Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
...River is everywhere at once, at the source and at the mouth, at the waterfall, at the ferry, at the rapids, in the sea, in the mountains, everywhere at once, and ... there is only the present time for it, not the shadow of the past, not the shadow of the future. —— Çem (Robar) di heman demî de li herderî ye, li dev û kahnîya xwe, li şelaleyê, li bin derbasokê, li herikandinê, li deryayê, li çiyan: di heman demî de li herderî. Û... ji bo çem tenê aniha heye, ew ne li bin siya paşîyê, ne jî ya pêşîyê dimîne. —— Nehir aynı anda heryerdedir, kaynağında, ağızda, şelalede, kayıkta, geçitlerde, denizde, dağda: aynı anda heryerde. Ve onun için sadece şimdi vardır, ne geçmişin ne de geleceğin gölgesindedir o.
_Emekli bir Türk ile evlenen 72 yaşındaki yabancı hanım Türklere ait gözlemlerini anlatıyor ;_ 🤔 Ben Türkiye'ye geldi, evlendi . Türk erkek Türk kadınlar çok yemek seviyor. Hep çeşit istiyor. Biraz oturuyor hemen yemek soruyor. 😳
Reklam
Moira B.’ye neden o kadar kötü davrandığımı merak ederim, çünkü o benim müttefikimdi sadece. Sanırım Moria o gün ikimizin birlikte bir sınırı geçmemizi istemişti ve ben buna henüz hazır değildim. Sanırım o çizginin ötesinde daha zor ve daha karanlık bir şey olduğunu hissediyordum ve bunu istemiyordum. Sadece kendim için değil,hepimiz adına istemiyordum.
1 NiSAN'DA ASLINDA NE OLDU? Kaynaklarda İspanya olarak bilinen Endülüs'te yaşanan Müslüman katliamı sonrası aslında 'hile günü' olarak anılan 1 Nisan bugün şakalarla ve eğlenceyle geçirilen yılın bu gününe farklı bir anlam katıyor. Buna göre 31 Mart gecesi barış içinde yaşama sözü verilen Müslümanlar 1 Nisan sabahı
"Hayatım ölüm kadar sürekliydi. Hayat o kadar sürekliydi ki onu evrelere böler, birine de ölüm derdik. Her zaman yaşamda oldum, aslında ben olmaması, alışılmış bir şekilde ben dediğim şey olmaması çok da fark etmedi. Her zaman hayattaydım. Ben, yüksüz bir hamam böceği bedeni, ben, nihayet onu dışımda gördüğüm için en azından benden kurtulmayacak bir hayatla -hamam böceğiyim ben, bacağımım, saçımım, duvar alçısının üzerindeki en parlak ışığın dalıyım, kendimin her cehennemî parçasıyım- hayat içimde her yere öyle nüfuz etmiş ki, beni bir kertenkele gibi parçalasalar, parçalar titremeye ve kıvranmaya devam edecek. Bir duvara kazınmış sessizliğim ben ve en kadim kelebek kanat çırparak içeri girip bana bakıyor: her zaman olduğu gibi. Doğumdan ölüme, insani dediğim şey bu ve hiçbir zaman gerçekten ölmeyeceğim. Ama bu sonsuzluk değil, mahkûmiyet."
Proletarya
Proletarya, esas olarak sanayi işçilerine ve ikincil olarak da diğer ücretlilere atfen kullanılır. Proletarya, herhangi bir üretim aracından mahrum bırakılan ve emek gücünü üretim araçlarının sahibi olan kapitalistlere satmak zorunda olan bir sınıftır. Kapitalist işverenle- rin kendilerine ayırdığı artı-değerden çok daha küçük, az bir geçim ücreti
Sayfa 188Kitabı okudu
Reklam
O çocuklarla görünüşte aynıydı ama değildi aslında; fark­lıydı. Onlar gibi olmayacaktı hiç. O sahada çılgın gibi koş­tururken annesi arkasından oyundan önce gel bir şeyler ye de, yorulma diye seslenmeyecekti.
İslam Dünyası ve Karanlık Çağlar
Antik Yunan mirasını Müslümanların korumuş olması sıkça duyduğumuz bir iddia. Alt metni görmek kolay: "Batı şimdi üstün gözüküyor ama biz olmasaydık karanlık çağlardan çıkamazlardı." Eminim ki o İslam düşünürleri bugün yaşasalardı tam da bu Antik Yunan iddiaları yapanlarca "Batı yalakalığı" ve "monşerlik”le suçlanırlardı. Farabi'ye bakın: Orta Asya'da doğmuş, Bağdat'a taşınmış, Mısır'daki Helenistik İskenderiye okulundan etkilenmiş. Türk ve İranlı, her halükârda Arapça yazmış. Kahramanları Yunan, bazı hocaları Süryani, en önemli öğrencilerinden birisi de Kurtubalı bir Yahudi, İbn Meymun. Şimdi Allah aşkına, bu adam bugün yaşasa Ülkü Ocakları'na mı yazılırdı? Onu üreten İslam medeniyeti ile bizim tecrübe ettiğimiz Türk-İslam sentezi arasında dağlar kadar fark var.
Ve dedim ki kalbime, budalaya ne olduysa olacaktır bana da.. Git yoluna, ye ekmeğini coşkuyla, ferah gönüllü iç şarabını da ne yapacağını bilmiş Tanrı önceden. Giydiğin hep beyaz olsun, başından eksik olmasın merhem. Yaşa keyfince sevdiğin kadınla günlerin gururla dolsun, o da Tanrı'nın armağanıdır sana. Gurur dolu günlerin görüp göreceğindir hayatta, bir de güneşin altında harcadığın emek.. Yürü kalbinin gösterdiği yolda gözünle gördüğünü tanı: ama bil ki bütün yaptıkların yargısına uğrayacaktır Tanrı'nın.
Sayfa 150Kitabı okudu
DesPres'ye göre ölümün "işleyiş mekanizmasını" kabul eden biri, bir yandan da "öldürmeyeceksin" sözünü emir kabul eden ilk kişidir ve hayatta kalan da o olur. "Burada korkunç bir ironi vardır, çünkü ölümün bilincinde olmak, hayatı bilinçli bir itinayla yaşamaya neden olurken, ölümün reddedilmesi çılgın bir yıkıcılıkla sonuçlanır."
Sayfa 72 - Çitlembik YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
300 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Başkalarının mutluluğu artık mutlu olamayanların sevinci hâline geliyor.
Okumaya başlarken ne anlatıyor bu dediğim ama bitirdiğimde bu düşüncemden dolayı mahçup olduğum bende burukluk bırakan bir eser. Kitap ne kadar Felix'in aşkı olarak anlatılsa da en sonunda kimin kime ne kadar tutkulu şekilde bağlandığını anlıyorsunuz. Eser 19. yüzyılın başlarında Touraine, Clochergoud, Paris, İngiltere arasında geçen olayları
Vadideki Zambak
Vadideki ZambakHonore de Balzac · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202242,4bin okunma
296 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Herkes bir özleyişle yaşar...
Evet, evet biliyorum mahkeme sahnesinde hepimiz oradaydık. Bazı ruhlar vardır hani asla mutluluğa ulaşamazlar, hep dışlanmışlık, huzursuzluk, mutsuzluk hiçbir yer kabul etmez onları; işte Atsız öyle bir karakterdir, zaten hayatı sürekli mahkemelerde ve cezaevlerinde geçer. Çocukluk emelini gerçekleştiremez, asker soylu bir ailedir onunki
Ruh Adam
Ruh AdamHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 202126,9bin okunma
Cervantes: Don Quijote adlı kitabında eleştirmen A. J. Close şöyle der: "Sancho herkesin bildiği gibi yontulmamış biridir; panza 'göbek' anlamına gelir ve karakter esasen 16. yüzyıl [İspanyol] komedilerindeki şaklabanları anımsatır: tembel, açgözlü, yüzsüz, çenesi düşük, ödlek, cahil ve hepsinden öte beyinsizdir." Freud'un üstbeninin o tipik zalimliğini, aman vermeyen sadizmini alırsak neye benzer? Sancho Panza'ya. Ve tıpkı Sancho Panza gibi, absürd ve itici üstben de çok fazla ciddiye alınmaması gereken bir karakterdir. "Sancho'nun tam bir budala olamayacak kadar sağduyu sahibi olduğu ortaya çıkar," der Vladimir Nabokov Don Quijote Dersleri'nde , "ama tam bir baş belası olabilir." Hiç şüphesiz üstbenimizi tam bir baş belası ve görünürdeki makul hali içinde fazlasıyla ahmak bir parçamız olarak düşünmeye ihtiyacımız var. Başka bir deyişle, Don Quijote'ye istemediğimiz ölçüde benzesek de benzemesek de, kendimize daha ziyade Sancho Panza'nın bakış açısından bakıyor olabileceğimizi fark etmemiz gerekiyor. Yani hayattan da yasak hazlarımızdan aldığımız tat kadar -hatta belki daha fazla- hakiki zevk atabiliriz. Sınırlayıcılığımızın bizi ne denli sınırladığını hafife almış olabiliriz. Birlikte bir şeyler yapmaktan aldığımız haz bu kadar ürkütücü olmak zorunda değil.
İbrahim aleyhisselâm'ın misafirsiz yemek yemediği meşhurdur. Bir gün bir kâfir uğramıştı, ona îmân teklif etti, o da geri dönüp gitti. Cenâb-ı Hak'tan kendisine şöyle hitap geldi: "Yâ İbrahim! Ben ona 90 senedir rızık veriyorum da sana bir gün uğradı, 'iman etmedi.' diye ekmek vermedin." Bunun üzerine İbrahim aleyhisselâm adamın arkasından koşup çağırdı: Ve "Bana Rabbim hitap etti, gel yemeğini ye" deyince kâfirin de insafa gelip îmân ettiği meşhurdur.
CHP'ye, genel seçimde, şu âna kadar hiç oy vermedim; AKP'ye bir kez oy verdim, o da ilk döneminde.. Şu an hiçbir ittifaka ya da partiye oy vermiyorum.. Çok yetersizler bence... :))
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.