CEM EVİ
İbadethanedir.
Edeb- erkân meydanıdır.·
Sorgu- sual ve karar yeri olarak dar meydanıdır.·
Semah yeri olarak “KIRKLAR” meydanıdır.·
İkrar yeri olarak er- bacı meydanıdır.
Müsahibliğin kabul ve onay yeri olarak birlik meydanıdır.·
Ortak kararların alındığı meclis mekanıdır.·
Pir'in isteklerini tebliğ ettiği ferman yeridir.·
Tasavvuf eğitiminin yapıldığı okuldur.·
Dualı lokmaların yenildiği aş evidir.·
Dertlere derman aranılan, derman meydanıdır.·
Yer bulduğu mekan olarak sevgi meydanıdır.
Yola uymayanların alınmadığı seçkinler meydanıdır.·
Hizmetlerin ortak yapıldığı, himmet yeridir.·
Eline-Diline-Beline sahip olanların, güven yeridir.·
Hakk'a ve Halka sığınma yeridir.·
"Ölmezden evvel ölmenin" yeridir.·
Yeniden doğum yeridir.
Mevki ve makam ayrılığı olmayan eşitlik meydanıdır.·
Herkesin lokmaları ile katıldığı kara kazan yeridir.·
İrfan meclisidir.....!
Yarım kalmış bir şiir ;kaybolmak yeniden mısralarda,
başka hayatlarda kendimi aramak belki de.
yelken açmak yeni limanlara;
ortak olmak acılara , unutmak bir nebze kendini, tekrardan bulmak acılar arasında kendine yer.
Ölmezden evvel ölmek
ve dirilmek yeniden
asırlardır süren kavganın gürültüsü Yorulmuş azalar,terk edilmiş sevdalar ve
keşfedilmiş yeni kentler,inşa etmek yeniden yıkılmış bir kenti.
Ve yeniden barışmak insanlarla merhamet göstermek ; en çok da kendine
Bütün kavgaları bir yana bırakıp Sarılmak doyasıya kendine...
Çünkü kulağında bir çınlama
eskilerden kalma bir söz: Bir kelebeğinki kadar uzun olabilir mi,
Sanrıdan ibaret olan bu hayat?
Hakkı Celis gittikçe herkesten uzaklaşmak istiyordu. Tıpkı o hayvanlar gibiydi ki, hastalandıkları zaman hemcinslerinden kaçarlar ve ölmezden pek çok evvel ortadan kaybolurlar. Hakkı Celis, hatta Seniha'nın meclisini bile aramıyordu. Eskiden her şeye rağmen, onun yanında bulunmak, onun sesini işitmek, etrafındaki havayı teneffüs etmek genç adam için büyük bir ihtiyaçtı. Fakat şimdi Seniha'yı görünce âdeta kaçıyordu. Zira sevdiği Seniha değildi. Bu Seniha, onu korkutuyor, utandırıyor, acı, derin bir ümitsizliğe düşürüyordu. Bunu görünce öbürü için taşıdığı hasret yüz kat daha artıyor, tahammülfersa bir hale giriyor, bağrı onulmaz bir yerinden yaralanıyordu.