Spoiler! Öncelikle bu kitabın bir çocuk kitabı olarak satılması beni gerçekten şaşırttı ve üzdü. Keşke bir çocuk kitabı değil de genç veyahut yetişkin kitabı olsaymış. Kitapta hoşuma gitmeyen bazı kısımlar vardı elbette. Kitapta yer yer tekrar eden; çocuk yaşta kendini öldürmeli insan , büyüyünce iş işten geçiyor, oğlum senin yerinde olsam kendimi öldürürdüm gibi.. ustanın çırağına sarfettiği ağır sözleri bir çocuğun okuyacak olması şaşırttı ve üzdü.
Gelelim şimdi de bir yetişkin kitabı olarak yorumlamaya. Kitap olay örgüsü ve kurgusu ile son derece iyi bir kitap. Yazı dili gayet akıcıydı. Kitabın kahramanı Muhterem Yoğuntaş adında bir çocuk.
Yaşar Kemal kitabın bir bölümünde 10 yaşında olduğunu belirtmese eminim kimse onun yaşını tahmin edemezdi. Çünkü kendini ait hissedebilmek için sürekli boyundan büyük işlere kalkışması onu anlamamızı biraz zorlaştırıyor.
Açlığın, sefilliğin, kimsesizliğin, korkunun, kâbusların, direnmenin, inat etmenin koynundan çıkmış bir çocuğun hikayesini okuyoruz. Ne kadar görmezden gelinse de yıllar önce yazılmış bu kitabın günümüzün özeti olması ne kadar üzücü. Hala yaşam için mücadele veren çocuk işçilerin olması ve daha fazlası...
Yağmurla GelenYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 2014522 okunma
*
NOT : Kitap okuma alışkanlığı edinmek isteyenler için uygundur.
NOT : Duygu yükü ve evrensellik açısından yoğundur.
Bitmesin diye hesap yapıp günde 10 sayfa okumaya karar verdim önce. Tadını ala ala yavaş yavaş okumak istedim ancak yine de bazen frene basmakta zorlandım ve anladım ki
"Şükrü Erbaş'ın bir kitabı varsa Banksy orada olmalı" :) Hemen kitaba döneyim. Edebi yazıları ve bazı şiirleri var kitapta. Şiirlerinden birkaçını görünce tebessüm edebilirsiniz ki yine harikaydı. Edebi yazıları çok dokunaklı hele ki bazıları tüm insanlık adına yazılmış, okurken sanki haklı bir ebeveyn var karşınızda ve sizi uyarıyormuş gibi anlatıyor. Duygu yükünü ilk sayfalardan bırakıyor üstünüze sonra edebiyatımız hakkındaki görüşlerini anlatan yazılarıyla karşımıza çıkıyor. Edebiyat hakkında fikri olmayan bir insana bile bir şeyler katabilecek seviyede yararlı bir anlatımı vardı. Bu yönüyle bile akıcıydı. Kullanmış olduğu alıntılar yerli yerindeydi ve o alıntıları kullanan insan eminim ki bu işe girişmeden önce epey kitap okumuş, epey yazar, şair kesimini tanımaya çalışmıştır. Bir kez daha kalemine ve yüreğine sağlık, umarım ömrün uzun olur ve yazdıkların, yazacakların bizlere hep yol gösterir... Kesinlikle tavsiye ediyorum keyifli okumalar dilerim.
Ne yaparsan yap pişman öleceksin. Belki yaptıklarından belki yapmadıklarından!
Yayınımıza Dostoyevski’ye atfedilen sözle başlıyoruz.
Sahi, insan yaptıklarından mı pişman olur yoksa yapmadıklarından mı? Siz hangisisiniz, hayata karşı temkinli davranan mı yoksa “Yaptıklarımdan pişman değilim aklım hala yapmadıklarımda,” diyenlerden mi?
Eseri okumanın bu soru üzerindeki düşüncelerinizi derinden etkileyeceği düşüncesindeyim.
Spoiler içerebilir!
Livaneli'nin Serenad kitabında yer alan Nadia Yahudiydi. Yine Livaneli'nin Huzursuzluk kitabındaki Meleknaz bir Ezidi kızıydı. Bülbülü öldürmek kitabında yer alan Tom Robinson siyahi bir insandı ve son olarak Çizgili Pijamalı Çocuk kitabında yer alan Shmuel yine bir Yahudi çocuktu. Farklı kitaplarda yer alıp her biri