Evet sevgili dostlarım, bir kitabı daha bitirdim ve ÇILDIRIYORUM. Aman yarabbi o neydi öyle, MUHTEŞEM bir kitaptı.. yaa çok beğendim!! Şöyle bir derin nefes alayım ve incelememi yazayım.. sakin olmam gerekk!
Şimdi kitabın puanları birazcık düşüktü ve açıkçası takip ettiğim birçok kişi de beğenmemişti. O yüzden bir tık enerjim düşük başladım
Robert Bryndza, okumak istediğim polisiye yazarlarından birisiydi. Hep kitaplarını görüyordum ve meşhur karakterimiz Erika Foster'ı da tanımak çok istiyordum. Polisiye kitabım kalmadığı ve aşırı polisiye okumak istediğim için şansımı Robert Bryndza'dan kullanayım dedim ve iki kitabını aldım; Buzdaki Kız ve Gece Avı. Şimdi kitaba geleyim;
Yazılalı 150 yıldan fazla olmuş olan bu kitabı, okuyup bitirdiğimde, ''acaba bu anlatılanlardan 150 yılda değişen bir şey oldu mu ? '' diye kendi kendime sordum. Bu sorunun cevabını da yine kendim verdim. ''Bana göre hiçbir şey değişmemiştir.''
Bırakın kumar oynamayı, benim kahve kültürüm bile yoktur. Kağıt oyunlarını bilmem, Bildiğim okey ve
Bu adamı kafamdan çıkartalı epey oldu. Çünkü kitapta yer verilen fesli deli Kadir ile Said Nursiyi öven yazılarıdır. Bu isimleri gördükten sonra pek ciddiye alamadım kendisini. Sonra bugün şöyle birkaç takipçimin bu yazarla ilgili paylaşımlarını görünce kafamın içerisindeki tozlu raflar içerisinde kalmış bu sözde entelektüel için bir şeyler yazmak
Oğlum farkında olmadan siyasal islamcılara hizmet etmişim ya lan ben. Dil ve Edebiyat diye çok saygın bir dergi vardı, o dergiye yazan arkadaşlarımdan biri dedi ki, "Furkan gel sen de yaz moruk, çok politik mesajlar verme, şiirin de beğenilirse yayımlanır" dedi, 'moruk, çizgisi ne bu derginin?' diye sordum, "ortadan yürüyorlar bro" dedi, 'okey moruk' dedim, yazdım, beğendiler şiirimi yayımladılar. Biraz zaman geçti. Ulan bir bakayım bu dergi internete düşmüş mü, benim yazının haberi çıkmış mı diye, çıkmış ama Yeni Akit yazmış, vay belasını, ulan sanatımla bu kadar utanacağımı hiç düşünmemiştim!
Ben hayal kırıklığının kıyılarında dolaşırken, bu arada içeri Kafka Market'in sahibi girdi. Kahvede okey oynuyormuş, kasiyer kızlardan biri koşarak gidip çağırmış.
Herhalde "Markete tuhaf biri geldi. Kafka diye bir romancıyı sorup duruyor," demiştir. Marketin sahibi yüzündeki teri silerken, "Buyurun beyefendi, sorun nedir?" diye sordu. "Efendim," dedim. "Marketinize ünlü romancı Kafka'nın adını koymanız beni çok heyecan- landırdı ve çok sevindirdi de sizi tebrik etmek için geldim," dedim. Market sahibi zararsız bir deli olduğuma kanaat getirmiş olacak ki, derin bir soluk aldı: "Yok kardeşim, ne romancı Kafka'sı diyorsun sen. Bu Kafka, Kafkas Kartalı'nın kısaltılmışıdır. O kadar. Ben esasen o kartalı çok severim de. Gökyüzünde öyle bir sözülüşü vardır ki, bir görseniz...
Durun size ilginç bir anımı daha anlatayım :)
Bir defasında bir ay hastanede yatmak zorunda kaldım..
Bu arada bu anlattıklarım özel bir hastanede gerçekleşiyor, devletin hastanesi ile alakası yok, yanlış anlaşılma olmasın..
Her gün bana antibiyotik iğnesi yapıyor hemşire. Çok yakıcı bir şey ama ben onun yakıcı olduğunu bilmiyorum tabii çünkü
Öncelikle sayfa 115' e kadar okudum ve belirli bir kısmını inceledim. Ahmet Ümit'in betimlemeleri hoşuma gitti, olayın örgüsünü beğendim. Fakat yazarın vermeye çalıştığı mesajlar hoşuma gitmedi. Rum sempatizanlığı sezdim bu kitapta. Tarlabaşında işlenmiş bir cinayet çözümleniyor fakat devamlı rum mimarilerine, onların güzel yaşamlarına, ne kadar
Yolun o biri tərəfinə bir topa adam yığışmışdı, əməllli-başlı səs-küy idi. Mən indicə futbol oynayıb gəlmişdim, yorğundum, üstəlik bərk acmışdım. Evə getmək, yuyunmaq, yemək istəyirdim. Ancaq maraq ayaqlarımı camaat toplaşan yerə dartırdı.
Yaxınlıqdakı mağazadan üç bulka aldım, birini yeyə-yeyə qarışqa yuvasının ağzına bənzəyən həmin izdihamın
Serkan Acar 'ın "Bu kitabı mutlaka okuyun," diye diye başımızın etini yediği, ama ders puanlama mantığı, yapılan zorla baskı ve vizyonsuzluğum yüzünden okumayı erteleyip, aklımda yer etmiş kitaptır. Açıkçası o zaman okumadığım için pişman değilim, çünkü şu an okuduğum keyfi alamayacak ve alan bilgisi