Nietzsche'nin "son insanı" şaşırtıcı derecede güncel. Günümüzde mutlak bir değere, neredeyse bir dine yükseltilmiş olan "sağlığa" son insan da saygı gösterir. Üstüne üstlük, bir hedonisttir son insan. Dolayısıyla "gündüz için küçük bir zevki, gece için küçük bir zevki" vardır. Anlam ve hasret, zevk ve eğlenceye boyun eğer. " Sevgi nedir? Yaratma nedir? Özlem nedir? Yıldız nedir?" diye sorar son insan kendine ve göz kırpar. Uzun, sağlıklı ama olaysız bir yaşamı nihayetinde dayanılmaz bulur. Böylece uyuşturucu kullanmaya başlar ve uyuşturucudan ölür. "Ara sıra biraz zehir: güzel rüyalar gördürür. Ve nihayetinde, rahat bir ölüm için çok zehir." Katı bir sağlık politikası güderek sonsuza dek uzatmaya çalıştığı yaşamı, paradoksal biçimde, zamanından önce sonlanır. Ölmek yerine uygunsuz zamanda yok olur gider.
Ölüme doğru gidiyoruz, tıpkı okun hedefe doğru gitmesi gibi, asla ıskalamayacağımız da kesin, ölüm bizim tek kesinliğimiz, tek gerçeğimiz, öleceğimizi daima biliyoruz, herhangi bir zamanda, herhangi bir yerde, biçimin bir önemi yok. Çünkü ebedi yaşam bir anlamsızlıktır, ebediyet hayat değildir, ölüm özlem duyduğumuz istirahattir, hayat ve ölüm birbirine bağlıdır, başka şey talep edenler imkansızı isterler; tek elde edecekleri ve ödülleri duman olup gitmek olacaktır.
Reklam
“Ama niye böyleydi? Hayat bu savaştan, bu kıyımdan ve sıkıntıdan ibaretse, neden hazza ve güzelliğe özlem duyuyoruz? Sığınacak, huzur bulacak yer yoksa, huzurlu yerleri düşlemek bile budalalıksa ve bir tuzaksa, neden böyle düşlerimiz var? Hiç şüphe yok ki bizi bu noktaya getiren bayağı arzularımız, bozuk niyetlerimiz değildi; bizi sevgi soyutlamıştı. Sevgi onun gözlerine girip, güzelliğine bürünüp hayatımdaki her şeyden daha ihtişamlı bir şekilde, hatta hayatın kendisi suretinde bana gelmiş, beni uzaklara çağırmıştı. Tüm sesleri susturmuş, tüm soruları cevaplamış, sonra da ona gelmiştim. Ama birdenbire, savaş ve ölüm dışında hiçbir şey kalmamıştı!” Aklıma bir fikir geldi. “Neticede,” dedim, “sadece bir rüya da olabilir.” “Rüyaymış!” diye öfkeyle haykırdı, “rüyaymış... Şu anda bile...” İlk defa yerinden kımıldadı. Yanakları belli belirsiz kızardı. Elini kaldırdı, yumruğunu sıkıp dizine indirdi. Konuşmanın geri kalanı boyunca bana bakmadı. “Birer hayaletten ibaretiz,” dedi, “ve hayaletlerin hayaletlerinden; arzularımız kara bulutlar, iradelerimiz hortuma kapılmış otlar gibi. Günler geçiyor; bir tren, ışıklarının gölgelerini nasıl taşırsa bizi de öyle sürüklüyor — öyle olsun, Gerçek ve mutlak olan tek bir şey var, geri kalan her şey ya önemsiz ya da hepten beyhude. Onu, rüyamdaki o kadını sevdim. Artık ikimiz de yaşamıyoruz! “Rüyaymış! Gerçek yaşamımı yatıştıramadığım bir kederle dolduran, uğruna yaşadığım ve önemsediğim her şeyi değersiz, manasız kılan bir şey nasıl rüya olabilir?
Sayfa 199 - Bir Kıyamet RüyasıKitabı okudu
... Ve kendi kendime sordum: Özlem dehşet duygusunu bastırabilir mi? Ait olma duygusu, nefretten baskın çalabilir mi? Nefret unutulabilir mi?
Sayfa 179Kitabı okudu
İNSANLAR İnsanlar sevecen olun ,sizin ilk görevinizdir. Her zaman , her yaşta, insana özgü olan her şeyde , sevecen kalın: İnsan olmanız dışında ne özelliğiniz olabilir? Çocukluğu sevin. Çocukların oyunlarını,',isteklerini , iç güdülerini kamçılayın. Gülücüklerin dudaklardan eksik olmadığı, kalpleri barış dolu olan bu yaşa , bazen hangimiz özlem duymayız? Onların avuçları içinde kaybolup giden bu son derece kısa anı, asla art niyetli kullanmadıkları o güzelliğin mutlu anları, niye ellerinden almak istersiniz ? Bir daha asla elde edemeyecekleri ve son derece çabuk geçen bu yılları , neden çekilmez hale getirirsiniz.? Babalar! Çocuklarınızın ölüm anını bilebiliyor musunuz ? Doğanın kendilerine verdiği kısacık anları da ellerinden alarak , kendinizi sıkıntıya sokmayın. Kendi varlıklarının mutluğuna vardıkları anda , bırakın bundan yararlansınlar. Tanrı yanına çağıracağı ana kadar, yaşamın tadına varmadan ölmelerine izin vermeyin. Gerçek mutluluğun veya mutsuzluğun ne olduğunu biz bilmeyiz ama felaketimizi yaratan, gücümüz ve isteklerimizin oransızlığıdır.
Barış Dinine Bakar Mısın?
Kur'an ve hadis hükümlerine göre Tanrı, din adına savaşlara (Cihad'a) zorlayan, yağma ve talan yaptıran, ganimetler aldırıp bunları kullarıyla birlikte paylaşan, farklı inançta yarattıkları arasında kin ve düşmanlık ve ölüm salan, keyfi olarak insanların ruhuna "iyilik" ya da "kötülük" tohumları saçan, bazılarını bazılarından üstün yapan, kullarından öç çıkaran, gazaba kapılıp küfürler savuran, kendisine ve peygamberine hayır dua etmeyenleri Cehennem ateşlerine atan ve daha buna benzer nice gaddarlıklara özlem duyan bir Tanrı'dır.
Sayfa 376Kitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.