"Beni ele geçirdiler bile ve biliyorum, her şeye rağmen onlar çağırıyor ve ben gideceğim.
- Neden? Neden? Sana soruyorum; Neden?
Bilmiyorum. Belki de şu anda dünya üzerinde delilik akıldan daha güçlü olduğu için. Belki de kahraman olmadığım için, bu yüzden kaçmaya cesaret edemiyorum.. açıklayamıyorum. Bu bir mecburiyet gibi. Yirmi milyon insanı boğan zincirleri kıramıyorum. Yapamıyorum. (s.21)
Savaş karşıtı bir ressamın, savaş çağrısını aldığından itibaren içinde yaşadığı çatışmaları ve çaresizliğini konu alan bir kitap. Okudukça bu çaresizlik sizin de çevrenizi sarıyor, huzurunuzu bozuyor. Ona rağmen mücadele eden ve teslim olmasını istemeyen eşinin tüm ısrar ve çabalarına rağmen korkusuna yeniliyor ama sonradan olayların seyri değişiyor.
"İnsanlık namına bir insan olmak için, inandığın bir şey için gitmek mi istiyorsun? O zaman seni engellemem. Ama canavar arasında bir canavar, köleler arasında bir köle olmak içinse karşı çıkarım. Kendi fikri için insan fedakarlık yapar, başkalarının çılgınlığı için değil. Buna inananlar vatanları için ölsünler." (s.49/Paula)
Not: Eşi Paula'nın tüm diyalogları hayranlık verici.
Okuduğunuzda göreceksiniz.