"ben şimdi bir gülü
kendi güvenliği için
bir sevda şiirine dönüştürmeye
yargılı bir şairim, yaptığım bu işte!"
Hilmi Yavuz şiirlerini felsefik kişiliğinin katkısıyla da imgeler üzerinden yazmış. Kullandığı belli başlı imgeler vardı ve anlamak için şiirlerini birkaç kez okumak gerekiyor, her okuduğumda da ayrı bir anlam çıkardım.
Şiirleriyle büyük kitlelerde olduğu gibi benim üzerimde de oldukça büyük bir etki yaratan İsmet Özel’i yakından tanımak, düşünce dünyasını anlamak, geçirdiği değişim süreçlerini kendi ağzından duymak onun hakkındaki fikir ve yargılarımın belli ölçüde netlik kazanmasını sağladı.
Şiirlerini hayranlıkla okuduğum bu değerli insanın fikir dünyasını da
Kendisinin pdf olarak okuduğum ilk kitabı oldu ..
hayır olmuyor.. olamıyor.. pdf kitap okumayı sevmiyorum.. Eksik hissediyorum.. o kitap kokusunu almak cümlelerin altını çizmek kitabın ruhuna dokunmak hissini aradım..
Ahmet Telli olunca önyargımı bi kenara bırakıp yine de bi dolu cümlede tamsmlandım, eksildim hüzünlendim şiirin kalbine dokundum ..
Bir çok cümle paylaştım.. hafızama kazınan en dokunan sevdiğim dizeleri yine yazayım buraya ..
"Anısı yoktur küçük rüzgârların. Yapraklarım yok artık, kuşlarım yok. Büsbütün viran oldu dağlarım, Ezberimdeki türküler de savrulup gitti. Ömrümün karşılığı kalmadı sesimde. Sesimde yalnız ormanların gümbürtüsü. Yanlış, daha baştan yanlış bir şiirdi bu, biliyorum. Ve belki ömrümüzün yakın geçmişi bu kadar doğruydu ancak, kim bilir... Kalbim unut bu şiiri."
(Kalbim .. Her şeye rağmen sen yine de unutma bu şiiri.. ) Şiir hüzündür diyor şair.. Ve ekliyor
Hüzünler ki aşkın ve şiirin yıllanmış şarabıdır .. )
Aslına bakarsak insanlar için ruhun gerçek değerini ve ikbalini gösteren yol; geçici, anlık veya dönemsel aşırılıklardan, içgüdüleri ve istekleri abartılı biçimde dışa vurmaktan ya da uçuk kaçık, ayran gönüllü tavırlar sergilemekten ziyade dengeli ve ölçülü kalabilmeyi, tutarlılığı, kalıcılığı ve güvenilirliği ilke edinebilmekten geçiyor bence.
“İnsanoğlu dünyaya niçin gelir? Herhalde bir bahçe kurmaya gelir.” (syf70)
Dönüp ömrümün bahçesine bakıyorum,
Neler ekmiş, neler soldurmuşum? Bir de dönüp, Gülpaşa çavuşunun oğlunun ömrünün bahçesine bakıyorum. Islak kayanın bağrında, dağın başında
Ve sen daha demincek,
Yıllar da geçse demincek,
Bıçkılanmış dal gibi ayrı düştüğüm,
Ömrümün sebebi, ustam, sevgilim,
Yaran derine gitmiş,
Fitil tutmaz, bilirim.
Ama hesap dağlarladır,
Umut, dağlarla.
OTUZ GÜN
GÜL GÜLERYÜZ
192 SAYFA
Arkadaşlarımıza... Sesini, gözünü, sevdiklerini, canlarını yitiren arkadaşlarımıza...
Bedenimi yormak ruhuma iyi gelecek sanıyordum. Şimdi anlıyordum kendilerine zarar veren insanları. Ruhun acısı bedenin acısına hiç benzemiyordu.
Sevgili Bahar ile harika bir yolculuğa çıktık bir kaç gün önce. Üstelik bir
KİTAP TAVSİYEM
"Sus ve Bana Aşkı Anlat"
"Ömer Faruk Kaya"
ALINTILAR
Her gece içimde öldürüp seni
Her sabah güne yine seninle başlıyor olmak
Anlat desen anlatamam
Anla desem,anlamazsın bilirim
Bilir misin sen yokken hiç yoktu kaygılarım
Ve senle hayat buldu en güzel korkularım
Demek korkuların da güzeli varmış
Seni.kaybetmekten
Çocukluğun harmanında: “Babaannem derdi ki”
Çocukluğun harmanında, geçmiş günlerin anılarda gözler önüne serildiği bu şiirde, “İnsan kısadır” ifadesiyle şiirin önsözü başlar. Hayatın en derin tecrübelerinden: “babaanne”den eser, rüzgâr: Yer yer liriktir.
Didaktik bir söylemi babaanne ağzından dinleyen şair, yüreğinin duyarlılık
Şiir okumayı seven biri olarak Nurullah Genç'in kalemini çok beğeniyorum. Bazı dizeleri aynaya bakıyormuşum hissi veriyor. Kendisi çok değerli bir şairimiz olduğu için şiir okumayı seven herkese bu kitabı da okumasını tavsiye ederim. Buraya da kitaptan güzel bir alıntı bırakmak istiyorum
"Ben rüzgâr değilim, dokunmam çiçeklere
Ben kara parmaklı insan değilim
Kirpik uçlarımdan kayar yıldızlar
Bilemezsin, hayal akşamlarında
Renklerini kuşatan Damıtılmış gözyaşıdır ömrümün"
"Yalanların gerçekliğinde boğulmuşum yaşamın..." diyor yazar Düş(müş) Sevdalar şiirinde. Durup düşününce ne de anlamlı geliyor şu dönemlere.
.
"Yansızmasızlığını görüyorum mücadelesini bıraktığım bir ömrümün..." diyor Üççeyrek Sevdalar'da. Boşa geçen, yokmuş gibi algılatan bir yaşanmışlık...
.
Yine de umut taşıyor içinde ki " Sen bu yalnızlığın ilk mücadelesini vermiştin zaten yalnız geldiğinde dünyaya." diyor. Öyle ya, o yalnız kaldığımız rahimden tekmeleyerek çıkmış, yalnızlığımıza en az bir kişi eklemiştik.
.
Sonra büyüdük. "Sevdalar alışkanlığa, aşklar yalanlara reenkarne olmuşlar..." diye ilerliyor dizeler Reenkarne Yaşamlar'da. Değerlerin değiştiğine ne de güzel bir örnek.
.
Her an biriciktir, var olanların tümü değerlidir. Öyle ki yaşamın kardeşi ölümü bile "Ölüme de değer verilmeli, tekrarı olmayacak çünkü..." diyerek yüceltiyor Ölümün Yankısı'nda.
.
Yalnızlık şiirlerin ağırlıkta olduğu bu betik, yazarın ilki. Bazı betlerde ufak görseller var, görünce size yaptığı çağrışımları kendinize özgü olan. Duru bir anlatım, yalın bir Türkçe kullanımı yeğlenmiş. Ben daha çok derinlikli dizeleri, geçişlerdeki özdeyişleri, özdeyiş gibi olan dizeleri sevdim. Her şiirde bir yerlere dokundu. Kaleminin derinleşeceğini umuyorum. Şiirseverlerin beğenisine sunulur.
.
Betikle esen kalın.
SON DANS -1
O eve hiç gitmek istemiyordum. Yine de ayaklarım sürüklüyordu beni. Yol boyunca öylesine değişik duygularla yürüdüm ki. Sanki bir şey olsun, bir şey olsun da beni yolumdan alıkoysun istedim.
Zaten bir süredir kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Yorgunum. Hiçbir yere sığamıyorum. Bir boşluktayım sanki. Boğulduğumu, nefes alamadığımı