Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Oğuz BAHÇE

Oğuz BAHÇE
@oguzbahce
“Anladım ki bütün bu yolculuk, kendimden kendime imiş.”
Yüreğim umutsuzluk içinde. Ölümden korkuyorum. Gılgamış
Reklam
… diş fırçası bile insana bir bağlanma duygusu veriyor.
Acımak… Ben insan ruhlarında ki derinliğin ancak onunla ölçülebileceğine kaniyim.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
- Sen “aşermek” diye bir lakırdı vardır, manasını bilir misin Osman? - Hayır. - Bunun kadınlara göre manası ellerine fırsat girdi diye kocalarını Haymana beygiri gibi kullanmak, canlarından bıktırmak. Yalnız kocalarına olsa… Dünyanın başına beladırlar.
Reklam
İnsan ömrü, kainatın hayatı nur içinde bir an görünüp sönen bir hayal… Bir gölge oyunu…
Ah insana duyacağı, isteyeceği bir şekilde gelmeyen saadet! Benimki işkenceli bir saadet.
Sayfa 217Kitabı okudu
İçinde ifade edemediği binbir ince his birbirine karışıyor, kalbini karmakarışık bir heyecan kasırgasına çeviriyordu.
Sayfa 231Kitabı okudu
.., hayatın bir sihirbaz gibi, en sabit insanları saatten saate değiştirdiğini düşündü.
Sayfa 231Kitabı okudu
Reklam
Toprak ne kadar zengin olursa, orada bir şey yetiştirememen de o kadar affedilmez olur.
Sayfa 385Kitabı okudu
Bildiğiniz gibi zihin, tuzaklarla dolu arka sokaklarda gezinmeye bayılır.
Sayfa 142Kitabı okudu
Bir olay, kendisini hazırlayan rastlantıların sayısı oranında önemli, anlamlı ve dikkate değer değil midir?
Romanlar, Tereza'ya yetersiz bulduğu yaşamından düşsel bir kaçış imkanı vermiyorlardı sadece ...
İçinde yaşadığı yeri terk etmek isteyen kişi mutsuz kişidir.
Sadece tek bir hayat yaşadığımız için bu hayatı öncekilerle karşılaştıramaz ya da kusurlarımızı gelecekteki hayatlarımızda gideremeyiz; bu nedenle de ne istediğimizi bilemeyiz.
Reklam
"Başkaları gibi yaşamasını bilmeyenler, başkalarını taklit etmeliydi."
Bana kötü bakmıştınız. Okurken sayfalarımı buruşturmuştunuz. Bu çocuğun aslında neye ihtiyacı var diye düşünmemiştiniz. Bu çocuğun aslında Sevgi’ye ihtiyacı vardı.
Sayfa 143 - İletişimKitabı okudu
Sokağa nasıl çıktığını hatırlamıyordu. Düşüncelerini sonuna kadar izleyememişti galiba ve kafasının dağınıklığına kızdığı için yataktan kalkmıştı...
Sayfa 121Kitabı okudu
“Fırsatlardan yararlanmak istemeyen insan, fırsatın dağıtıldığı sırada orada bulunmaz. Kendisini, yaralı bir kalbin emrine sunamaz...”
Olmadı, kısmet değilmiş albayım, mutfak temizliğiyle olmuyormuş. Uyanınca boynuma sarılmıştı uykulu kollarıyla. Ben de bütün iş bundan ibaret diye sevinmiştim, esas meselelere boş vermiştim, tabakların suları bile akmadan onları kurulamıştım, beni azarlamıştı, çünkü kurulama bezleri hemen ıslanmıştı, ondan azarlamıştı, beni bu kadar seven ve ikide bir kollarını boynuma saran kadın neden böyle önemsiz bir mesele için beni azarlamıştı? "İyi niyetlerle iyi eserler verilemeyeceğini neden hatırlatmıştı?" Neden neden neden albayım?...
"Okuduğum şeylere ya da tabiatı sevenlerden duyduğuma göre, günlük yaşantının akışı içinde sevmek gerekiyordu tabiatı. Son günlerdeki yaşantım içinde bu akışı sağlamak da oldukça zordu. Tabiattan, payıma düşen çok az şey kalmıştı. Ömrümü eşya ile geçiriyordum. Eşyayı da sevmiyordum galiba. Daha doğrusu, eşyayı insanlarla bir tutuyordum, ikisiyle de aramda, yalnız benim bildiğim ve başkalarına açıklanması güç meseleler vardı. "
Reklam
"Evet, şundan gülümsemiştim: Artık yalnız kalacağıma göre, kimse artık benim yüksek sesle ya da içimden düşündüğümü bilemeyeceğine göre, bundan sonra her şey bana nasıl geliyorsa öyleydi. Yüksek sesle de düşünürdüm; istediğim kadar korkar, istediğim kadar ölürdüm."
..."Yüzünü buruşturdu: Kafamda deliler dolaşıyor: Birbirlerini su birikintilerine itiyorlar, dillerinin ucuyla parmaklarını yalayarak koşuşuyorlar. Eşya insana inatçı bir direniş gösterdiği zaman hep birlikte üstüme çullanıyorlar: Delice bir şey yap! diye bağırıyorlar vızıltılı seslerle. Eşya sana karşı mı geliyor, kır onu! Sana boyun eğmeyen otlara vur tekmeyi! Her şeyi parçala."...
"Hikmet, kapının önünde durdu: Neden beni görünce gülüyor? insanlardaki zavallılığı, önce çocuklar seziyor galiba. Delileri de önce onlar kovalar. Eğilip yerden taş alan yüzlerce deli birden gördü kafasında; yüz milyonlarca çocuk, on binlerce deliyi kovaladı."
Bu kitap, kütüphanemde yıllardır var. Gözüm takılıyor, elime alıyorum, okuyayım diyorum, sonra yerine bırakıyorum. Sizde de olur mu bilmiyorum. Sanırım kitap henüz beni kabul etmedi. Ruhsal açıdan, sen henüz beni okumaya hazır değilsin mi diyor?
Acaba iyi bir şey olacak mı? Hayır dedim kendime. İyi şeyler birdenbire olur; bu kadar bekletmez insanı...