Kapının hemen girişinde üstlerini başlarım çıkarıp vererek, onlara dolapta yer bulunmasını seyrederek, ayakkabılarım eğilip çıkarırken birbirlerine dolanarak, uygun diye uzatılan terlikleri, "Oldu, oldu, zararı yok," diye deneyerek, bir yandan ellerindekileri münasip birine uzatırken kaybolmasına da tedirgin gözlerle mani olmaya çalışarak epey bir debelenmeden sonra nihayet, "Buyrun," denilen ışıkları açılmış salona girdiler.