Olgulardan gerçeği söküp almak, kendi düşüncelerimizden besin süzmek, görülecek ne varsa görmek, bilinecek ne varsa bilmek, kendi yaratıcı ateşlerimizin bekçisi olmak ve bütün doğanın Hayat/Ölüm/Hayat döngülerine dair yoğun bilgilere sahip olmak için bütün duyularımızı kullanırız; erginlenmiş kadın işte budur.
 Pusulanın hep kuzeyi gösteren ibresi gibi,bir erkeğin suçlayan parmağı da daima,  mutlaka bir kadını gösterir. Her zaman. Bunu hiç unutma.   Bir erkeğin kalbi fesat,habis bir şeydir.Bir ananın rahmine hiç benzemez. Kanamaz,sana yer açmak için genişlemez.   Bize reva gördüğü her imtihanın her üzüntünün gerisinde,mutlaka bir nedeni vardır
Reklam
Dünya Avrupadan İbaret
Kopernik modern astronomiyi kuran kitabını ölüm döşeğindeyken yayınladı. Ondan üç asır önce, Arap bilim adamları Müeyyeddin el-Urdi ve Nasreddin el-Tusi bu eserin oluşumunda büyük önem taşıyan teoremleri ortaya koymuşlardı. Kopernik onları kullandı, ama hiçbir kaynak göstermedi. Avrupa aynaya baktığında dünyayı gördüğünü sanıyordu. Onun ötesi, bir hiçlik. Rönesans’ı mümkün kılan üç icat, pusula, barut ve matbaa Çin’den geliyordu. Babilliler, gerçeği Pisagor’a bin beş yüz yıl önce söylemişlerdi. Hindular herkesten çok önce dünyanın yuvarlak olduğunu öğrenmişler ve yaşını hesaplamışlardı. Ve Mayalar yıldızları, yani gecenin gözlerini ve zamanın gizemlerini herkesten çok daha iyi tanımışlardı. Ancak bu küçük ayrıntılar dikkat çekmeye layık değillerdi..
Sayfa 198 - Sel yayıncılık
Hayatın en büyük gerçeği, belki de en çok izlenen gerçeği ölümdür. Hiçbir canlının reddedemediği kesin sondur. Asla ebedi değiliz. Faniyiz. Adımlarımızın bile garantisi yok. Ölüm burnumuzun dibinde onu soluyoruz. Ölene ağlıyor ama ölmeyecekmiş gibi yaşıyoruz... Ne yazık ki yaşadığımız hayatta her şey, ebedi kalınacakmış süsü verilerek yaşanıyor. Fani dünya ebedi kılıflarla süslenmiş bir hilekârdan başkası değil. Ölüm çaresiz her canlının sonu... Ölümü ve mezarda ilk geceyi unutmak, önünü görememektir...
Sayfa 172 - Tahlil Yayınları
Işığın olduğu yerde karanlığı göz ardı edemezsin. Yaşamın olduğu yerde ölümü de kucaklamayı bilmelisin Serap. O da bizim evladımız sayılır. Biz de ondan biriyiz. Ölüm ve Yaşam. Işık ve Karanlık. Belki de insanı, akıllı olmaya iten gerekçe bu zıtlıktı. Zıtlıklar sayesinde denge bu kadar mükemmel işliyor. Daha önce hiç acı çekmemiş bir insan, mutluluğun ne demek olduğunu bilemez. Daha önce hiç gülmemiş birine de ağlamak yabancı gelmez. "Görüyorsun ya her şeyde bir denge, her şeyde bir zıtlık var ve Umay, daha önce hiç rüya görmemiş bir insana da gerçeği anlatamazsın. İnsanı mutluluğa götüren yegâne etken nedir biliyor musun? Zıtlıkların birlik olmasıdır Umay. İşte her şey birbirinin devamı. Birinin var olması için bir diğerine ihtiyaç var. Tıpkı biz gibi Umay, sen ve ben gibi . ♡
Sayfa 125 - fihristKitabı okudu
Ölüm; dünyanın kesin, en çok bilinen gerçeği olduğu halde olağanlaşamıyor..
Sayfa 375
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.