Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ne faydası var?... Oturup saatlerce konuşsak gene bitecek gibi değil... Halbuki biz beraber yaşamaya başladıktan sonra ne kadar az konuştuk... Birbirimize söyleyecek bir şeyimiz yok muydu? Neden?... Neden uzun uzun dertleşmedik? Belki o zaman birçok şeyler başka türlü olurdu..."
Fakat kim mesuttu? Bu neyin şikâyeti beyhude bir şey değildi. Bu kozmik seyahat insanoğluna saadetin beyhude bir gaye olduğunu anlatmıyor muydu? Suat buraya mesut olmak için mi gelmişti? Elbette hayır, elbette şimdi o küçük kadınlarıyla beraber olsaydı bin kere daha mesut olurdu. Fakat o buraya Mümtaz'ın ayağına basmak için gelmişti. Hem kendisine, hem ona istırap çektirecek, birbirini bedbaht edeceklerdi. Bütün insanlığın her gün, sanki bunun için yaratılmış gibi, yaptığı şey buydu. Suat, yine alnını, dizine dayadığı sol eline koymuş neyi dinliyordu. Fakat bütün uzviyetiyle tetkikte olduğu hâlinden anlaşılıyordu. Neyi dinlemiyordu, sadece canı sıkılıyor, sabırsızlanıyor ve bekliyordu. Ve Mümtaz da bu sabrın sonundan çıkacak şeyi onunla beraber beklemeğe başladı
Sayfa 279Kitabı okudu
Reklam
Uçmak ve kaybolmak. Niçin bu musıkî birdenbire kıvrak edasıyla çocukluğunun bayramlarını hatırlatmış, onların o gamsız, mesuliyet duygusuz, her zevki bir vicdan azabı ile beraber duymadan tattığımız zamanların neşesiyle coşmuştu? Bu kadar ölüyü birden diriltmek doğru muydu? Bu neşenin sonunda Allah'a mı varılıyordu? Yoksa hayata mı? Bunu bilmiyordu. Fakat -tıpkı o gamsız zamanlarının bayramlarında çok eğlenmekten, çok sevinmekten olduğu gibi -yavaş yavaş her şeyden vazgeçmeğe hazırlandığını, hattâ o uçuş arzusunun bile onu bıraktığını duydu. Garip bir şekilde şimdi kendisini yalnız görüyordu. İçi kâinat kadar genişti. "Ben bütün bir dünyayım" diyordu. Fakat bu dünya kadar geniş içine sahip değildi.
Sayfa 272Kitabı okudu
O yıllarda psikolog yok muydu acaba ülkede
İlkokula giderken üyesi olduğu 'Yedibela Çetesi'nin 'gizli görevi' Demokrat Partili ailelerin çocuklarını dövmekti mesela.
Sayfa 8 - TutkuKitabı okudu
Saadetin olup olmamasının ne önemi vardı? Varsa insanoğlu ne kazanırdı, yoksa ne kaybederdi? Hem o kadar tecrübe edilmiş bir şeydi ki... Saadet yuvası kuranların kendine kapanıp kendine yontan yaşayışlarının sonu da bir boşluğa gelip dayanmıyor muydu? Saadet kelimesi yalan olmaktan geçtim, bir bakıma zararlıydı da.
Sayfa 100Kitabı okudu
Eğer İslam' da ufak kızlarla evlilik meşru olmasaydı, tarih boyunca ve bugün İslam ülkelerinde bu ufacık kızlarla evlilikler olur muydu? İran'da kızlarda evlilik yaşı 13, Yemen'de daha da düşük. İran' da yeni kanun çıkardılar, bir üvey baba yetiştirdiği bir kızla evlenebilir, diye. Ne diyelim; o zaman gidin yoksul ülkelerden ufak kızlar getirin, karınlarını doyurup büyütün, ondan sonra da onlarla evlenin, ne güzel değil mi?
Sayfa 31
Reklam
Peki ya diğeri? O ne yapıyordu? Korkaklığının bedelini nasıl ödüyordu? Karlarını esirgediği çiçeği toprak almıştı, şimdi mutlu muydu? Onun en büyük kalp kırıklığı olmuştu, onun en büyük iç yangını olmuştu, onun en büyük cesareti ve korkaklığı olmuştu. Şimdi o yoktu, merak ediyordum, ondan esirgediği aşkla onsuz nasıl yaşıyordu?
Sayfa 311Kitabı okudu
Dört gün önce Ege bana kampa gittiğim günün akşamında bir teklif sundu. Onun yanına gitmemi, onunla yaşamamı istediğini söyledi. Çünkü artık her şey dayanılamaz bir hal almaya başlamıştı. Mesafelere rağmen sevilir miydi, evet sevilirdi. Sevdik çünkü. Mesafelere rağmen aşık olunur muydu olunurdu. Olduk çünkü. Mesafelere rağmen bir arada kalınır mıydı, kalınırdı. Kaldık da. Mesafelere rağmen mutlu olunur muydu? Olunurdu. Gördünüz. Ama mesafelerin yapmayı başardığı tek bir kötülük vardı insan hayatında. Tek bir duygu, tek bir his, tek bir engel... O da korkuydu. Korku hissi. İnsan arasında kilometreler varken korkuyordu. Bir şey oldu mu, bir şey olacak mı, o iyi mi, hasta mı, kaza mı yaptı, yoksa yanında biri mi var, biri onu benden alacak mı, yoksa ben uzağındayım diye yakınındaki birini sevmeye başlar mı?
Onu çılgınca sevmiştim! İnsan neden sever? İnsanın dünyada tek bir varlıktan başkasını görmemesi, kafasında tek bir düşünceye, kalbinde tek bir arzuya ve dudaklarında tek bir isme sahip olması tuhaf mıdır? Bir kaynak suyu gibi ruhun derinliklerinden dudaklara kadar yükselen, tekrarlanan, hep tekrarlanan, bir dua gibi her yerde hiç durmadan fısıldanan bir isim. Hikâyemizi anlatmayacağım. Aşkın bir tek hikâyesi vardır ve o da hep aynıdır. Onunla tanışmış ve onu sevmiştim. Hepsi bu. Bir sene boyunca, onun kollarında, onun şefkatiyle, onun bakışlarında, giysilerinde, sözlerinde, ondan gelen her şeyle sarmalanmış, ondan gelen her şeye bağlı ve hapsolmuş şekilde yaşamıştım. Bu öyle kusursuz bir ilişkiydi ki, gece miydi gündüz müydü, ölü müydüm, diri miydim, dünyada mıydım, başka bir yerde miydim, farkında bile değildim.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.