... bugüne dek parsayı toplayan hep kentsoylu sınıf olmuştu, zavallı işçiye sıyırmak üzere tabağın dibi bile kalmıyordu. Gören Tanrı aşkına söylesindi! Emekçiler yüz yıldır hızla artan zenginlik ve rahatlıktan paylarını alabilmişler miydi? Hadi bakalım, özgürsünüz artık diyerek bir köşeye atmışlardı zavallıları: Evet, açlıktan ölme özgürlüğüne sahiptiler, onlar da bol bol kullanıyorlardı bu özgürlüğü. Seçildikten sonra gidip göbeğini şişiren, yoksulları eski pabucundan bile az düşünen ensesi kalınlara oy vermek kimsenin karnını doyurmuyordu. Hayır, hayır, bu iş böyle sürüp gidemezdi, yasalar yoluyla, kimsenin burnunu kanatmadan, dostça bir anlaşmaya vararak mı olurdu, yoksa her şeyi yakıp yıkarak, birbirlerini yiyerek, vahşice mi, mutlaka bir çözüm yolu bulmak gerekiyordu. Kendileri değilse bile çocukları görecekti o günleri, içinde bulundukları yüzyıl sona ermeden yeni bir devrim, hem de bu kez işçi devrimi olacak, toplum temelinden sarsılıp yıkılacak, sonra onun yerine daha temiz, daha adil bir toplum kurulacaktı.
Sayfa 148 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
En büyük varlığım saçlarımdı. Severdim onları tamam istediğim gibi modeller şunlar bunlar yapamazdım ama severdim ya . Bakınca annem gelirdi aklıma bir zamanlar deyip çok dalıp gittiğim olmuştur . Saçlarım umudum olmuştu her zaman . Ben üzgünken oturur saçlarımla oynardım belkide bazı yoklukları gidermek için yaptığım bir şeydi bilmiyorum. Şimdi benim umudum yok denecek kadar az . Bazen diyorum ya kızım acaba sen mi çok takıyorsun . Herkes gibi kökü sende takma be gülüm derken bile buna benim inancım bile yok . Kökü olsa ne olur bir kere gitmiş onlar. Gidenlerin ardından gözyaşı döktükten sonra onlar geri geliyor ama ben eski ben olmuyorum . Bunu hiç kimse anlamıyor .. Üzgünüm anne ben senin emanetini yerinde tutamadım … Neyse çay bardakta soğumadan Yaş gözden düşmeden Kırıntı olan umut solmadan Kalkıp ayaklanmalı … 14.23
Reklam
"Çok tuhaftı, ağlayamadım. Ama ruhum paramparça olmuştu."
88 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 saatte okudu
Sakin Ol
Nietsche'nin de etkilendiği baş kişilerden olan Arthur Schopenhauer'un okuduğum ilk kitabı oldu. Kitap bir başucu kitabı gibi diyebiliriz. Hayatımızda her an insanlarla temas halindeyiz ve kabul edilmelidir ki temas halinde olduğumuz insanların büyük çoğunluğuyla da hemfikir olmadığımız konular hemfikir olduğumuz konulara kıyasla oldukça fazla
Eristik Diyalektik
Eristik DiyalektikArthur Schopenhauer · Sel Yayıncılık · 20112,496 okunma
416 syf.
·
Puan vermedi
·
14 günde okudu
Börü 2 - Ç. YILMAZ /Bitmez mi sanır köpek, kurdun uykusu...
"Sanki bir uçurumun kenarındayım... Burnumda keskin bir kan kokusu, aklımda yine sen, Asena!" (s. 403) Kitap kahramanları da insanlar gibi; doğuyor, yaşıyor ve ölüyorlar. Bunlara tanıklık eden okur onlarla yakınlık kuruyor, yaşam serüvenlerine ortak oluyor. Bir de kitap seri bir kitapsa, o kahramanın sonu, ondan sonrası... Bazen
Börü 2
Börü 2Çağlayan Yılmaz · Panama Yayıncılık · 20181,497 okunma
İyi ki bırakmışım kürek çekmeyi diye düşündüm. Kollarımın yitirdiği güce, şimdi kayığın içine oturmuş acıyordum. Bir ara bulutlar dağıldı, yıldızlar tam tepemde, bir de ay doğdu. Dalgalar da hafifledi. Az sonra tümüyle yitti. Hafiften ortalığı aydınlatan bu ay ışığı altında bir kara parçası görür gibi oldum. Oldukça uzaktaydı. Dalgalar da dinmişti. Bizi oraya atacak hiç bir etmen kalmadı, diye düşündüm. Ama gene de durulan suyun yüzünde, o hantal tekne hafif bir akıntıyla yol alıyordu. Denizin durulmasıyla baş dönmesi, midemin bulantısı da geçer olmuştu. Kusmuklarımı temizledim deniz suyuyla. Elimi, yüzümü yudum. Çevremde dönüp duran leşi de unutmaya çalıştım. Burnumu tıkadım kokusunu duymayayım diye. Uzun bir zaman öylece kalakaldık suyun ortasında. Göz kapaklarım ağırlaştı. Uyumadan önce bir daha baktım leşe; karın üstü dönmüş, yapışmış teknenin altına geliyordu benimle. Atamamıştım onu. Sabaha değin uzaklaşır gider diye düşündüm.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.