek sevgiye varmamışsınız demektir. Çünkü sevgide korku yoktur. Çünkü sevgi sizi kapamaz, her şeyinizle açar."
"Gül bahçesinden gül beklemeniz için, gül dikmeniz gerekti, su dökmeniz gerekti..."
Reklam
23 Nisan "dünyanın en büyük ailesi"
1921'de milli bayram kanunu çıkarıldı. 23 Nisan günü "Hakimiyeti Milliye Bayramı" kabul edildi. Henüz çocuk bayramı değildi. Kurtuluş Savaşı'nda sayısız şehit çocuğu öksüz ve yetim kalmıştı. Bu kutsal emanetlere sahip çıkabilmek için bizzat Mustafa Kemal'in himayesinde, yine 192l'de Himaye-i Etfal Cemiyeti kuruldu. 23 Nisan 1923'te TBMM'de yapılan Hakimiyeti Milliye Bayramı töreninde, Mustafa Kemal'in isteğiyle, Himaye-i Etfal Cemiyeti Başkanı'na protokolde yer verildi. Bir yıl sonra, 23 Nisan 1924 törenlerinde Himaye-i Etfal Cemiyeti'ni Mustafa Kemal'in eşi Latife temsil etti. 23 Nisanlar Himaye-i Etfal'le özdeşleşmişti. 23 Nisan denilince şehit çocukları akla geliyordu. Milliyet gazetesi 23 Nisan 1926'da “Çocuk Bayramı" manşeti attı. Böylece “Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı"nın adı konmuş oldu. 23 Nisanlarda bağış kampanyaları düzenlendi, vatandaşlar yardım kutularının önünde kuyruk oluşturdu. Himaye-i Etfal Cemiyeti altı yıl gibi çok çok kısa sürede 300 binden fazla şehit çocuğuna ulaşmayı başardı. Şehit çocuklarına düzenli olarak kitap, elbise, çamaşır, oyuncak, gıda dağıtımı yapılıyor, eğitim giderleri karşılanıyordu. Herkes gücü ölçüsünde ama az ama çok, amca teyze dayı hala olmuş, şehit çocuklarının elinden tutmuş, çağdaş akraba olmuştu. Mustafa Kemal vizyonuyla “dünyanın en büyük ailesi" kurulmuştu.
Sayfa 133Kitabı okudu
Güllələr adamlara sərrast dəyirdi. Güllələr elə bil öyrədilmişdi, Rusiyada, Fransada, İranda yaxşı təlim keçmişdi, ağlını əllərindən almışdılar. Elə bil güllələrə tapşırılmışdı ki, əvvəlcə əllərin nişan üzüyünü çıxarsınlar, sonra qolların istiliyini soyutsunlar, lap axırda başdan ağlı alsınlar. Güllələr özünü rahat hiss eləyirdi. İstədikləri yerə yağırdılar. Ağılları olmadığından hər yerə və hər adama satılırdılar. Güllələr igid sinəsi, igid başı gəzirdilər. Hər başa, hər sinəyə dəyməzdilər, hər yerə enməzdilər. Uşaq sinələrindən,qadın ayaqlarından ötrü ölürdülər. Hansı başda sevgi vardısa o başı tuturdu güllə. Sevgisiz başdan yan keçirdi. Bakıda müdafiə naziri birini öz başına vurmaq istədi.Güllə bəyənmədi o başı.
Bu yolun adamıysan, git, bir zaman Bir nişan ara gönlüne inci kutusundan.
Firdevsi
Firdevsi eserini Gazneli Mahmud'a sunuyor ama Sultan için "Melik-tâzi-guyend", "barbar dili konuşan hükümdar" diyor. Sultan da Şehname'nin inceliğini ve güzelliğini hakikaten anlamıyor, Firdevsi'ye düşük bir bahşiş veriyor. Şair saraydan kızgınlıkla çıkıp o parayı bir tellağa bahşiş olarak veriyor ve Gazneli Mahmud için ağır bir dörtlük yazıyor. Onu sonradan Figani çaldı ve Parganalı İbrahim Paşa'ya kullandı. "Du İbrâhim âmed bed'in cihân/Yeki but-şikest şod yeki but-nişân", "Bu dünyaya iki İbrahim geldi/Biri put yıkar, biri put yapar." Firdevsi; Gazneli Mahmud'un asıl adının İsmail olması dolayısıyla, Hz. İbrahim'in babası olmasına telmihle hicvetmişti onu.
Reklam
Cinsel yönden alın, dinsel yönden alın, sosyal yönden alın, ne yönden alırsanı alın, bütün şartlar kadınla erkeği hayatta omuz omuza bulunmıya zorlamaktadır. En tehlikesizi, sosyal hayata en uygun şekli eğitilirken de, yaşarken de bir arada bulunma­larıdır. öteki cinse karşı anlayış ve saygıyla davranı­şı sağlamak, arkadaşlığı ve ahlakı kurtarmak ancak kız erkek yanyana iken mümkündür. Bu hususların göz önünde tutulmaması ve nedenlerini bir türlü anlayamadığımız kararlarla enstitülerden kızların ayrıl­masına yalnız yanmakla kalmıyor, döğünüyor insan.
Sevginin yalnızca bir duygu olmadığını, bilgi de gerektirdiğini biliyorum.
Aşkın şerhinde akıl, çamura saplanmış eşek gibi yattı kaldı. Aşkı , âşıklığı yine aşk şerh etti. Güneşin vucuduna delil, yine güneştir. Sana delil lâzımsa güneşten yüz çevirme. Gerçi gölgede güneşin varlığından bir nişan verir, fakat asıl güneş her an can nuru bahşeyler. Gölge sana gece misali gibi uyku getirir. Ama güneş doğuverince ay yarılır (nuru görünmez olur). Zaten cihanda güneş gibi misli bulunmaz bir şey yoktur. Baki olan can güneşi öyle bir güneştir ki, asla gurub etmez.
Bir yaz sabahına doğan ve su değdiğinde kokusunu salan kırmızı sardunya, Ağustos göklerinde başımın üzerinden geçen bulut, Mayıs gülü, Işıklı Nisan yağmuru ne kadar Allah'tansa, Mülk gibi söz ve aşk da O'ndan..
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.