Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Türk Edebiyatında Kadın Yazarlar
A Adalet Ağaoğlu (d. 13 Ekim 1929 - ) roman, öykü, tiyatro, günce, deneme Afet Ilgaz (d. 2 Ocak 1937 - ö. 16 Ocak 2015) öykü, makale Alev Alatlı (d. 1944 - ) roman, deneme Arzu K. Ayçiçek Aslı Der (d. 22 Temmuz 1975 - ) öykü Aslı Erdoğan (d. 1967 - ) roman, öykü, deneme, fıkra Arife Kalender Ayfer Tunç (d. 1964) roman, öykü, makale Ayhan
Dostluk, ipek kaftan gibidir. İncelik ve hassasiyet ister. Onu hak etmeyenin sırtından kayıp düşer.o kaftanı taşımayanlar üşümeye mahkumdur...
Reklam
Dostluk, ipek kaftan gibidir. İncelik ve hassasiyet ister. Onu hak etmeyenin sırtından kayıp düşer. O kaftanı taşıyamayanlar üşümeye mahkumdur.
ey sevda bahçemde boy atan keder :)
parmağımı yontup sana bu mektubu yazıyorum lo. iyice oku ve sonra dudaklarına dokundur bırak yansınlar. sarhoşum başım dönüyor. zaten şarap şişelerinin burunları kanadı mı işleri tamamdır. bir bardak dolusu, bir bardak dolusu daha derken şişeler ölür yalnızlık kalır. ama sen gülersen lo her taraf aydınlanır. dişlerin pembe dilinin yoluna
"Ertelemek gerekir bazı şeyleri ötelere. Dünya eğlence yeri değil, insanın doyumsuz duygularına cevap vermiyor. Kalp geçici olanı değil asıl sahibini istiyor. Dünyaları serip döksen önüne, yine de mutlu olmuyor. Bazen sıcak bir gülüş, tatlı söz, bir çift ahu göz, selvi boy, sırma saç, çil çil liralar, altın, ipek ve servete kapılıp gider insan. Ama hiçbiri insan kalbindeki boşluğu doldurmuyor. Avunur, oyalanır, kendini arar insan. Sonunda yol boş, hancı sarhoş kalır. O boşluğa düşmemek için gerçek güzele yönelmek gerekir."
Sayfa 120
lo'ya son mektup
parmağımı yontup sana bu mektubu yazıyorum lo. iyice oku ve sonra dudaklarına dokundur bırak yansınlar. sarhoşum başım dönüyor. zaten şarap şişelerinin burunları kanadı mı işleri tamamdır. bir bardak dolusu, bir bardak dolusu daha derken şişeler ölür yalnızlık kalır. ama sen gülersen lo her taraf aydınlanır. dişlerin pembe dilinin yoluna
Reklam
Ölülere dua
Beşşar b. Gâlib-i Necranî anlatıyor: " Rüyamda abide kadın Rabia-i Adeviyye'yi gördüm. Ona çokça dua ediyordum. Bana," Ey Beşşar! Bize gönderdiğin hediyelerin ipek mendillerle örtülü nurdan tabaklar içinde geliyor" dedi. Ben, "Bu nasıl oluyor?" diye sordum. O, "işte, hayattaki müminlerin ölülere yaptıkları dua böyledir; önce bu dualar kabul edilir ve nurdan tabaklara konulur, sonra ipek mendillerle kapatılır, ardından dua edilen kişiye getirilerek, 'Bu falanca kimsenin sana gönderdiği hediyedir' denilir ve ona ikram edilir."
Sayfa 118Kitabı okudu
Beşşâr b. Gâlib-i Necrânî anlatıyor: "Rüyamda âbide kadın Râbia-i Adeviyye'yi gördüm. Ona çokça dua ediyordum. Bana, 'Ey Beşşâr! Bize gönderdiğin hediyelerin ipek mendillerle örtülü nurdan tabaklar içinde geliyor' dedi. Ben, 'Bu nasıl oluyor?' diye sordum. O, 'İşte, hayattaki müminlerin ölülerine yaptıkları dua böyledir; önce bu dualar kabul edilir ve nurdan tabaklara konulur, sonra ipek mendillerle kapatılır, ardından dua edilen kişiye getirilerek, 'Bu falanca kimsenin sana gönderdiği hediyedir' denilir ve ona ikram edilir."
Sayfa 117 - Ölülere dua ve istiğfarda bulunmak
lo'ya son mektup
ama sen gülersen lo her taraf aydınlanır. dişlerin pembe dilinin yoluna dizilmiş nurdan birer fener ki hâla hatırladıkça gözlerim kamaşır. az önce penceremi açarken, gece uzun ipekli bir kumaş gibi dağılıyordu rüzgârda. sen saçlarını çözünce gece olur biliyorum. taktığın gül gökte bir ay gibi duruyordu. fakat bir gün gelecek lo, yavaş yavaş şafak sökecek o ipek saçlarının kıyısından. çünkü zaman bir rüzgârdır daima eser ve daima şişiktir yelkenlerimiz ki hep yol almaktayız ülkesine ihtiyarlığın.
Ben Altay dağlarından koparak geldim Yüreğimde Türkistan'dan binbir nakış var. Çok şükür aslım da neslim de belli. Türküm müslümanım o dağlar kadar.Dokuz tuğ taşıdım ben, dokuz davula vurdum. Dokuz evliya gücüyle yürüdüm geldim. Büyüdü benimle mübarek yurdum. Ebed-müddet bu devleti ben kurdum.Nevruz toylarımızda ateşler
Reklam
Paha biçilemez...
Güzel ahlaktan daha değerli çeyiz nerede var ! Bereke sarsıldı. Îffetten güzel çeyiz var mıydı? Fatıma'nın çeyizi İpek ahlakı içindeki iffetiydi.
Sayfa 151Kitabı okudu
Beşşar b. Galib en-Necrânî diyor: "Rabia Adviye'yi rüyamda gördüm. Ben, kendisine çok duâ ederdim. Rabi'a: "Hediyelerin, nurdan tabaklar içinde bize geliyor." dedi. Kendisine. "Bu nasıl olur?" diye sordum. O da: "Hayatta olan mü'minler, ölüler için duâ ettikleri vakit ipek mendiller içinde nurdan tabaklara konur, ölüye götürülür: "İşte bu, filânın sana hediyesidir," denir. Nitekim Resûl-i Ekrem (s.a.v.): "Ölü, suda boğulmak üzere olup kurtulmak için yardım bekleyen bir insan gibidir. Babasının, kardeşinin veya her hangi bir dostunun duâsını bekler. Bu, onun nazarında bütün dünyadan kıymetli olur. Dirilerin ölülere hediyesi, duâ ve istiğfardır." buyurdu.
Sayfa 607Kitabı okudu
Dostluk, ipek kaftan gibidir. İncelik ve hassasiyet ister. Onu hak etmeyenin sırtından kayıp düşer.
Sayfa 273Kitabı okudu
Dostluk ipek kaftan gibidir. İncelik ve hassasiyet ister. Onu hak etmeyenin sırtından kayıp düşer. O kaftanı taşımayanlar üşümeye mahkûmdur.
“Bunu, Fatıma’ya ver.”
Allah, Fatıma’nın isteğini, nurdan bir ipek üzerinde göndermişti. Bu ipek üzerinde şöyle bir yazı vardı: “Allah, Fatıma bint-i Muhammed’in mehrini, asi ümmetine şefaat olarak kıldı.”
Sayfa 92 - Nesil YayınlarıKitabı okudu
53 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.