Cephemi varsın o solgun seneler soldursun
Yeni yıldız gibi doğdukça güzel her akşam
Gençliğin böyle benimken kocamam, hiç kocamam
Ruhum, ölsem bile ben, sen yaşayan ruhumsun
"Yağmurlarda yürümenin ustasıydı o,
Yapraklarını dört mevsimde aldığı biçimlerin.
Sorsalardı bulutların o sonsuz akışını,
Gökyüzü nasıl büyür uykusuz gecelerde
En iyi yanıtı alırdı, elbette.
Ustasıydı küçük ayrıntılardan,
Büyük öyküler çıkarmanın.
Bir duvar dibinde başı elleri arasında
Dudaklarını yiyen bir adamın,
Çok iyi bilirdi, göz çukurlarındaki gölü.
..
Ve ayakları altında binlerce bıçak
Bastıkça en ince yerlerine batarak
Döndü bütün kapılardan uzun boyları kırık...
Kim bilir neler derdi açsaydı ağzını
Işıklı vitrinler arasında susan biri olarak."
Tam da akşam üzeri gidiyorsun alıp aklımın aydınlığını batan günle birlikte, ince hüzünler içinde alacakaranlığını eliyorsun yüreğime susan göğün. Gölgelerin uzanıp uzanıp korkular içinde yalnızlığı öptüğü bu öksüz saatlerde; tam da özenle kurup sakladığım o en güzel sözü söyleyecekken gidiyorsun. Yaşanmış ve yaşanmamış ne varsa sana ilişkin, dünya kadar bir yumruk olup oturuyor boğazıma. Sıcakla soğuğun aykırı yol ağzında; hevesle düş kırıklığının, bekleyişle bitişin birbirini yediği karmakarışık duygular içinde kaskatı kalıyorum. Işıkları yanıyor bir bir karanlığa batan evlerin. Geçerek bırakılmışlığımın başucundan telaşlı adımlarla usul usul eksiliyor sokaklar. Günüm kördüğüm oluyor. Geceyi çözemiyorum. Ay ışığı gümüş bir hançere dönüşüyor karanlığın elinde, çizip çizip kanatıyor anıların suskun yüzünü. Buz gibi sular sızıyor ürpertiler içinde tenimden hücrelerime. Acılaştıkça acılaşıyor ayrılık.
Kitap Sabahattin Ali’nin sandığından çıkan yayımlanmamış hikayeleri, şiirleri, yazmayı planladığı hikaye ve romanlarına ait kısa notları, bazı çizimleri ve 1932-1948 yılları arasında gazetelerde yayımlanmış yazılarından oluşuyor. Beni en çok etkileyende bu yazıları oldu ve kitabın içeriğinden çok bu yazılarına değinmek için inceleme yazmaya karar
Dilimin ucunda bir eski arkadaş adı, Unutulmuş şekilleri taşıyan bulutlar;
Bir gökyüzü genişliğiyle ruhuma dolar
Otların içine sırtüstü yatmanın tadı.
Avucumda, sıcaklığını duyduğum ekmek; Üstümde hâtırası kadar güzel sonbahar; O bembeyaz, o tertemiz bulutlara dalar; Düşünürüm bir çocuk türküsü söyleyerek.
Şimdi düşünüyorum da
Korkmayan yanımızmış o çocuklar bizim
Ama biz korktuk.
Konuşan yanımızmış o çocuklar bizim
Ama biz sustuk.
Düşleyen yanımızmış o çocuklar bizim
Ama biz düşünmedik.
Direnen yanımızmış o çocuklar bizim
Ama biz teslim olduk.
Ne bî-an meh gam ez-dermândegî-i h' îşten dârem
Nemîmîrem belâ ez-zindegî-i h işten dârem
.
Benim acizliğim o ay yüzlünün ayrılığında çektiğim gamdan değildir. Ölemiyorum,bana asıl bela kendi hayatımdan gelmekte
☘️Türkiye'de öğretmenlikten atılıp, dergisi kapatılıp, borç harç içinde yaşamış ve kamyonla nakliye işi yapmış devrimci var mıdır?derlerse "O" deyin.
" Benim meskenim dağlardır" dedikten sonra dağlarda kalan kimdir?derlerse "O"deyin.
☘️ Türkiye 'de hapisten çıkması için, şiir yazılması istenen bir şair var mıdır?derlerse "O" deyin.
☘️ Ölümsüz eserlere imza atıp, ölümsüz kalmayı başarmış,hapishanede şiirler yazmış, bugün şiirleri şarkılar_türküler halinde söylenen bir efsane var mıdır? derlerse "O"deyin.
☘️ Öldürüldüğü sırada dahi kitap okuyan ve öldürüldükten sonra kitapları 15 yıl boyunca yasaklanan tek şair ve yazar kimdir? derlerse "O"deyin
☘️ TÜRKİYE'de CUMHURİYET tarihinin FAİLİ belli ama MEZARI olmayan ilk gazeteci kimdir? derlerse "O"deyin.
O Sabahattin Ali deyin.
Bugün Sabahattin Ali'miz 117 yaşında unutuldu mu tabi ki hayır,o kalbimizde her geçen gün sevgi ve saygımız kitleler tarafından artıyor.
Bugün Edremit Kazdağlarında yaşıyor ve yaşatılıyor Murat ve Uğur Bostancıoğlu kardeşlere bu güzel müze için teşekkür ve minnetlerimizi sunuyorum.
Bu topraklarda yaşayan canım Sabahattin Ali'mizi tarihi hissetmek ve ve hissettirmek adına yaşadığımız topraklara halka ve insanlığa çok değerli hizmet ve bağlılığını kanıtlayan bu güzel müze Edremit'e bağlı Güre'de Kazdağı Müzesi.
Bu çalışmanın değişik yerlerinde Joachim du Bellay, Nerval, Charles Baudelaire ve Mayakovski gibi dört önemli şair ve kuramcının genç şairlere öğütleri yer aldı. Onları bir araya toplamakta yarar var. Bunlara, Dağlarca'nın öğütlerini ve gerek şair, gerek şiir araştırmacısı olarak elli yıla yakın bir süre şiir üstüne çalıştığım için, kendi