Birisi, buradan bir günde Kabe'ye gitse, bu o kadar şaşılacak bir şey olmadığı gibi, keramet de değildir. Çünkü samyeli de bir günde Kabe'ye gidebilir. Asıl keramet senin ikilikten kur­tulman, kötülükten iyiliğe dönmendir.
Mevlana - (Ma-Ma-Fih)Kitabı okudu
“Aman Tanrım,” deyip alnını sıvazladı Zahra, “Seni her gördüğümde ömrümden bir yıl kaybediyorum. Şimdi aşağı iniyorum ve bu lanet kampanyayı kurtarmak amacıyla elimizden ne geliyorsa yapabilmemiz için senin de beş dakika içinde yanımda olman gerekiyor. "Sana gelince...” Henry'ye dönüp devam etti, “hemen lanet olası ülkene dönüyorsun ve eğer birisi buradan çıktığını görecek olursa seni kendi ellerimle boğarım. Kraliyetten korkuyor muymuşum o zaman anlarsın."
Sayfa 223Kitabı okudu
Reklam
Hele o günlerin Komünist-düşmanı yazarlarıyla aydınlarını okumak, düpedüz hüzün veriyor insana. Hüzün sözcüğünü kullanmak da sahtekârlık benim gözümde; çünkü McCarthy'ye karşı çıkarken, çoğu zaman onun kıyıcı yöntemlerine karşı çıktıklarını biliyorum - bir taşra kulübünü yönetenlerin ölçüleri bunlar.
Sayfa 147 - Can YayınlarıKitabı okudu
Mehmet Ali'ye soruyordum: - Niçin her şeyim senin hemşerilerinin bu kadar tuhafına gidiyor? Mehmet Ali önce inkar etmek istiyordu; sonra kendini tutamıyor; baklaları, birer nasihat halinde, ağzından çıkarı­yordu: - Beyim her gün tıraş olmayıver. - Beyim, bu dağın başında sabah akşam dişlerini fırçalamak neyine gerek. - Beyim, bizde saçlarını kadınlar tarar. - Beyim, geceleri, sabahlara dek mırıl mırıl ne okuyup duruyorsun? Seni büyü yapar sanırlar. Geceleri sabahlara kadar okumayayım da ne yapayım? Ben, el ayak çekildikten sonra odamın kapısını sürmeleyip kitaplarımla başbaşa kalmak saatini dört gözle beklerim. Çünkü, bu ömrümün bütün hazin sergüzeştini ve yaşadığım anın ağır sıkıntısını unuttuğum tek saattir. O vakit, bu çıp­lak ve yalçın oda, gerçek dünyadan daha geniş, daha ferahlı bir alemin munis, sevimli ve her biri sihir ve füsunla yoğrul­muş mahlukları ile dolmağa başlar.
Az iz Sancar DNA'yı onaran "fotoliya z " isimli bir enzim üzerinde yıllardır çalışmak t adır. Bir gün Türkiye'ye tatile gelirken Türk Hava Yollan uçağındaki dergide jetlag ile ilgili bir makale görür. O maka­ leden yola çıkarak jetlag ile sirkadiyen saatierin birbiriyle ilişkisi üzerine zihninde bir ışık yanar. Sancar'ın yıllardır üzerinde çalıştığı fotoliya z enzimi de ışıkla ak t ive olan bir enzimdir. Konuyu incelediğinde görme özürlü insan­ Iann veya kör farelerin de bu sirkadiyen saate uygun biyolojik fonk­ siyonlarının olduğunu fark eder. Aslında görme fonksiyonundan başka bir algaçla da ışıktan haberdar olduğumuz sonucuna varır. Bu bilgiyi önceki çalışmalarına ekiediğinde CY T 1 ve CY T 2 isimli proteinleri keşfeder. Bu proteinler sayesinde tıpkı bitkilerin güneş ışığının farklı dalga boylarına reaksiyon vermeleri gibi bizim vücudu­ muzun da güneş ışığına reaksiyon verdiği or t aya çıkar. Bu iki prote­in reaksiyonlarda görev alır.
Hasan Basri'ye 'Gönüllerimiz uykuda! Onun için vaazınız tesirsiz kalıyor.' demişler. Tebessüm ederek şöyle mukabele buyurmuş: 'Keşke uykuda olsa! O zaman çaresi bulunurdu. Çünkü nâimi (uyuyanı) uyandırmak mümkündür. Gönülleriniz meyyittir (ölüdür) ki onlara hiçbir tedbir ile intibah (uyanış) gelmez.'
Sayfa 115 - Hece Yayınları 2007 BaskısıKitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.