Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bayati- Câm-ı Cem-ayin'de Dede Korkut
Korkut Dede, Hz. Muhammed'in yüzünün nuruyla şereflenmiştir. Sonra Selman-ı Farisî'nin Oğuz Türklüğüne İslamiyeti öğretmek için birlikte Türkistan'a geldiği Oğuzname'de kaydedilmiştir.
Sayfa 111 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
“İslamiyet’i ilk kabul edenlerin Sir-i Derya bölgesinde yaşayan ve toplumsal gelişme açısından en ileri aşamada bulunan Oğuzlar olması rastlantı değildir. Reşidüddin’in Oğuzname Şamanizm ile İslamiyet arasındaki mücadeleden söz eder. Oğuzların efsanevi atası, Boy’un yaşlıları önünde oğlunun densizliğinden dert yanar: “Oğlum Oğuz, çocukluğunda mutlu, tacına tahtına bağlı bir kişi idi. Şimdi ise kulağıma çalındı ki inancından ayrılmış ve kendisine yeni bir Tanrı seçmiş. Bu bizim için büyük onursuzluktur. Genç bir adamın bizi ve Tanrısını hiçe saymasına ve bize ihanet etmesine nasıl katlanabiliriz?” Meclis, oğul Oğuz’u ve yandaşlarını öldürme kararı alır. Oğul Oğuz’un puta tapan ve amcalarının tepkisine karşı giriştiği savaşta elde ettiği zafer ve bu puta tapıcı yaşlıların ölümü, Allah’ın bir “zaferi sayıldı ve halkın İslamiyet’i kabulünde belirleyici oldu.”
yordam kitapKitabı okudu
Reklam
Selçuk Oğuz Devleti'nin "sü-başı" sı yani Ordu kumandanı olduğu ve oğuzların Kınık boyuna mensup bulunduğu halde Yabguların görüş ve propagandası ile o destanda (oğuzname) "keregüci" yani çadırcı bir aileden gösterilmiş ve küçültürmüştür.
Herodot ve ardından gelen birçok tarihçi, İskitlerin çağdaş Azerbaycan arazisinde kurdukları devletin sınırları ile Oğuzname'deki Azerbaycan'da kurulan devletin sınırlarının da uyuştuğunu savunmaktadır.
Sayfa 135
“Kitâb-ı Dedem Korkud
“Ağzımı açıp övsem, üstümüzde Allah güzel. Allah’ın dostu, dinin önderi Muhammed Mustafa güzel. Muhammed’in sağ tarafında namaz kılan Ebubekir Sıddık güzel. Otuzuncu cüz başıdır, ‘Amme’ güzel.
Av Ritüelleri: Orta Asya ve Sibirya'nın bugünkü Türk dünyasında sapsız av ritüelleri yürütülmektedir. Hatta bunların izlerine, İslâmiyeti benimsemiş Türk kültürlerinin arasında bile rastlamak olasıdır. Fakat daha önceki dönemlerde yürütülmekte olan av ritüelleri artık fazlaca bilinmemektedir. İslami metinlerin incelenmesi suretiyle bu ritüellerin büyük bir kısmına, ancak Cengiz Kağan'ın hükümranlığı döneminde, Moğol devletlerinde ve Selçuklu hakimiyeti döneminde ilk kez rastlamaktayız. Tarih öncesi çağlarda bile Orta Asya'da ava ilgi duyulduğunu ve özel davranış biçimleri sergilediklerini, Moğolistan'daki taştan hayvan heykellerinden, kayalara yapılmış çizimlerden ve mezarlardan anlamaktayız. [...] Bir insanın ilk avı, bir avlak sahibinin emri üzerine gerçekleşir. Bu ise, bir hükümdar, bir boyun beyi veya ailenin reisi olan babadır. Oğuzname'nin Uygur nüshasında prensin tüm yaşamı iki törensel (ve biraz da gizemli) av ile şekillenir: Avların ilki onu bir erkek yapar ve evliliğe hazırlar. Sonuncusu ise gerçek anlamda bir törendir. Kendisi bu sırada, sahip olduğu avlanma hakkını ve aynı zamanda mirası ile hükümdarlık erkini oğullarına devreder.
Reklam
Kurt bir ata hayvanı olduğu için, onun resmi ya da başı sancak direklerinin ucunu süslemekte ve Türk muhafız kıtasındaki subaylar kendilerini "kurtlar" olarak adlandırmaktadır. Belkide, sancaktarın ordunun başında yürüyor olması, Oğuzname'den de çok iyi bildiğimiz üzere, özellikle yürüyüşlere kurt'urı liderlik etmesinin bir nedeni olsa gerek: "Ordunun başında mavi tüylü, mavi yeleli büyük, erkek bir kurt yürüyordu [...] Şöyle diyordu: Atma atla ve yola koyul Oğuz [...] ben senin yerine başa geçerim. Sana yolu gösteririm."
Kök: Mavi, gök mavisi, Gök. Şüphesiz Çinlilerin etkisi sonucu, renklerin sembolizmi Türk dünyasında önemli bir rol üstlenmiştir. Birçok Türk dilinde Göğü nitelendiren kök sözcüğü, ilk başta göğün, yani büyük tanrının isimlerinden yalnızca biriydi. Aynı şekilde göğün seçilmiş halkı olan Türk halkını ve gökten gelen kimi nesneleri, özellikle kurdu, Kök böri, "mavi kurdu" nitelendirmekteydi. Bibliotheque nationale de France'deki Oğuzname'de, Işık da "mavi" olarak adlandırılmaktaydı: Bu bilgi önemlidir, çünkü güneş ve ay ışıkları ile mavi renkteki nesneler arasındaki sıkı ilişkileri ortaya koymaktadır. Moğol döneminde ve daha sonraki dönemlerde açık seçik bir şekilde ikiye ayırarak, "tanrı" için Tengri ve "mavi" için kök sözcükleri kullanılsa da, durumda esas itibariyle fazlaca bir şey değişmez.
Kut: Genellikle "servet", "şans" diye tercüme edilen kut sözcüğünün asıl anlamı çok tartışmalıydı. Kimi metinlerde, kut aynı zamanda uyarlık (tanrısal buyruk) ve şans (ülüg) ile birlikte çağrılmakta, daha başka metinlerde ise onunla birlikte aynı anda Tengrinin gücü (küc) zikredilmektedir. Dolayısıyla belirsiz olan bir şey
Türklerin Tanrısı (Türük Tengrisi)
Tengri: Gök, tanrı, gök tanrı. Bu sözcük için en eski tanıt, Hiung-nular ile ilgili Çin yıllıklarında, tcheng-li biçiminde geçer ve bu, şüphesiz iki heceli bir sözcük olan tengrinin Çince çevriyazısıdır. Sonraları, Çinliler tengri için teng-ningli (ya da tengyili) biçiminde üç heceli bir sözcük ortaya atarlar: Ortadaki 'nin düşmesi normal,
Reklam
Camiu't-Tevarih bir dünya tarihi niteliğinde olup türünün bilinen ilk örne­ğidir. Bu eseriyle Reşidüddin, ilk dünya tarihçisi olma sıfatını kazanmıştı. Devrin kendisinden önceki kaynaklarının ihmal ettiği Moğol-Türk boyları­nın tarihine önemli bir yer ayırmıştı. Böylece bu iki milletin tarihte oynadığı rolü ortaya koyan önemli veriler sunmuştu. Arap-İslam kaynakları tarafından Türk tarihinin ihmal edilmiş noktalarını kayıt altına alarak sonraki nesillere aktarmıştır. Türk tarihi üzerindeki en önemli katkısı kuşkusuz Oğuznâme'ye eserinde yer vererek Oğuz Kaan destanını çok erken bir dönemde kayıt altına almasıdır. Reşidüddin, Câmi'ut-Teviirih'i Gazan Han'ın emri ile 1301 senesinde yaz­maya başladı. 1304 senesinde Gazan Han öldüğünde hala eser tamamlanma­mıştı. Reşiddüdin, eserini ancak Olcaytu Han zamanında 1306/7 senesinde tamamlayabilidi.
Oğuzname
Onlar da bu dünyaya geldi geçti Kervan gibi kondu göçtü Onları da ecel aldı yer gizledi Fani dünya yine kaldı Gelimli gidimli dünya Son ucu ölümlü dünya Kara ölüm geldiğinde geçit versin Sağlıkla, akılla devletini Hak arttırsın O övdüğüm yüce Tanrı dost olarak medet eriştirsin. Dua edeyim hanım: Yerli kara dağların yıkılmasın. Gölgeli büyük ağacın kesilmesin Taşkın akan güzel suyun kurumasın. Kanatların uçları kırılmasın. Vuruşunca kara çelik özkılıcın çentilmesin. Dürtüşürken alacam mızrağın utanmasın. Ak pürçekli ananın yeri cennet olsun. Hakkın yandırdığı çırağın yana dursun. Kadir Tanrı seni namerde muhtaç eylemesin hanım hey!
Oğuzluğun Batı Türk dünyasının bir eseri olduğuna dair iki ipucu daha sunmak istiyorum. Birisi Oğuzca ile Çuvaşçanın şaşırtıcı ortaklıklarıdır. ... Türk dili ailesi içindeki bu ilginç alakayı ancak çok eski dönemlerdeki bölgesel ortaklığa, komşuluğa bağlayabiliriz. Bir diğeri ise Oğuz kuruluş efsanesi olan Oğuzname'nin tamamen bir Batı eseri oluşudur.
Sayfa 88
Hem Dede Korkut Kitabı'nın hem de Oğuzname'nin 580'den önce Türkler arasında anlatıldığı ortaya çıkmaktadır.
Sayfa 22
196 öğeden 181 ile 195 arasındakiler gösteriliyor.