TAHİRLE ZÜHRE MESELESİ
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
yani yürekte.
Meselâ bir barikatta dövüşerek
“Neden binmiyorsun?” diye sordu Katolik rahip, ere korkuyla.
“Neden mi?..” dedi er hayretle: “Belki de kendimi tekerleklerin altına atmak istiyorum da ondan. Belki de askerden kaçmak istiyorum... olamaz mı? Ne zorun var benimle?.. Belki, belki de delirmek istiyorumdur... hakkım değil mi yani: Delirmek hakkımdır. Ölmeye niyetim yok, işin korkunç tarafı da bu, ölmek istemiyorum.”
İlk kez gördüğüm, çok geçmeden bir daha hiç görmeyeceğim insanların saçma laflarını önemsiyorum. Kafayı takıp sinirleniyorum, onlara saldırmak, kendimi savunmak istiyorum. Değer mi? Ne diye boşa vakit harcıyorum?
O zaman güzel bir şeyler söyle bakalım; daha önce söylenmemiş sözler. Öyle çıldırasıya sevmek, uğruna ölmek, yürek parçalanması, vurgun yemişe dönmek, ilk bakış falan gibi saçmalıklar yok ama, tamam mı?
- Bir kara dalgaya yakalandım. Kara veba. Denizlerin laneti. Öleceğim ben...
- Ölmek mi? Adını bile anma bunun. Yorgun ve pissin, hepsi bu. Neden hayvanat bahçesine kadar gitmiyorsun?
Mesela kuzey kutbunu
Keşfe giderken
Mesela denerken
Damarlarında bir serumu
Ölmek hiç ayıp olur mu?
Tahir olmak da ayıp değil
Zühre olmak da
Hatta sevda yüzünden
Ölmek de ayıp değil
Seversin dünyayı doludizgin
Ama o bunun farkında değildir
Ayrılmak istemezsin dünyadan
Ama o senden ayrılacak
Yani sen elmayı seviyorsun diye
Elmanın da seni sevmesi şart mı
🌼🌼🌼🌼🌼🌼