Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Aşk, dönülmez bir sonun başlangıcıdır çoğu zaman. Bir uçurumun kenarıdır ve görünmez bir elin uzanıp sizi oradan almasını beklemektir.
Aylak AdamKitabı okudu
… yaşamdaki her şey sizi merkeze itmek için komplo kurmaktadır ve nu yalnızca politika için geçerli değildir. Merkez, uzlaşmacılık dünyasıdır. Başkalarıyla iyi geçinmek sahip olunması gereken önemli bir beceridir, ama bir tehlikesi vardır; her zaman en az direniş gösteren barış, uzlaşma yolunu seçerseniz, kim olduğunuzu unutursunuz ve herkesle birlikte merkeze gömülürsünüz. Tam tersine kendinize bir savaşçı, düşmanların çevresini sardığı dışarıdan biri olarak görün. Sürekli çarpışmak sizi uyanık ve güçlü olarak tutacaktır. Hem kendi içinizde hem başkalarında inandıklarınızı tanımlamanıza yardımcı olacaktır. Düşmanlıkları körüklemekten korkmayın, düşmanlık olmayınca savaşta olmaz ve savaşın olmadığı yerde de zafer kazanma şansıda bulunmaz. Sevilen kişi olmak yemini yutmayın; saygı gösterilmek ve hatta korkulmak daha iyidir. Düşmanlarınıza karşı zafer kazanmak size çok daha uzun süreli bir popülerlik kazandıracaktır. ‘’düşmanın gelmeyeceğine güvenmeyin, düşmanı karşılamak için hazır olmaya güvenin.
Reklam
Anka İnsanlığın on binlerce yıl içinde bir türlü erişemedikleri ama hep ulaşmaya, benzemeye çalıştıkları yarı kurgusal varlıkları anlatır. Zaman, mekan ve kültürel mirasa göre olaylar değişir ama işin özü hiç değişmez. Kendinden bir türlü memnun olmayan insanın yücelme içgüdüsünü yansıtır. Bu anlamlandırmalar dünyasında Anka Kuşu’ nu farklı kılan ise gücünün zirvesindeyken kendi kendini yok etmesi ve sonra yeniden küllerinden doğmasıdır. Her insan bir Anka Kuşu’dur aslında. Canavar da kahraman da içinizde. Sizi batıracak veya kurtaracak!
"Atatürk'ün ilk bezginliğini Cumhuriyetin onuncu yıldönümünde sezmiştim. Hepimiz bu yıldönümünü kutlamağa heyecanla hazırlanıyorduk. Akşam sofralarından birinde Atatürk: - Bana gelince, ben hiçbir şey hissetmiyorum, demişti. Büyük hareketlerin adamı idi. Devrimlerini de bitirdikten sonra sanki artık hiç işi kalmamışa döndü. Acaba hastalığının da başlangıcı mı idi? Ben bir aralık: - Atatürk, dedim, cumhurreisi olmazdan önce halk ile temas ediyordunuz? Yıllar var ki sizi yalnız biz, sofranızdakiler dinliyoruz. Milletin sesinizi işittiği yok. Yalnız Meclis açılışlarında hükûmetin verdiği yıllık raporu okuyorsunuz. Bütün temasınız bu. Tarihlerimize geçen Onuncu Yıldönümü Nutku'nu söylediği akşam gene sofrada idik. Nutkun halkı ve gençliği nasıl coşturduğundan bahsediyorduk. Yakınlarından bir hanıma döndü: - Çocuğum bilmiş olasın ki bana bu nutku söyleten şu arkadaştır. Ve beni(Falih Rıfkı) gösterdi idi."
Sayfa 481 - PozitifKitabı okudu
"Ey insanlar! Siz fakirsiniz. Allah ise zengindir, her türlü hamde ve övgüye lâyıktır. O dilerse sizi yok eder ve yerinize yeni kimseler yaratır. Bu Allah'a zor değildir." Eğer sen fakir isen, Allah'ın huzuruna zenginler gibi; zelil isen azizler gibi; zayıf isen güçlüler gibi gelme! Allah'ın divanına aczini, fakrını itiraf ederek gelirsen bilmiş ol ki sabreden fakirler O'nun yanında olurlar. Zelil ve kalbi kırık bir vaziyette varırsan şüphesiz O, kalbi kırık olan kimselerle beraberdir. O'nun huzuruna O'nu zikrederek gidersen O da seninle birlikte olur.
Allahu Teâlâ’nın seni anması , senin O'nu anmanın neticesidir. Bunun için Allahu Teâlâ, «Beni anınız ki, ben de sizi anayım» buyuruyor.
Reklam
DİLSİZ VE SAĞIR Şimdi, şu anda, bu satırları okuyan, yazının bu cümlesine bakan siz, hiç konuşmadığınızın farkındamısınız? Siz gerçekten hiç konuşmuyorsunuz! Sadece yaşamanız için gerekli asgari sesleri çıkarıyorsunuz ağzınızdan. Bu işi sadece diliniz ve ağzınız yapıyor. İçinizin derinliklerine kadar gitmiyor cümlelerin ucu. İçinizden
730 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.