Respected SirAssalamu alaikumThanks for being kind engouh to launch such a site where both Muslims and non-Muslims can have an access to obtain books without charge to know about Islam the glorious magnificent religion of the world. We are running free in
Bedir ve UhudSeyyid Kutub · Muvahhid Yayınları · 199820 okunma
Aynı yazarın Student's Guide to Writing College Papers kitabına oldukça benzer, hatta bir kısmı aynı. Bu kitap diğerinin daha detaylandırılmış bir hali olarak da düşünülebilir.
Muhteşemm!! Kesinlikle, açık ara bu sene okuduğum en iyi kitap. Her sayfasından büyük bir zevk aldım. Bu yüzden 671 sayfa bana az geldi. Kitapta aklınıza gelebilecek her şeyi bulabilirsiniz. Sadece cadiler, vampirler ve iblislerden ibaret değil. Mitolojiden tutunda biyoloji, simyaya kadar her şeyi içinde barındırıyor. Aynı zamanda farklı konulara sahip birkaç kitap okuyan birisi olaraktan bu kitabı okumaya başladığımda tamam bir bölüm okur sonra diğer kitaplarıma bakarım diyordum ki hiç bu kadar yanılmadım. Elime aldım ve bırakamadım. Her sayfayı soluksuz, büyük bir merakla ve açlıkla okudum. Uzun zamandır bir kitabın içine hiç bu kadar girmemiştim. Heralde bu kitabı çok rahat bu türde okuduğum en iyi 10 kitap arasına sokabilirim gönül rahatlığı ile. Yazar, kelimeler ile harika bir dünya yaratmış. Basit cümleler ile bizi etkilemeye çalışmamış. Buna rağmen o kadar akıcı ki ne zaman kitabı yarıladığınızı okurken farkedemeyeceksiniz. Şiddetle tavsiye ederim, okuyun:)
Serinin diğer kitapları;
1. A Discovery of Witches - Cadıların Keşfi
2. Shadow of Night
3. The Book of Life
" Ölmüyorum, yaşamıyorum, iyileşmiyorum, acısız bir hastalık bu çünkü aşık olabiliyorum. Sahip olacak mıyım bir gün bilmiyorum çünkü beni yaşatacak ya da yok edecek bütün merhamet onun ellerinde. "
Şiddetli bir çocukluk geçirmiş Bianca, artık 23 yaşına gelmiş bir kabin görevlisidir. En yakın arkadaşı Stephan bir homoseksüeldir ve Bianca'nın sahip olduğu tek ailedir. James ise yaşı belirsiz oteller sahibi milyarder çocuğumuz... O da ailesini 13 yaşında trafik kazasında kaybetmiş. Adam tam bir BDSM'ci. Bunun neden kaynaklandığını da ailesinin
Ellery belirli bir nedenden ötürü yalnız kalmaktan korkan, "hayat dolu", iyiliksever ve hemen kanınızın ısınacağı bir karakter. Connor ise 30 yaşında başarılı bir Ceo, kadınları sadece zevki için kullanan bir karakter. Ellery'nin iyilik dolu kalbi sayesinde olur tanışmaları. Şimdi gelelim benim yorumuma. Kitabı okurken oradan buradan
Tek bir sayfasında dahi of dedirtmeyen her bir sayfasında soluk soluğa okuduğum İstanbul aşıklığıma aşıklık ekleten kitap.
Teşekkürler @başkomsernevzat
Harikaydın Ahmet Ümit!
İstanbul HatırasıAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201935,3bin okunma
Beni Serenad'dan sonra etkileyen 2. kitap oldu. Kitabın sonuna kadar yok canım gerçek olamaz bu hikaye diye diye geldim fakat Beyoğlu'nda bulunan müzeye gidince etkisinden 1 ay kurtulamadım. Hala hatırıma geldikçe of çekerim.
Masumiyet MüzesiOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202241,3bin okunma
"I know that my country was not made to be a land of hatred. No one is born hating another person because of the color of his skin. People learn to hate. They can be taught to love for love comes more naturally to the human heart." Nelson Mandela
"Biliyorum ki ülkem nefretin toprakları olmak için yaratılmadı. Kimse renginden dolayı başkasından nefret ederek doğmaz. İnsanlar nefret etmeyi öğrenir. Sevmek öğretilebilir, çünkü sevmek insanın kalbine çok daha doğal gelen şeydir." Çeviren: ladyas
Sol Yanım Acıyor Anne
Merhaba anne, yine ben geldim
Merak etme okuldan çıktım da geldim.
Anneler de babalar gibi merak eder mi bilmiyorum ama,
Ali “okula gitmezsem annem çok kızar merak eder” demişti de onun için söylüyorum.
Geçen hafta öğretmen sağ elimde sarımsak,
sol elimde soğan dedirte dedirte
Öğretti sağımı solumu.
Ben biliyorum artık anne,
Kumların Kadını şimdiye dek okuduğum en kasvetli ve sinir bozucu kitaplardan biriydi, ama buna rağmen kitabı çok sevdim. Kitaptaki karanlık atmosferi, kahramanın çaresizliğini iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Bu bakımdan, Stephen King'in Misery'sini çağrıştıran bir taraf var Kumların Kadını'nda. Japon edebiyatının meraklılarına kesinlikle tavsiye edebileceğim bir kitap. Aynı zamanda kitabın 1964 yapımı bir film uyarlamasının da olduğunu hatırlatmak isterim: Suna no Onna (Woman of the Dunes).
Sinema gelişimi içerisinde farklı dönemlerde bir çok akımın etkisinde kalarak şekillendi ama bazı yönetmenler var ki tek başlarına bir akım gücüne sahipler. Kieslowski de benim için o yönetmenlerden birisidir. İlk dönem filmlerindeki o sertliği zamanla daha naif,şiir(klasik olacak ama onun kadrajlarını ve geçişlerini anlatabilecek daha güzel bir kelimem yok) bir nitelik kazanmıştır. Çoğu kişi "The Decalogue" ve "Three Colors" serileriyle tanır yönetmeni ama sinemasındaki bu ince geçişin ilk örneği olan "The Double Life of Veronique" gözden kaçmaması gereken bir şaheserdir.
Ruhları hafifleten insandır Kieslowski.