Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Güneyde Boruşehir tarafında gecenin bir yansında insanlar, vadide esen, rüzgarı andıran büyük bir gürültü duydular ve yer sarsıldı; herkes korktuğundan kimse yerinden kımıldamaya cesaret edemedi. Fakat sabah dışarı çıktıklarında hepsi şaşakaldı; çünkü öldürülmüş olan orklar gitmişti; ağaçlar da. Aşağıda, uzaklarda Miğfer Dibi vadisinde çimenler
İnsan yalnız Allah'a sırt çevirmez, yalnız O'na küsemez. Allah ölüm verirse, bu, hayatının sona ermesi demektir. Çünkü insan doğar ve vakti gelince ölür. Bunun dışında, bu dünyada olan her şeyin hesabı sorulur!
Reklam
Dünyada birkaç yüzyıl fazla yaşamak gibi bir plan içindelerse de zahmet etmesinler, bunu isteyen yok zaten. Gelmişim 367 yaşına,evde bakıma muhtaç bir teyze var 443 yaşında, bir de amca var 986 yaşında... Çekilir bir şey değildir dünya. Böyle bir şeye müsait değil. Vakti gelince gitmek iyidir, ölüm güzeldir, güzel şeydir. Aşk ile ölüm birbirine çok benzer, onlar konuşunca diğerleri susar...
Sayfa 78
İnsan yalnız Allah'a sırt çevirmez, yalnız O'na küsemez. Allah ölüm verirse, bu, hayatının sona ermesi demektir. Çünkü insan doğar ve vakti gelince ölür. Bunun dışında, bu dünyada olan her şeyin hesabı sorulur!
Yürümeyi göze aldiysa kalbim İki mevsim arasındadır şimdi Ölüm ve Leyla Vuslat ve su Bir çeşme akıyor güneşe doğru Bir ikindi vakti dağıldı kervan Kelebekler neden kanatlanıyor O bahara meftun ateşe doğru Göz göze gelmedim henüz kaderle Benim kirpiğimden, onun kaşından Yollar bulacağız inişe dogru Nice hicran yokuşları görmüşüm Oyulmuştur yüreğimin taşından
İnsan yalnız Allah 'a sırt çevirmez, yalnız O'na küsemez. Allah ölüm verirse, bu hayatının sona ermesi demektir. Çünkü insan doğar ve vakti gelince ölür. Bunun dışında, bu dünya da olan herşeyin hesabı sorulur!
Reklam
Ve ölüm vakti geldiğinde, aslında hiç yaşamamış olduğumu keşfetmemek için
İşkencelerde, çekilen ıstırabı, yaraları, vücudun katlandığı acıları düşününüz. Bütün bunlar insanı ruhî ıstıraptan korur. Yani insan, ölene kadar ancak bu türlü yaraların acısını çeker. Fakat belki de acıların en büyüğü, en şiddetlisi bu değildir; asıl acı, bir saat, on dakika, yarım dakika sonra, hatta hemen o anda ruhunun vücudundan kesinlikle ayrılacağını ve insanlığını kavbedeceğini bilmendedir. En önemlisi de, bunun yüzde yüz olacağıdır. Başını bıçağın altına koyup temasını duyduğun an... işte o saniyenin dörtte biri kadar kısa süre, hepsinden daha korkunçtur. Hem bunların hayalimden uydurduğum şeyler olduğunu sanmayın. Çok kimse katılıyor bu düşüncelerime... Size şunu da açıkça söyleyeyim : ben öldürmeğe karşı verilen ölüm cezasının, işlenen suçtan daha ağır bir ceza olduğu kanısındayım. Bir karara uyarak adam öldürmek, haydut gibi adam kesmekten daha korkunçtur bence. Bir haydut tarafından gece vakti ormanda vurulan ya da kesilen bir adam, hiç şüphe yok, son âna kadar kurtulacağı ümidini taşır. Boğazı kesildiği halde kaçan ya da yalvaran insanlara çok rastlanmıştır. Burada ise ölümü on kat kolaylaştıran son ümidi mutlak olarak esirgerler. Kesin hüküm ortadadır; bunun en ufak kaçamağı olmaması ıstırapların en büyüğüdür. Savaş meydanında bir eri topun karşısına geçirip ateş edin; onda bile bir kurtuluş ümidi vardır. Ama aynı askere kesinleşmiş bir kararı okuyun, ya deli olacak, ya ağlamağa başlayacaktır. Buna cinnet getirmeden dayanabilecek bir insan bulunabileceğini kim iddia edebilir? Bu kadar çirkin, faydasız ve gereksiz bir aşağılamaya neden ihtiyaç vardır?
Sayfa 29 - Cem Yayınevi 1969 Baskısı Cilt 1Kitabı okuyor
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.