Ben beni tanıyıp bilmeden evvel,
Hak emretti ben bir cana sığındım. Orada müddetim dolduğu zaman,
Dokuz aylık bir mekâna sığındım.
Bir bahçede idim dikensiz gülsüz,
Oturdum aylarca ağızsız dilsiz.
Bir gün yolcu oldum servetsiz, malsız,
İşte geldim bu cihana sığındım.
Ben Müslüman doğdum Elhamdülillah,
Devam ettim La ilahe illallah, Ümmetinim dedim Ya Resulullah,
Hak peygamber ol sultana sığındım.
Bu yolda çalıştım, yoruldum, koştum,
Ne yoruldum ne bir yana ulaştım,
Derken bir kitaptan bir yaprak açtım,
Hak'tan gelen ol Kur'an'a sığındım.
Geceleri,gündüzleri var eden,
Ay ve güneş, yıldızları var eden,
Maksut 'um der ey kâr eden,
Ben seni Hak bildim sana sığındım.
Bugün bir rüya gördüm ve unutmamak için kaydetmek istiyorum çünkü gerçekten bazı kısımlarının gerçek olduğunu düşünüyorum.
Rüyamda okula geç kalmışım. Böyle heycanla üstüme bir şeyler giyiyiorum ama saçmasapan şeyler, pijamamı çıkartıp pijama giymek gibi.
Sonra yola çıkıyorum ama sokaklar okuluma giden sokaklar gibi değil. Sanat eseri gibi,
Önemli olan yolu yürümekten vazgeçmemek. Yolda olan için “umut var” demektir. Kader her an yeniden yazılır çünkü. Kiminle ne zaman karşılaşacağını, neyi ne zaman bulacağını bilemezsin. Bazen istediğin şeyi aramakla bulamazsın ama bulanlar hep arayanlar olmuştur. Mevlana’nın dediği gibi: “Sen yola çık, yol sana görünür.” Yoluma ortaklık eden hocalarımın ilhamıyla karşına çıktığım bu kitapta sıkıntılarından kurtulman, ilişki problemlerini çözmen ve hayata daha olumlu bakabilmen için sufilerin kullandığı pratik yöntemleri kendi deneyim süzgecimden geçirerek sunuyorum. Kitapta yer alan öğretiler bugüne kadar binlerce insana yardımcı oldu, sana da olacağına inanıyorum. Şunu sakın unutma yol arkadaşım, kaç yaşında olursan ol, başından ne geçmiş olursa olsun; kalbin temizse hikâyen mutlu biter.
Üzərində dayandığımız dünya da elə bu relslər kimidir.Ölüm də üzərimizə gələn qatardır sanki.Bütün insanlar ölümün gələcəyini bildikləri halda yeyir,içir,başlarını məişət qayğıları ilə qataraq yaşayırlar.İnsan ölüm qatarının hər an gələ biləcəyinin fərqindədir.Ancaq bu,həyatını heç bitməyəcəkmiş kimi yaşamasına mane olmur.Bu insan dili ilə hər an ölə biləcəyini etiraf etsə də,xəyalında yüz il sonrası üçün planlar qurmaqdadır.Həyat tərzimiz əslində bizim əbədi yaşamaq istəyimizdən xəbər verir.
Sana kızdığım her an için pişmanım, seni yalnız bıraktığım her an için pişmanım ve bu pişmanlık bana ağır geliyor baba. Artık bu pişmanlıkla yaşayamayacak noktaya gelmekten ve daha da kötüye doğru gitmekten korkuyorum. İyi ol babacım iyileş ve dön
Ne kadar uzakta olursan ol, seni her zaman seveceğim.
D.
Ölüm..
Bir insan kaç farklı şekilde ölürdü? Ben bir defa ölmüştüm.
Peki bir insan, sizin için kaç farklı şekilde ölebilirdi?
Hiç her anını paylaştığın birine yabancı oldun mu? Ben oldum.
Her gün sabahlara, hatta gece yarılarına kadar konuştuğun biri, an gelir hayatından çıkıp gidebilirdi.
Yokluğu buz gibi yapardı yüreğini.
Ben de onsuz yaşayamam derdim ama çok da güzel yaşamıştım.
Yaşadığım ihanet derimi parçalara ayırdığında, bedenim kurşunlara siper olduğunda ölmek istemiştim.
Yaşadığım ihanetin yanında bu yaralar canımı acıtmamıştı bile...
Can Yücel
ateş bir gün suyu görmüş yüce dağların ardında;
sevdalanmış onun deli dalgalarına.
hırçın hırçın kayalara vuruşuna,
yüreğindeki duruluğa…
…demiş ki suya:
gel sevdalım ol,
hayatıma anlam veren mucizem ol…
su dayanamamış ateşin gözlerindeki sıcaklığa, al demiş;
yüreğim sana armağan…
sarılmış ateşle su birbirlerine sıkıca,
Deniz kenarındaki parkta sandalyelerimi açtığımda güneşin
ve ılık meltemin verdiği haz muazzamdı. Üstelik çıplak
ayaklarım taze çimlerle henüz buluşmamıştı bile. Sıcak bir
kahve boğazımdan henüz geçmemiş ve ruhumu dinlendiren
müzikler henüz dinlenmemişti. Sandalyeme boylu boyunca
oturup bedenimi güneşe, gözlerimi de denizin maviliğine
teslim