Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Aşkımıza ödül diye Yüreğimde taş bıraktın Gidiyorken imza diye Gözlerimde yaş bıraktın Hayatımda ne tat ne tuz Sensiz odam buz kesti, buz Gecelerim hep uykusuz Sol yanımı boş bıraktın Mutlu musun oralarda Olamadık bir arada Sen gideli buralarda Boynu bükük baş bıraktın Neden bitti niye küstük Diken oldu yatak yastık Sen gideli yüzü asık İki çatık kaş bıraktın Günüm kara gecem kara Mahkum ettin dört duvara Kavuşmadan ilkbahara Dört mevsimi kış bıraktın...
"Geceleri odam küçülüyor, bunaltıyordu beni. Mezarda hissedilen bu değil miydi?"
Reklam
Benim odam da bir tabut değil miydi, yatağım mezardan daha soğuk, daha karanlık değil miydi? O yatak ki hep hazırdı ve beni uykuya çağırıyordu! Bir tabutta olduğum duygusunu sık sık yaşamışımdır. Geceleri odam küçülüyor, bunaltıyordu beni. Mezarda hissedilen de bu değil miydi? Kim bilir ölümden sonra ne hissedileceğini?
DERS ALINMASI GEREKEN HARİKA BİR HİKAYE DAHA Çocuklarınızla Konuşun Bir gün susmayı öğrendim..Öyle bir sustum ki,belki sonsuza kadar susacaktım. Çünkü susmak benim küçücük dünyamda babamla kurduğum iletişim tarzıydı.Babam akşamları eve yorgun dönerdi.Ben bütün gün evde sıkılır, onun gelişini iple çekerdim.Daha o kapıdan girer girmez boynuna
Sayfa 274Kitabı okudu
Arkadaşlar bir konuda yardımınıza ihtiyacım var. Evde Odam çok eşya dolu.Balkon kapalı yani anlıyacağınız gündüz bile ışık yakmak zorundayım.Dolayısıyla ben bu ortamda çalışamıyorum.Her ne kadar istediğim Fen Lisesini kazanamasam da kazandığım lise fikrine alıştım.ve ben bu lisenin yurdunda kalmak istiyorum. Yurdu gezdim gördüm gayet güzel her odada banyo bile var.daha hiç tecrübem yok sizce evimde ailemin yanında çok zor şartlar altında çalışarak mı kalayım yoksa yurtta rahat bir şekilde çalışarak mı kalmalıyım?
Arkasında Dalia 'nın sesini duyabiliyordu. "Benim odam,"dedi. "Evet"dedi Beşir."Benim de odamdı."
Sayfa 214 - PegasusKitabı okudu
Reklam
Kapıyı açınca kalbim paramparça oldu, çünkü buranın artık odam filan olmadığını çakozladım kardeşlerim.
Sayfa 119Kitabı okudu
“Odam her an daha karardı, daha daraldı, bir mezar oldu âdeta. Korkunç gölgeleriyle gece etrafımı sardı. Lamba is yapıyordu, kürkümü giymiş, abamı omuzlarıma almış, boynuma şalımı sarmıştım, iki büklüm gölgem duvara vuruyordu. Gölgem çok çok güçlüydü, belirgindi gerçek cismimden; duvara vurmuş gölgem daha gerçekti vücudumdan. Sanki ihtiyar hurdacı, kasap, dadım ve o kahpe karım, benim gölgelerimdiler, ben bu gölgelerin içinde hapsedilmiştim. Bir baykuşa benziyordum, ama iniltilerim boğazımda takılıp kalıyordu ve ben pıhtılaşmış kan olarak tükürüyordum onları. Şayet baykuş da hasta olsa enim düşündüğüm şeyleri düşünür. Duvardaki gölgem tıpkı bir baykuş gölgesiydi ve iki büklüm eğilmiş, yazdıklarımı dikkatle okuyordu. Anlıyordu besbelli; bir o anlayabilirdi. Göz ucuyla gölgeme baktıkça korkuyordum.” Kör Baykuş, Sadık Hidayet
Sana beyaz keten örtülü sofralar kuramam  Memleket gibi esir ve yoksuldur odam… ‘Nazım Hikmet Ran
Yapayalnızım… Etrafımda yok senden bir iz. Odam sessiz… Dışarıda yağan kar sessiz… Bu geceler dayanılır gibi değil ki. Ey şimdi bu satırları okuyan bil ki: Istıraplar yüz katlı kış gecelerinde… — Sabahattin Ali
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.