“Yo, Siddhartha’nın bundan böyle elimden kayıp gitmesine izin vermeyeceğim! Bundan böyle düşünmeye ve yaşamaya Atman’la ve dünya ıstırabıyla başlamayacağım. Bundan böyle kendimi öldürüp, kendimi parçalara ayırıp da yıkıntıların ardında bir giz aramaya kalkmayacağım. Bundan böyle ne Yogo-Veda, ne
Atharva-Veda, ne çileciler, ne de herhangi bir öğreti olacak öğretmenim. Kendi kendime öğretmenlik yapacak, kendi kendimin öğrencisi olacak, kendimi tanımaya, Siddhartha’nın gizini tanıyıp öğrenmeye çalışacağım.”
“Geniş çerçeveyi çizemediğiniz için ’ortamın gerçekleri’ sizin gerçekleriniz haline geliyor. Geçim için öğretmenliğin yapıldığı bir bağlam içinde ‘gelişim için öğretmenliği’ yorumlamaya çalışıyorsunuz. Halbuki gelişim için öğretmenlik bambaşka bir yaşam felsefesi.”
Öğretmenlik yapmayı aşıp öğretmen olanlar, eğitimde problem gibi görünen her şeyi fırsata çevirip harikalar yaratabilirler. Çünkü eğitim, özü itibarıyla, bir öğretmenin başarısız olmasına değil, başarılı olmasına açık bir alandır.
Sayfa 30 - Final Kültür Sanat YayınlarıKitabı okudu
Günden güne artan bir öğretmen düşmanlığı var. Herkes o kadar belli ediyor ki öğretmenlere karşı olan kinini. Sırf tatillerinden dolayı. Bakın ben köyde büyüdüm. Tarlada çalıştım, taş attım, koyunlara gittim, ineklere baktım, bahçeye baktım, balyalara saman doldurdum, saman taşıdım. Hayatımın hiçbir döneminde öğretmenlik yaptığım dönem kadar zorlanmadım. Siz 40 çocuğa bakmanın nasıl olduğunu bilemezsiniz. Eve gelince program hazırlamaya çalışmanın, sürekli evrakla uğraşmanın, velilerle uğraşmanın, sürekli stres halinde olmanın nasıl bir şey olduğunu anlamıyorsunuz. Ayrıca madem öyle tatili var gelin olun kardeşim. Yapacağın bir eğitim fakültesine girmek ve gece gündüz bazen 6 yıla kadar KPSS çalışıp atanmak. Merak etmeyin kimse size engel olmayacak
“Çocuk sahibi olduktan sonra hepimiz öğretmenlik mesleğine ilk adımı atmış oluruz. Çünkü çocukların okul hayatı boyunca ve sonrasında sergiledikleri birçok davranış, alti bezli dönemde verilen eğitimden izler taşır.”
Hayatı boyunca kitap okumayı çok sevdi ve yaşadığı müddetçe 4.000’ne yakın kitap okudu Atatürk. Çocukken babasının yokluğunu dolduran ve çektiği yoksulluktan kurtaran şey yine kitaplardı. Durmadan tarih kitapları okur ve olayları anlamlandırmaya çalışırdı. Kız kardeşi Makbule Atadan hatıralarında
"Öğretmenim bi bakar mısın?" Diye söze başlıyor kıymetli Doğan hocamız. Eserin konusu temel anlamda öğretmenin gücünü, nesiller yetiştirme noktasındaki potansiyelini detaylı incelemeye ve öğretmenlik yapan değil öğretmen olanlara bu mevcut potansiyelin uygulamaya dökülmesine yönelik metodlara, tecrübelere dayanıyor. Eserde her alt başlıkta, kıymetli eğitimcilerin yahut öğrencilerin geçmiş tecrübelerini içeren mektuplarına yer verildiğini görmek mümkün. Okurken çokça altını çizdiğim satırlar oldu. Hatta kimi zaman bütün bir sayfayı öğretmenlik yaşamımda kullanmak üzere not ettim... Bir öğretmenin öğrencisiyle ilişkisi nasıl olmalı? Öğretmen öğrencisini her şeyden önce bir insan olarak görüyor mu? Öğretmen öğretim süreci boyunca 'Denetim Odaklı Korku Kültürü'nün mü bir taşıyıcısı oluyor? Yoksa 'Gelişim Odaklı Değerler Kültürü'nde karşısındakini bir birey olarak görerek mi muamelede bulunuyor?...
Eserde bu gibi soruların cevaplarını net bir biçimde görmek mümkün. Okunmalı efendim
Üstelik yalnızca öğretmenlik aşkını yüreğinde taşıyanlar değil, ebeveynlik görevini taşıyan bireylerin de kesinlikle okuması gerektiği kanaatindeyim. Zira eğitim en temelde evde başlar. Bilinçli, eğitimli ebeveynler, çocuklara ilk eğitimi vermekle kalmaz, aynı zamanda çocukların eğitim hayatları boyunca karşılaşacakları tüm olumlu olumsuz davranış değişikliklerinde eğitimcileriyle iş birliği içinde olur, ekip ruhuyla çalışır ve böylece çocuğun gelişiminde olumlu bir rol üstlenmiş olurlar.
Muhakkak okunmalı diyelim...
Doğan hocam harika bir iş çıkarmış. Kendisini sevgi ve rahmetle anıyoruz