Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
608 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Daha önceleri sekiz cilt altında toplanan Kutsal İsyan, şimdi beş ciltte indirilmiş lakin sayfalar arttırılmıştır. Sitemizde her bir cilt ayrı bir kitap olarak algılanmış, oysa ki Milli Kurtuluş Savaşının Gerçek hikayesi (kitabın bir diğer adı da bu) bir bütün olarak ele alınan bir ulusun gerçek kahramanlık hikayesini ayrıştıramayız, bir
Kutsal İsyan - 3
Kutsal İsyan - 3Hasan İzzettin Dinamo · Tekin Yayınevi · 199085 okunma
Size artık kitaplardan söz edebilirim çünkü okudum. benim gibi eğitimsiz biri için okumanın ne kadar zor olduğunu tahmin bile edemezsiniz.Birinci kelimeyi okursunuz, anlarsınız, ikinciyi de aynı şekilde ve biraz şansınız varsa üçüncüyü bile.Parmağınızın ucuyla kelimeleri izlemeye devam edersiniz, sekiz , dokuz, on, on iki, öylece noktaya varıncaya kadar gidersiniz. Ama noktaya vardığınızda iş işten geçmiş olur!Çünkü bütün kelimeleri ne kadar bir araya toplamaya çalışsanız da nafile, hepsi darmadağınıktır, tıpkı bir kutunun içine fırlatılmış bir avuç cıvata ile somun gibi. bilgili insanlar için, çok kolaydır oysa. Cıvatayla somunu gerektiği şekilde birbirine vidalamayı bilirler. On beş, hatta yirmi kelime gözlerini korkutmaz, onlara göre bir cümledir sadece.Benim içinse, çok uzun bir süre farklı bir şeydi.Okumasını ve harfleri biliyordum, o konuda bir sorunum yoktu. Esas sorun anlamını çözmekteydi. Kitap, gururumu kıstıran bir fare kapanı, kendi halindeyken gayet zararsızmış gibi duran, ikiyüzlü bir nesneydi adeta. Mürekkeple kağıttan oluşan bir sorun! Bir duvar, evet. başını vuracağın bir duvar. Bu yüzden mecbur kalmadıkça okumakta hiçbir yarar göremiyordum, yani vergi tahsilatları, sigorta belgeleri falan dışında.
Reklam
Yargıçların bana neler sağladığını sorsanıza... Yargıç olabilmek için hukuk okumak gerekir. Bu öğrenime on sekiz, on dokuz yaşına doğru başlanır, yeniyetmeliğin en verimli döneminde. Dünyada başka insanları yargılayarak hayatlarını kazanacaklarını bilen on sekiz yaşında insanlar var. Suçluların bana sağladığı şey bu işte: yargıçların ahlakı üzerine beni düşündürdüler. Ama buna güvenmeyin; her suçlunun içinde maalesef bir yargıç vardır, tersi ise doğru değildir.
Ben top oynarken kara lastikten yapılma ayakkabı giymiş bir adamım. Ayağıma kara lastik ayakkabıyı giyebilmem için babam el arabasıyla pazarda kaç kilo domates satardı bilmiyorum, hiçbir zamanda bilemedim. Yağmurlu havalarda oluşan çamurda kayardı kara lastikten yapılma ayakkabı, birde ayağımın kenarını daima yara yapardı, kokusu ve esnekliği
Ben top oynarken kara lastikten yapılma ayakkabı giymiş bir adamım. Ayağıma kara lastik ayakkabıyı giyebilmem için babam el arabasıyla pazarda kaç kilo domates satardı bilmiyorum, hiçbir zamanda bilemedim. Yağmurlu havalarda oluşan çamurda kara lastikten yapılma ayakkabı kaymakla kalmaz birde ayağımın kenarını yara yapardı, kokusu ve esnekliği
"Mutluluğu satın alamayacaksak, para ne işe yarar?"
On küçük zenci yemeğe gitti; Biri boğuldu, sayıları Dokuz'a indi. Dokuz küçük zenci geç saate kadar oturdu; Biri fazlaca uyuyunca sayıları Sekiz oldu. Sekiz küçük zenci gezmeye gitti; Biri oraya yerleşti, geriye kaldı Yedi. Yedi küçük zenci odun kesmeye kalktı; Biri kendini kesti, sayıları oldu Altı. Altı küçük zenci bir kovanla oynadı. Eşek arısı soktu birini, sadece Beş tane kaldı. Beş küçük zenci mahkemenin yolunu tuttu; Biri temyize gidince, sayıları Dört oldu. Dört küçük zenci denize açılalım dedi; Birini balık yutunca sayıları Üç'e indi. Üç küçük zenci hayvanat bahçesindeyken; Ayı kucakladı birini, İki tane kaldı hemen. İki küçük zenci güneşte oturmaya kalktı; Biri kavrulup gitti, geriye Bir tanecik kaldı. Bir küçük zenci tek başına kalınca; Gitti kendini astı... Ve geriye hiç kimse kalmadı.
Reklam
İlk evladım Köksal 1969 yılında ikinci evladım Serdar 1971 üçüncü yavrum Hakan 1973 dördüncü oğlum da 1975 yılında dünyaya merhaba demişti. 13 Kasım Cumartesi 1976 gününden bir gün evvel Serdar'ın dişi çok ağrıyordu. Sabaha kadar ağlamış hiç yatmamıştı. En küçük oğlumu abisine (Köksal) bırakarak Serdar'ı dişçiye götürmeye karar verdik. Serdar
Bazen sanki karşısında biri varmış gibi konuşup, çok değişik bir ses tonuyla gülüyordu. Zaman zaman birden öfkeyle bir bağırıyordu ki, neye uğradığımızı şaşırıyorduk. Ben de de panik atak başlamıştı. Yerinden kıpırdarsa, ben aniden çok korkuyordum. Yanımda bir başkası yükses sesle konuşsa, öksürse çok korkuyordum. O sinirlenince elim ayağıma
OĞLUM 12 YIL UYUDUKTAN SONRA UYANDI... Bir gün çok sinirlendi. Yine kendini balkondan atmak istedi. Zor ikna edebildik. Akşam oldu, onu uyuyor zannettim. Babasıyla ne yapacağımızı konuşurken bir ara "oğlumuzu olmazsa bağlayalım" diye ağlayarak anlatıyordum ki birden yatağından doğrulup sadece bana bakarak, "yazıklar olsun size,
144 syf.
·
Puan vermedi
Konu bakımından oldukça ilginç bir kitap.Baş kısımları okurken erkek olan Acem Ali Beyin ilerleyen bölümlerde yazar ve dul bir bayan olan Ulviye Hanım olduğunu öğreniyoruz.On sekiz on dokuz yaşlarında genç bir bayan Dürdane hanımın sevdiği tarafından hamile bırakılması ve sevdiğinden intikam alışı anlatılır.Erkek kılığındaki Ulviye Hanım bu intikamın alınmasında Dürdane Hanıma yardım eder.Merak unsuru okurken bizi hiç yalnız bırakmıyor eğlenceli değişik bir kitap.
Dürdane Hanım
Dürdane HanımAhmet Mithat Efendi · Kitap Zamanı Yayınları · 20091,620 okunma
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.