Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
752 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
ŞU ÇILGIN TÜRKLER... Bir milletin romanını yazmak zor olmuş olsa gerek. Bu, kütüphanelerimizin baş köşesinde durması gereken, Türklerin yeniden kurtuluşunun romanı. Yirminci yüzyılda yeni bir Türk Destanı yaratarak bağımsız bir devlet kuran Türkler ' in romanı... Kitaba başladığınız andan itibaren siz de bir şekilde bu romanın içerisinde yer
Şu Çılgın Türkler
Şu Çılgın TürklerTurgut Özakman · Bilgi Yayınları · 202321,7bin okunma
1046 syf.
10/10 puan verdi
Birinci mektub mektubat 1. mektub بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ وَ بِهِ نَسْتَعِينُ Birinci Mektub
Mektubat
MektubatBediüzzaman Said Nursî · Söz Basım Yayın · 20113,600 okunma
Reklam
320 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Fi bir girişti bu seride, Çi ise gelişme ve bence ayrıca sonuç. Bu fikre elbette ki Pi'yi okuduktan sonra varabildim. :) Bu seride iki karakter var: Deniz ve Özge... Özge yaşadığımız çürük (maalesef) sistemi, kendini dahi yaralayacak kadar (insan acı çektikçe insan çünkü) sert, bir o kadar da net ve doğru sözlerle ortaya koyuyor kendi farkındalığı artarken. Deniz ise sistemin farkında fakat kendini ve çevresini sistem dışında tutmaya çabalarken (Fi'de) aldığı yarayı iyileştirmek için kendine dönüyor ve sistemi yerle bir etmek isteyen bir kişinin adımlarını atmaya başlıyor Çi'de. Göksel, Ada, Duru, Can, Sadık ve diğerleri sistemi gözünüze adete sokmak için yaratılmış kuklalar. Sadık'ın Özge ile olan diyalogları sistemi yaşamaya mecbur (!) insanın imdat çığlıkları gibi, fakat sistem kadar güçlü değil. Göksel, sistemin şiddet yönünü oldukça başarılı aktaran bir portre. Göze en son çarpan Ali ise sistemin farkında ve bunun karşısında kendi çıkış yolunu bulmuş bir karakter. Kitaptaki "farkında ideal insan" olarak tüm seride sessiz sessiz çığlık atıyor, bekliyor başta Bilge'nin ve diğerlerinin bu noktaya ulaşabilmelerini. Çağırmıyor çünkü biliyor herkes kendi engellerini aşmak zorunda oraya varabilmek için. Yani... Çi daha güçlü söylüyor sözlerini...
Çi
ÇiAkilah Azra Kohen · Destek Yayınları · 201415,2bin okunma
384 syf.
10/10 puan verdi
·
16 saatte okudu
O kadar harikulade bir kitap ki, kaç yaşında olursanız olun bu kitap kendini okutturmayı biliyor. Ben çok severek okudum, eğlenerek okudum. Kaç aydır kitaplarla aram bozulmuştu ve bu kitap ile yeniden doğdum.
Arkadaşlar Arasında
Arkadaşlar Arasındaİpek Ongun · Artemis Yayınları · 20129,7bin okunma
413 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Güzel bir kitap, bir gün ancak bu kadar gerçek, güzel, yoğun, derinlikli ve insancıl anlatılabilirdi. 420 sayfalık bir romanda neler var neler... Şairane doğa tasvirleri, halk efsaneleri, uzaylılar, bozkır, Stalin, komünizmin baskıları, savaş, deve, ince mizah, aşk, dostluk, mankurt .... Sayılamayacak kadar şey. Bütün bunları sadece bir gün içinde anlatmak ise ayrı bir yetenek. Cengiz Aytmatov' un tasvirleri o kadar güçlü ki kendini okutturmasını biliyor. Yaşanmışlıkları içinde barındırıp içten duygularla beslenmiş.Yazar bir yandan kahramanların zor hayatlarını, bir yandan tarihi, bir yandan bozkırın coğrafi koşulları bir yandan uzaydaki gelişmeleri güzel bir şekilde birbirine bağlamış. Anlatırken yapılan geri dönüşler kahramanın kendi hayatını anlatırken başkalarının hayatına dokunmuş olması ve farklı hayatların da içine girmesi eseri canlı tutmuş. Bozkırın soğuğunu, trenlerin seslerini, Yedigey'in köyünü gözlerimin önüne getirmekte hiç zorlanmadım. Bu kitabı okuduktan sonra, yazarın mankurt dediği kafası boşaltılmış kişilerin hiç de az olmadığını üzülerek düşündüm. Derinlikli, ağır bir kitap fakat kesinlikle insana çok güzel şeyler katan ve kesinlikle okunması gereken bir kitap. Bir kitap okudum ama içinde 5-6 tane farklı uzun öykü okumuş kadar oldum. Ayrıca bir not daha Sovyet yönetimi tarafından yasaklanan bölümü daha sonra "Cengiz Han'a Küsen Bulut" olarak ayrı kitap olarak yayınlanmış. Sipariş verdim. :) Gelsin hemen devamını getirip romanı bitireceğim.
Gün Olur Asra Bedel
Gün Olur Asra BedelCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202145,8bin okunma
77 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
22 saatte okudu
Ne anladığımı yazacağım. "Sen yorum yapma bir daha." diyecekler okumasın. Kendini beğenmişler ile uğraşamam. Neyse moruk, yazardan başlayıp kitaba, ardından da karakterlere gidecek olan bir rota tasarladım. Bir yere takılırsanız özelden sorabilirsiniz. Adamın hayatına baktım biraz. Yazar olabilmesi için koşullar uygunmuş doğrusu,
Satranç
SatrançStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020238,1bin okunma
Reklam
69 syf.
8/10 puan verdi
Yılan hikayesine dönen bir emekli maaşını umut trenine koyan bir albay.15 yıldır o tren gelecek sözde.Şimdi diyeceksiniz adam kafayı mı yemiş 15 yıldır haftaya gelecek diye bekliyor?Bazen öyle anlar vardır ki,umudunuz olmayınca yaşama da sağdık kalamaz,ölüme koşarsınız.Bu da öyle bir öykü işte.Albayın çok pasif bir karakter olması dikkatimi çekti.Sürekli karısı insanlardan lütuf beklemiyorsun diyor.Hatta bir yerde bir şeyi satın almaya gittiğin ile satmaya gittiğindeki tavrın aynı olmalı diyor.Bu noktada Albay'ın eşine olan hayranlığımı belirtmem gerek.Onca yoksulluk yaşamış insan ama hala ufak güzellikler yapmayı biliyor,kocasıyla ilgili,fakirlikten bile son raddeye gelene kadar,yakındığını görmüyoruz.Eşi için hep bir destekçi.Ben asıl aşkın asıl zor zamanlarda kendini ispatladığından yanayım.Yiyecek ekmek bulamayan bir çift,hala birbirlerinin fikirlerine değer verip dinliyorlar. Kitabın dili inanılmaz akıcıydı bence.Hikaye durağan olabilir ancak durağan olması Albay'ın bekleyişine,fikirlerine odaklanmasından kaynaklı.Tüm kitap boyunca bir insanın hislerini anlatırsanız,elbette hisler kendini tekrar eder.Önemli olan sizin o hissi paylaşıp paylaşmamanız.Paylaşırsanız sıkıcı gelmeyecektir,onunla üzüleceksiniz.Paylaşmaz iseniz of puflarla dolu bir kitap olması kaçınılmaz.Kendi adıma ben Albay'ın ve eşinin hislerini paylaşmayı seçtim.
Albaya Mektup Yok
Albaya Mektup YokGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 20208,5bin okunma
189 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
35 saatte okudu
Uzun süredir, okumadığıma pişman olduğum kitaplardan oldu. Ne yazsam ne anlatsam aslında boş ama bir kaç satır yazmadan geçemeyeceğim. Gerçek bir yaşam öyküsü olan eser Christy Brown'un başından geçenleri kendi kalemiyle anlatıyor. İşin en ilginç kısmı bu kalemi elleriyle değil sol ayağını kullanarak yazması. Beyin felci olan yazarımızın en başından beri yaşama olan tutkusu ve yaşamdan alınacak olan keyifleri keşfetmesinden ibaret bir eser. Bazen yazarın mutsuzluklarına da şahit oluyoruz ama bir şekilde bunların üstesinden gelmeyi biliyor. Günümüzde iki elini ve iki bacağını kullanıpta "hayat ne kötü, hiç bir anlamı yok" diyen mi ararsınız veyahut "hiç bir iş yok çalışamıyorum " diyen mi. Christy Brown bütün herşeye sadece ve sadece tek bir ayağını kullanarak cevap veriyor ve yaşamdan zevkleri alıyor ve yaşıyor. Bir romandan ziyade bir kendini keşfetme öyküsü de diyebiliriz. Pek çok kişisel gelişim kitabı bu kitabın yanında o kadar zayıf kalıyor ki şaştım kaldım. Kütüphanemin en değerli kitaplarından olan Sol Ayağım kesinlikle okunmalı diye düşünüyorum.
Sol Ayağım
Sol AyağımChristy Brown · Nemesis Kitap · 201778,9bin okunma
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.