Tartışmaya katılanların ortak yanı, aydını nesnel, bilimsel-sosyolojik bir kavram olarak değil; olumlu bir kavram, bir paye, bir değer yargısı olarak tanımlamaları. Böylece metafizik bir aydın kavramı çıkıyor ortaya. Oysa bilimin, kendine özgü, nesnellik iddiası olan araçları ve kavramları vardır. Bilim, fizikötesi değildir; doğaötesi değildir; değer yargılarıyla yapılmaz.
Yalnız aydın kavramının değil, kültür, düşünce, akıl gibi aydın tanımıyla ilişkili kavramların da sık sık bilimin dışına taşınarak idealleştirildiği görülüyor. Öte yandan ulusal-evrensel, Doğu-Batı gibi karşıtlıklara da, tarihin ve nesnelliğin dışında içerikler veriliyor. Aydın merkezli bir idealizme tanık oluyoruz. Çok şaşırtıcı değil. Çünkü ülkemizde “Aydın Üzerine” tuğla gibi üç cilt kitap yazdığı halde, aydın kavramını fizikötesine taşıyanlar oldu.