Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Moonlight

Seni çok iyi anlıyorum Sylvia.
Bir kadının bir tek temiz yaşantısı olması gerektiği, oysa bir erkeğin biri temiz, öteki kirli iki yaşantısı olabileceği düşüncesi beni çileden çıkarıyordu.
Reklam
Bahşetme Üzerine … Muhtaç duruma düşmekten korkmak, muhtaçlık değil midir? Ve kuyunuz suyla dolu iken, susuz kalma korkusu değil midir, giderilmeyen susuzluk?
Susmak yalnızlığın anadilidir Ömür Hanım, şiiridir, beni konuşmaya zorlama ne olur. Sözün sularını tükettim ben, kaynağını kuruttum. Geriye bir büyük sessizlik kaldı yüreğimde, kalabalıklar, kalabalıklar kadar büyük. Yalnızım Ömür Hanım, geceler boyu akıp giden ırmaklar gibi karanlıklar içre, öyle yitik, öyle üzgün, yalnızım…Sularım toprağa sızıyor bak. Yüzümü geceler örtüyor. Binlerce taş saklanıyor içimde. Kim kimin derinliğini görebilir, hem hangi gözle?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
BİR KARDEŞ MAVİ Canı cehenneme rahat uyuyanın Kapısını örtenin, perdesini çekenin. Yüreği yalnız kendiyle dolu Duvarları ancak çarpınca görenin. Canı cehenneme başkasının yangınıyla Evini ısıtıp yemeğini pişirenin. Bahçesine dek gelen alevleri Şehrayin sanan aptalın  Canı cehenneme, camlarında Parçalanmış cesetler uçarken Bir iğdiş incelikle çiçekleri sulayanın.
Yılda otuz bin sterlin kazanan kendini yoksul hissediyor. Yalnızca on ülke görmüşsek, kendimizi yeteri kadar seyahat etmemiş gibi hissediyoruz. Tek bir kırışığımız olduğunda, yaşlı hissediyoruz kendimizi. Resmimiz fotoşoplanmamış ya da filtrelenmemişse çirkin hissediyoruz . 1600’lerde tanıdıklarım arasında içindeki trilyoneri bulmak isteyen yoktu. Onların tek istediği ergenlik dönemine kadar yaşamak ve bitlenmemekti.
Sayfa 267Kitabı okudu
Reklam
Başka hayvanların ilerlemediği söylenir ama insan zihninin de ilerlediği yoktur. Bizler hep o aynı yüceltilmiş şempanzeleriz,sadece silahlarımız gitgide büyüyor. Her şey gibi kuanta ve parçacıklardan oluştuğumuzu anlayacak bilgiye sahibiz ama buna rağmen kendimizi içinde yaşadığımız evrenden ayırabilmek, kendimize ağaçlardan, kayalardan, bir kediden ya da kaplumbağadan öte bir anlam yükleyebilmek için elimizden geleni yapıyoruz.
Morloklar zaman makinemi neden almışlardı? Çünkü onların aldığından emindim. Eloiler daha üstün olan bir grupsa, makinemi neden geri alamıyorlardı ve karanlıktan neden bu kadar korkuyorlardı?
Hepimiz güvenceyi biriktirdiklerimizde ararken, o ölümün ansızın gelişinin biriktirmeyi nasıl gülünç bir duruma soktuğunu anlatıyordu hal lisanıyla. Ölüm bu biriktirdiklerini beklemez diyordu kanaatkar bir edayla. Biz toprağı eşelemeye devam ediyorduk.
Ah Tanrım, geceyi bizim için mi böylesine derin, böylesine güzel yarattın? Benim için mi? Hava ılık ve açık penceremden içeriye ay ışığı doluyor ve göklerin engin sessizliğini dinliyorum. Ah, bütün yaratılıştan, sözcüklerle ifade edilemeyen bir coşkuda yiten kalbimi taşıyan belirsiz bir tapınma yükseliyor. Artık sadece çılgınca dua edebiliyorum. Sevgide bir sınırlama söz konusuysa bu senden değil Tanrım, insanlardan kaynaklanıyor. Sevgim, insanların gözünde utanç vericiyken ah, senin gözünde kutsal olduğunu söyle bana…
“Bu sarhoşluktan daha farklı bir şey… Çılgınlığın da ötesinde bir şey… İnsanın bir şekilde kudurması, sıradan alkol zehirlenmesi ile kıyaslanmayacak derecede tehlikeli, anlamsız bir saplantı.”
Reklam
Çok küçükken belki henüz birkaç aylıkken kelimeleri bana ikram edilen tatlı bir içeceğe benzetir ve limonata gibi içerdim. Sanki tatlarını alırdım. Karmakarışık düşüncelerime ve duygularıma anlam kazandırırlardı… Ama sadece zihnimin içinde. Şimdiye kadar tek kelime konuşmadım. Neredeyse onbir yaşındayım…
İnsandaki çocuk vicdanı, tohumdaki öz gibidir. Ve o öz olmadan tohum filizlenmez, gelişmez. Yeryüzünde bizi neler beklerse beklesin, insanoğlu doğdukça ve öldükçe, insanoğlu yaşadıkça, hak ve doğruluk denen şey de var olacaktır. Sana, senin sözlerini tekrarlayarak veda ediyorum: “Merhaba Beyaz Gemi, ben geldim!”
Sayfa 162Kitabı okudu
Geri13
57 öğeden 46 ile 57 arasındakiler gösteriliyor.