Allah, Âdem’i dört maddeden yaratmıştır. İlk olarak toprağı kullandı ancak toprak sertti ve kolayca ufalanıyordu. Toprağı toz haline getirerek ikinci element olan suyla karıştırdı. Bu toz ve su karışımını yoğurarak ona insan biçimini verdi. Ama bu figür çok dayanıksızdı ve her dokunuşta şekil değiştiriyordu. Bu yüzden üçüncü element olan ateşi yaratıp insan figürünün dış kabuğunu kuruttu. Böylece esnek bir tene sahip olmuştu. Ama çok ağırdı. Bu yüzden göğüs kısmına koyduklarından bir kısmını oradan aldı. Kalan boşluğun da sonra çökmemesi için orayı dördüncü element olan havayla doldurdu. Böylece insan vücudu tamamlanmış oldu. Artık dört temel elementten oluşan bir varlıktı insan. Toprak, su, ateş ve hava.
Türk Filozof Ebu Nasr Muhammed el-Farabi (870?-950?)
Farabi'nin fikir alanı büyün bilgiyi kucaklıyordu. Böylece "bütün ilimleri tasnif eden, sınırlarını belirleyen ve ilmin her bir dalını sağlam temeller üzerine inşa eden lslam alemindeki ilk isim" olmuştu.
Rasyonel sorgulamanın daha da ileri gittiği alanı muhafaza edip hatta genişletirken özellikle maneviyata ayrılmış bir alanı teşhis etmiş olması büyük bir başarıydı. Bu sebeple lslam aleminde kendisine "Muallim-i Sani" (İkinci Öğretmen, zira ilki Aristo idi) denilmişti.
Modern filozoflar ise Farabi'den ilk mantıkçı ve lslami neoplatonizmin kurucusu olarak söz etmektedirler.
Tanrıyla ilgili olarak Vacib'ül Vücud (ilk varlık, varlığı zorunlu olan) mefhumunu geliştiren Farabi, doğrudan ya da dolaylı olarak Thomas Aquinas, Dante ve hatta Kant ile orta çağda yaşamış Yahudi düşünür İbn-i Meymun üzerinde önemli bir tesir bırakmıştır.
Tüm dünyanın okuduğu Farabi hem Doğu'da hem de Batı'da orta çağ düşüncesinin prensiydi.
Kitap gemide çalışan birinin Kont'un kaptan olmak istemesiyle başlar .Hayatta herşey istediği gibi girdeken Mercedes le evlenmek istediği için hayatı alt üst olur . Çünkü Mercedes'i seven başkası vardır aynı zamanda Mercedes te baskasını seviyor . Olaylar karışır bu kişiler birleşip Kont'ta rakip olur ve onu hücreye tıkar . 14 yıl sonra Kont hücreden çıktığında herşey çoktan değişmiştir. Kont hücrede sevdiği arkadaşı yaşlı amca ölür . Onu çıkaracaklarken onun yerine geçer ve onu okyasuna atarlar . Ada ya kadar yüzerek hayatta kalır . Zekasını kullanarak hayatta kalmıştır . Üstelik çok bilgili olduğu için bir korsan gemisinde işe başlar .Daha sonra herşey yoluna girdiğinde adaya gider . Ona ihanet eden arkadaşları ve rakiplerinin hazineyi sakladığı yeri bulur . Artık zengin biridir . Geçmişin izlerine döner ve herkesi tek tek bulup intikam almaya başlar . En son Mercedes i bulur . Mercedes sevdiğiyle değil onu seven adamla evlenmiş ve eşinin Kont' ta yaptıklarını öğrenince onu terk eder ama Kont' a da dönmez çünkü onun kocaman bir oğlu vardır. Kitap ince bir zeka ve ayrıntıyla yazılmış ancak hazinenin orada yıllarca durması bir amatörce geldi. Galiba onu gömen kişi ölmüştü . Bir solukta okudum yine de . Kont takma isim. Okumanızı tavsiye ederim . Yanlızlığı seven biri olarak insanların hayatta tek başlarına kaldıklarında neler yaptıklarını hep merak etmişimdir . Denizin üstünde aylarca ne yaparlar veya bir ada ya düştüklerinde nasıl hayatta kalırlar gibi gibi . Bu tarz kitaplar okumak hoşuma gider bu yüzden .
Monte Kristo KontuAlexandre Dumas · İskele Yayıncılık · 201726,2bin okunma